23.Bölüm -Karanfil-

5.8K 367 55
                                    

Sehun uyandığında bu sefer Kai yanında değildi. Sehun esneyerek yatakta doğrulduğunda Kai'ye bakınmıştı ama görünürde ne sesi ne de kendisi vardı. Ayaklarını sert zemine bastırdığında Kai'nin kendisi için ekstradan koyduğu terliği giydi. Bu Sehun'u gülümsetiyordu. Masadaki ikinci tabak, diş fırçalarının yanyana olması, vestiyerde üst üste astıkları ceketleri, sanki yeni evli bir çiftmiş gibi hissettiriyorlardı. Sehun yüzünü yıkayıp pijamalarıyla aşağıya indiğinde salon boştu. Dudaklarını bükerek dışarı çıktığında garaj kapısının açık olduğunu görmüştü. Garaj kapısından içeri girdiğinde Kai masanın üzerindeki sırt çantalarına bir şeyler koyuyordu. "Kai?" Sehun kollarını bağlayarak içeri girdi etrafı süzen meraklı bakışlar atıyordu.

"Günaydın güzelim." Kai, sevgilisine uzanıp öptüğünde diğeri gülümseyerek esmerin koluna tutunmuştu. "Günaydın. Ne yapıyorsun?" Sehun masanın üzerindekilere kısa bir bakış attıktan sonra devam etti. "Bunlar ne?" Sehun yüzünde yayılan gülümsemeyle sordu.

Kai küçük bir havlu ve uzun bir su şişesini çantaya yerleştirmeye geri döndüğünde konuştu. "Bugün ikimize de tatilken dağ tırmanışı yapalım dedim. İkimiz içinde iyi olur stres gideririz." Kai çantaları kapatırken devam etti. "Daha önce hiç tırmandın mı?"

"Hayır ama hep denemek istemişimdir." Sehun heyecanlanmıştı.

"Güzel." Dedi Kai Sehun'un yanlarını kavrarken kendine çekip alt taraflarının birleşmesini sağlamıştı."Dağ ayakkabıların yoktur değil mi?" Kai sorduğunda Sehun burnunu kırıştırmıştı. "Malesef."

"Benimkilerden giyersin artık. Ayak numaran kaç?" Kai sordu. "42." Sehun hemen cevapladı. "Benim de." Kai'nin dudakları iki yana yayılmıştı. "Bu iyi oldu." Dudaklarını Sehun'un dudaklarına yaklaştırdığında yumuşakça fısıldadı. Gözleri yarı yarıya kapanmıştı. Sehun diğerinin omuzlarına tutunduğunda kibar bir öpücüğü başlatmıştı. Hafif hafif birbirlerinin yumuşak dudaklarını emdiler. Kai'nin her yerde onu öpmesi Sehun'u çok mutlu ediyordu. Sanki Sehun'un dudakları olmadan yaşayamıyormuş gibiydi. Kai son defa alt dudağını çekiştirerek Sehun'u serbest bıraktığında diğerinin gözleri mayhoş bir şekilde açıldı. "Sabah sabah tatlı yenmez ama ne yapayım dayanamıyorum."Dedi Kai ve sırıttığında Sehun gülerek yalandan omzuna vurmuştu.

**

"Pantolonunun ucunu ayakkabının içine koyalım." Kai bir diziyle yere çöktüğünde söyledi. Elleri hızlıca botun iplerini gevşetip pantolonunu içine sıkıştırdığında Sehun ayakta diğerinin işibi bitirmesini bekledi.İpleri gerdirerek tekrar bağladığında Sehun önünde diz çöken Kai'nin saçlarındaki bir toz parçasını almakla uğraşmıştı. Kai yükseldiğinde eserine gülümsedi. Sehun dağ kıyafetleri içinde gerçekten çok şık duruyordu. Lacivert bir kazak ve üzerine sarı şişme bir mont giymişti. Sırtında neredeyse kendinden büyük sırt çantasıyla çok tatlı görünüyordu. Sanki bir bakanmış gibi değilde bir üniversite öğrencisi gibiydi. Kai bir adım yaklaşarak Sehun'un montunun fermuarını göğsüne kadar çekti. "Bakıyorum da çok centilmensiniz beyefendi." Sehun geniş bir şekilde gülümserken söyledi. Otuz iki diş sırıtıyordu. "İnsanın karşısında böyle güzel bir sevgilisi dururken,centilmen olmamak elde değil." Sehun'un parmaklarını kendininkilere geçirirken söyledi. Kai'de Sehun gibi gibiyinmişti. İkisininde sırtında sırt çantları ve ayaklarında kalın dağ tırmanışı yapmaya uygun botları vardı.

Sehun yanağının iç tarafını dişlerken gülümsemesini saklamaya çalıştı. Kai gerçekten birgün bu iltifatlarıyla onu öldürecekti. İkili dağın üst bölümlerine doğru ilerleyen bir patikaya yöneldiler. Sonbahar yeni gelmesine rağmen ağaçların tamamı yapraklarını dökmemişti. Ormanın renkleri karışıktı. Bazı ağaçlar sarı,yeşil,turuncu renk yaprakların tamamını barındırıyordu. Hava hafif nemliydi ama toprak hala sertti. Çalılara ve kuru yapraklara basarken hışır hışır sesler ormanın içinde yankılanıyordu.

The Minister (M)-(SeKai)Where stories live. Discover now