2.Bölüm

6.9K 560 84
                                    

Canlı yayına on dakika kala içişleri bakanını yayın için hazırlıyorlardı. Bir kız ışıkların parlama yapmaması için yüzüne pudra sürerken diğeri mikrofonu ayarlıyordu. Önemli bir konuşma olacaktı. Sehun biraz gergin hissediyordu. Üç yıldır bu işteydi ama tüm kore halkına seslenmek bu alışabileceği bir şey değildi. En ufak yanlışını bire bin katarak anlayacaklarını biliyordu.
"Bay Sehun, işte şekersiz filtre kahveniz." Sekreteri alması için uzattığında söyledi. Sehun almak için yanına döndüğünde sekreter yanlışlıkla filtre kahveyi bakanın gömleğine döktü. Kız panikleyip eliyle gömleğini temizlemeye çalışınca Sehun kızı durdurdu." Çok özür dilerim B-bay Sehun. Ben bilmeden oldu.Özür dilerim" Kız kekelerken Sehun ayağa kalktı. "Git bana temizlenmem için bir şeyler getir. Ve bana yeni bir gömlek bul." Sehun sinirlendi ama kıza çıķışmanın bir faydası yoktu.

Koruması Kai olanları kapının girişinden izliyordu.

Kızın elleri titrerken ağlamaklı bir sesle söyledi. "Hiç yedek gömlek getirmedik."

"Her şeyi sana benim mi söylemem gerekiyor Min ji?" Sehun kaşlarını çattı.

"Nerden buluyorsan bul bir an önce getir." Sehun gömleğin üstten iki düğmesini açarken söyledi. Diğer taraftan canlı yayın için uyarı yapılıyordu. "Canlı yayına son iki dakika"
"Min ji acele et!" Sehun sekreterine bağırdı."Bay Sehun be..."

O an Kai ceketini çıkarıp beyaz gömleğinin düğmelerini üstten başlayarak tek tek aceleyle çıkardı. Sehun ve Minji gözlerini korumaya çevirmişlerdi. Kai beyaz gömleğini çıkardığında esmer bir beden ve iyi yapılandırılmış kaslarla stüdyonun ortasında kalmıştı. Kai birkaç adımda ilerleyerek bakanın önünde durdu. "Alın bunu giyin efendim. Biraz büyük olur ama ceketin altına saklarsınız." Kai uzattığında Sehun birkaç saniye şaşkın kaldı ama sonra  kendisine uzatılan gömleği aldı. Arkasını korumasına dönüp oda üzerini çıkarmaya başladı. Kai'nin gömleğini giydiğinde bel kısmı çok bol kalmıştı ama üzerine lacivert ceketini geçirirnce çokta kötü görünmedi. Önüne döndüğünde koruması hala ona bakıyordu.

"Teşekkür ederim." Dedi kısaca. Kai'nin cıplak bedenine baktıktan sonra Min ji ye döndü."Bay Kai'ye giyecek bir şeyler getir."
**
"Bay Sehun iki sene önce kuzey koreyle savaş için oy verdiniz fakat gectiğimiz günlerde kuzey koreyle bir anlaşma imzaladığınız söyleniyor. Eğer bu doğruysa neden iki sene önce savaş için oy verdiniz?" Sunucu küçük düşürücü bir sesle sordu. Sehun gerildi. Bu haber ajansının kendini çok sevdiği söylenmezdi ama sırf halkın gözünde düşürmek için çaba sarf etmelerini beklemiyordu.

"Savaş, gerektiğinde giriceğimiz bir politikadır. Benim gibi devlet yönetiminde yetkisi olan insanlar yani bizler büyük resme odaklanmak zorundayız. Gerektiğinde zor kararlar vermeliyiz. Savaş bunlardan sadece biri. Iki sene önce gerekiyordu ve gereği yapıldı." Sehun ciddiyetle cevapladı.

"Peki ya önceden düşman olduğumuz bir devletle şimdi neden bir anlaşma imzalıyorsunuz? "

"Ne zamandan beri dostlarımızla barış sağladık? Biz dostlarımızla değil düşmanlarımızla barış sağlarız."

Sunucu verecek bir cevabı olmadığı için soruyu değiştirmek zorunda kaldı.

Program sıkıcı geçti. Geneli yeni yıl için alınan kararlar üzerine olan konuşmalar yapıldı. Bir siyaset adamı olarak Sehun nerede ne konusması gerektiğini bilen bir insandı. Bir skandal yaratmadan programı bitirdiği için seviniyordu ama kanalın sahibine kızgındı. Resmen açık aramak için uğraşmışlar ve Sehun'u zor durumda bırakmaya calışmışlardı. Stüdyodan sinirle ayrıldı. Kai ve sekreteri yanındaydı. Kaiye beyaz resmi olmayan bir tişört giydirmislerdi.

Yolunu kanalın sahibi olan  siyah takım elbiseli kır saçlı bir adam kestiğinde durdu.

"Bay Sehun programımıza katılmanız bize şeref verdi." Adam samimiyetsizce gülümsedi. Sehun zoraki bir gülümsemeyle cevap verdi.

Sehun arabasına binmesine iki üç adım kala bu adam tarafından tutulmaktan nefret etmişti.

"Ah o şeref bana ait." Dedi ve adamın sıkmak için uzattığı eli tuttu. Sehunun yüzü ekşimisti. Uzaktan gören herangi biri bile burada durmak istemediğini anlardı.
"Bay Sehun size sormak istedigim bazı seyler-"

"Üzgünüm efendim. Bay Sehun'u güvenliği açısından arabaya almak zorundayım." Kai adamın sözünü kesitiğinde Sehun'un gözleri parladı.
"Ah evet güvenlik şeyler tabi binin. Sonra konuşuruz Bay Sehun."  Adamın suratı düşmüştü. Sehun adamı geçiştirdi ve aceleyle arabaya bindi. Kai de şoförün yanına bindi.
Sehun Kai'nin bilerek yaptığını anlamıştı. Sehun'un orda durmak istemediğini anlamış ve onu ordan kurtarmıştı. Sehun önünde oturan adama baktı. Önüne bakıyor ve etrafı kolaçan ediyordu. Sehun kafasını eğip gülümsedi. Herşeyi satın alabilirdi ama sadakati asla. Bu yüzden etrafın yüzüne gülüp arkasından iş çeviren insanlar yığınlaydı. Kimin ne olduğunu Sehun çok iyi biliyordu. Sonuçta kendisi siyaset adamıydı. Kai dürüst ve samimi bir insana benziyordu. Işini ciddiye alıyordu. Sehun'u sadece suikast düzenlemek isteyen adamlara karşı değil herkese karşı koruyordu. Siwon ilk defa iyi bir işe yaramıştı. Etrafında Kai gibi bir insanın olması onu güvende hissettirmişti.

Diğer yandan Kai sinirliydi. Sehun'un savaş yanlısı bir politikacı olduğunu bilmiyordu. Araba sağa dönerken Kai kaşlarını çattı ve dikiz aynasından Sehun'a baktı. Önüne bakarak hafif tebessüm ediyordu. İste siyaset adamları böyleydi. Rahat koltuklarında oturur gencecik askerleri savaşa yollarlardı. Kai üç yıl önce neden askerliği bıraktığını tekrar hatırladı. Sehun'un farklı olabileceğini düşünmüştü ama yanılmıştı. Sehun'un diğer siyasetçilerden bir farkı yoktu. Yalancı ve onursuzdu...

Ama yapabileceği hiçbir şey yoktu. Yinede onu korumak zorundaydı.

The Minister (M)-(SeKai)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin