24.Bölüm-Neden-

4.1K 358 65
                                    


Sehun konuşmasına hazırlanırken stresliydi. Bu tüm ülkede aynı anda canlı yayın yapılacak bir konuşmaydı. Bakan odasında otururken önemli yerlerin altını fosforlu kalemle çiziyordu. Kris'in gözden kaçırdığı birkaç hatayı silip tekrar düzenledi. Liderlik vasfına yapılan her gönderme yanlış anlaşılabilirdi. Herkes bir akbaba gibi oturmuş hata yapmasını beklediği bir dönemde göze alabileceği bir risk değildi. Konuşmanın arasına kendi cümlelerini serpiştirdi. Birlik ve beraberlik çağırısında bulunduğu birkaç cümleyi de ekledikten sonra konuşması mükemmeldi. Gereken tek şey etkileyici bir ses tonu ve ciddi bir surat ile bunu kamuoyuna sunmaktı. Karşı güçlerin bu konuşmayı yapmasını istemediğini biliyordu. Kamuoyunu yanına çekecek her hangi bir iletişim tüm oyunlarını bozabilirdi. Sehun'un geçen hafta mecliste yaptığı toplantıda bazı milletvekilleri fikirlerini değiştirip Sehun'un yanında yer almışlardı. Meclis küçük bir platfomdu ama bugün yapacak olacağı konuşma tüm ülke için geçerliydi. Çok daha fazla kişiyi yanına çekebilirdi. Tabii bu karşı güçleri sinirlendirecek te olsa, yapması gerekiyordu.

"Hey." Kai kapıyı tıklatarak içeri girdiğinde başını uzattı. Sehun metni masaya bırakarak diğerine gülümsedi. "Hey, gelsene."

"Ne yapıyorsun?" Kai arkasından kapıyı kapattığında söyledi. Elinde küçük turuncu bir paket tutuyordu.

"Konuşmayı düzenliyordum. Biliyorsun bugün önemli bir gün." Sehun koltuğuna yaslandığında söyledi. Gözleri Kai'nin elindeki paketteydi. "O ne?"

Kai elindeki paketi Sehun'un masasına bıraktığında dudakları iki yana yayıldı. "Sana makaron aldım. Sever misin?"

Sehun paketi eline aldığında çılgınca gülümsüyordu. Kai'nin onu düşünüp böyle küçük bir hediye alması onu çok mutlu etmişti. Paketi açarak içindeki rengarenk makaronlara göz attı. Nefis görünüyorlardı, yemek için sabırsızlanıyordu. "Çok severim. Teşekkür ederim." Sehun söylediğinde bir tanesini yemekle meşguldu ve makaron yanağında kocaman bir çıkıntı yapmıştı.

Kai eğilip dudağının kenarında kalmış küçük bir kalıntıya parmağını bastırıp aldıktan sonra kendi ağzına attığında sırıttı. "Aklıma yazdım." Daha fazla makaron almayı aklına yazarak söyledi. Sehun'u mutlu etmek bu sıralar en beğendiği hobisiydi. "Bu arada." Diye devam etti Kai. "Konferans salonunda her türlü güvenliği sağladım. Kimseye güvenmediğim için kendim kontrol ettim. İçin rahat olsun. Gazeteciler ve bakanlar hariç kimse salona alınmayacak."

"Teşekkür ederim. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum." Sehun koltuğundan samimi bir bakış attığında söyledi. Kai Sehun'un kafasına öpücük kondurmak için eğildi. "Hiç bir problemi kafana takma hepsini ben senin için halledeceğim, sen sadece etkileyici bir konuşma yapmaya odaklan." Kai gözlerini görebilecek kadar kendini geri çektiğinde yumruğu sıkarak genişçe gülümsedi. "Git ve onlara kimin patron olduğunu göster."

Bununla birlikte Kai çalışması için Sehun'u yalnız bıraktı. Sehun'un konuşmaya hazırlanması için iki saati daha vardı. Sehun derin bir nefes alarak bu yılki bütçe raporlarını kontrol etti. Eğer konuşma sırasında ayırdıkları bütçede bir hata yaparsa büyük skandal çıkabilirdi. Sayıları teker teker kontrol etti. Doğru olduklarından emin oldu. Boğazını hafifletmesi için sekreterleri ona ballı zencefil çayı getirdiğinde hepsini içti. Bu uzun bir konuşma olacaktı ses tellerini yumuşatması önemliydi. Sonunda vakit gelmişti.

**

"Hiç bir gazeteciyi kimliksiz almayın."Kai kapıdaki güvenlik görevlilerine emir verdi. Tüm istihbarat Kai'deydi. Herkesten her şeyden haberi vardı. Ondan habersiz bir kuş bile uçamazdı. Sarı kasketli işçilerden biri yanına geldiğinde diğerine döndü.

The Minister (M)-(SeKai)Where stories live. Discover now