20. Bölüm -Tutku- (M)

11.9K 448 141
                                    

Beyaz çarşaf havalandığında Kai, Sehun'u yatağa yatırdı. Eller terettütlü, gözler titrekti. Şuan kelimelerle birbirlerine yük olmak istememişlerdi. Bu yüzden kesik kesik nefesler alırken derin anlamlı bakışlarla gözlerine kenetlendiler. Oda karanlıktı ama Sehun'un teni pencereden sızan ay ışığıyla öyle parlaktı ki Kai fazladan bir ışık kaynağına gerek duymadı. Kai Sehun'un üzerinde yükseldiğinde Sehun alt dudağını ısırarak Kai'yi izledi. Dışarıdaki yağmur çatıya, camlara vuruyordu. O an gökyüzü kamçılandı ortalık bir anlığına gün gibi aydınlandı. İkisi o kısa saniye içinde birbirlerini çok net bir şekilde görmüşlerdi. Sehun tahrik edici bir şekilde Kai'nin altında uzanıyordu. Kai Sehun'a dokunmak için can atan elleri kaşındı. Kai'nin göğsü ağır ağır yükselip geri indi. Yer yer gölgelere ev sahipliği yapan yüzleri mimikleri daha ayırt edici kılıyordu. Sehun'un yüzü gevşemişti. Göz kapakları düşük, dudakları hafif aralıktı. Kai'yi bundan daha fazla tahrik eden başka bir şey daha olmayabilirdi. Sessizce iç çekti. "Çok güzelsin..."Kai fısıldadı. Dağ evinde kimse olmamasına rağmen sanki biri duyabilecekmiş gibi kısık sesle konuşuyorlardı. Tabii bunun sebebini cesur olmayan duygulara atabilirdi.

"Sen de. Sen de öyle..." Sehun'un karnı kasıldı. Sanki binlerce yıl çölde kalmış gibi boğazı kurumuştu.

"Tanrım öyle güzelsin ki..." Kai inanamıyormuş gibi kaşlarını çattı. "Öyle nefes kesicisin ki." Kai'nin elleri Sehun'un başının altındaki yastığı kavradığında söyledi. Elleri Sehun'un başının iki yanındaydı. Şimdi dudakları daha yakındı. Sehun Kai'nin gözlerini daha net görebiliyordu. Siyah gözler öyle tutku doluydu ki Sehun altında titredi. Kalbi heyecanla çırpındı. "Sabaha kadar tenine karışmak istiyorum Sehun." Kai söylediğinde Sehun'un gözleri yavaşça kapanıp açıldı.

"Ben yaşlı bir adamım Sehun. Beni bu kadar heyecanlandırmamalısın. Kalbim için hiç sağlıklı değil." Yumuşak dudakları Sehun'u izlerken iki yana yayıldı. Sonra durdu ve yavaşça Sehun'un gözlerini, burnunu ve dudağının kenarına öptü. Bu hareketi bile Sehun'un karnının kasılması için yetmişti. Yağmurdan ıslanmış nemli tenine sıcak teri karıştı. Elleri yükselip Kai'nin kollarına tutundu. Tutmasa boşluğa düşecekmiş gibi hissediyordu.

Kai, desteğini bir eline yükleyerek diğer elini Sehun'un gömleğinin düğmelerini açmak görevlendirdi. İlikleri açan parmaklar yavaştı. Her dokunuş sıcak tene sürtündü, yakıp kavurdu. Dudaklarıyla Sehun'un dudaklarını örtmesi çok uzun sürmedi. Sehun ise bunu bekliyormuş gibi Kai'nin ağzına titrek bir nefes bırakmıştı. Elleri Kai'nin omuzlarını okşayıp daha yükseğe, boynuna yükseldi. Kai'nin parmakları usulda olsa Sehun'un gömleğini tamamen açması çok uzun sürmedi. Sehun'un gömleği iki yanından sarkarken Kai ağırlığını dizlerine verdi. Şimdi iki eliyle Sehun'un sıcak göğsünü, yumuşak karnını okşarken dudakları Sehun'un dudaklarındaydı. Sehun dokunuş altında eridi. Her şey çok fazlaydı. İsteyebileceğinden, düşünebileceğinden çok, çok daha fazlaydı. Ama şikayetçi olan yoktu. Kai'nin dudakları hoyratlaştığında Sehun'da ona uymuştu. Hızlıydılar tam olarak dudağının neresini öptüklerini bile bilmiyorlardı. Bazen çenesine bazen dişlerine sürtündü. Kai'nin hafiften çıkmaya başlayan sakalları tenini yaktı.

Sehun parmaklarıyla Kai'nin ensesindeki saçlarını çekiştirdi. Sanki yeterince yakın değillermiş gibi kendine daha fazla bastırmaya çalışıyordu. Daha fazla ten temas etmeliydi. Kai'nin sıcaklığı onu daha fazla sarıp sarmalamalıydı. Hızları dışardaki yağmurla orantılıydı. Bazen sesler dışarıya karıştı. Öpücük ıslak ve tutkuluydu. Kai Sehun'u kaldırarak gömleğini çıkardı. Dudaklarını dudaklarında hiç koparmadan elleriyle inanılmaz işler yapabiliyordu. Sehun bir anlığına şaşırıdı ama şuan gözlem zamanı değildi. Sehun'un başı tekrar yastığa düştü.

The Minister (M)-(SeKai)Where stories live. Discover now