5.Bölüm -Uyan-

6.6K 492 147
                                    

Genç kadın hastane odasından içeri girdiğinde adımlarını yavaşlattı. Eski kocasını küçük bir hastane odasında bilinçsiz bir şekilde yatması onu farklı bir ruh haline sokmuştu. Aralarında sevgi hiçbir zaman olmamıştı ama saygı her daim sakladıkları bir şeydi. Jİn Ah, adımlarını odanın ortasında durdurdu ve çantasının kulpunu avucunun arasında sıktı. Sehun orada öylece yatarken evliyken geçirdiği zamanlar zihnine dolmuştu. Sehun her zaman kendine karşı kibar bir koca olmuştu. Jin Ah kendisine sesini yükselttiğini bile duymamıştı. Sehun gerçekten iyi bir eşti fakat daha fazlası olamamışlardı. Başından beri fazlası olamayacaklarını biliyordu ama en azından bir kere denemek, keşke demekten çok daha iyiydi. Evliliklerinin son günü Sehun'un söylediklerini anımsadığında gözleri yatakta uzanan Sehun'a kaydı.

Sehun, Jin Ah ile evli olduğu zamanlarda sadece bir millet vekiliydi. Zaten evlilik olarak adlandırdıkları şey akşam yemeklerini aynı masada yeyip ayrı odalarına çekilmekti. Yine o akşam yemeklerinden birindeydiler. Jin Ah son zamanlarda aralarının iyice açıldığını düşündüğü için o akşam Sehun'un en sevdiği yemeklerden hazırladı. Sehun geldiğinde her zaman ki gibi masanın ayrı köşelerinde sessizce yemek yiyorlardı. Salonda sadece çatal bıçak sesleri konuşuyordu. Sehun son et parçasınıda kestikten sonra ağzına atmış uzun uzun çiğnedikten sonra çatalını ve bıçağını tabağının iki yanına koymuştu. Sehun derin bir nefes aldıktan sonra Jin Ah'a baktı.

'Jin Ah-shi,Hadi Ayrılalım.'

O günden bu güne tam beş yıl geçti ama yaralar ilk günki gibi Jin Ah'ın yüreğinde duruyordu.

Jin Ah, eski eşinin yanına gitti. Yüzü beş yıl öncekinden çok daha solgun ve beyaz görünüyordu. Jin Ah elini kaldırdı ve Sehun'un alnından başlayarak yanağına doğru parmağıyla hafifçe okşadı.

"Sehun-ah Ben geldim." Sehun'un her akşam eve geldiğinde kendine söylediği şeyi söyledi.

Jin ah derin bir iç çektiğinde içeri Kai girdi. Elinde kahve bardağı tutuyordu. Jin ah kimin geldiğine bakmadı. Kai ise arkası dönük kadının kim olduğunu anlamamıştı. Kai ikiliye yaklaştığında kadının parmaklarını Sehun'un saçları arasında olduğunu gördü. Kai'nin kaşları hafif bir şaşkınlıkla havaya kalktı. Bu odaya Sehun'un yakınları ve korumalar dışında kimse alınmıyordu.

"Bayan?" Kai dedi.

Kadın omzunun üzerinden Kai'ye bir kaç saniye baktıktan sonra geri önüne döndü.

"Merak etme." Dedi kadın. "Sadece eski kocamı ziyaret ediyorum." Kadın korumaya söyledi.

Kai bir anlığına şaşırmaktan kendini alıkoyamadı.

"Onu hiç böyle görmemiştim" Dedi Jin Ah. Kai'yle konuşuyordu. " Dik başlı, hırslı gözlerine öyle alışmışım ki sanki karşımda çaresizce yatan o değilmiş gibi."

"O iyi olacak" dedi Kai. Bu dediğine kendini öyle inandırmıştı ki bir gram şüphe bile duymuyordu. "O güçlü biri."

"Hayır değil." Kadın arkasına döndü.

"O herkese ördüğü çelikten duvarlarının arkasında zayıf bir beden var." Kadın hüzünlü bir şekilde gülümsedi. " Tanrım. Onu babasının cenazesinde görmeliydin." Jin ah'ın gözleri dolmuştu. Gözyaşlarının düşmemesi için yukarı baktığında başını iki yana salladı. "Cenazesinde tek bir göz yaşı bile dökmedi. Son kez onu görmek isteyip istemediklerini sorduklarında görmek istemediğini söyledi. O zaman onun kalpsiz bir piç olduğunu düşündüm ama öyle değildi. Eve döndüğümüzde odasına çekilip ufak bir çocuk gibi saatlerce ağladı. Sonra ne oldu biliyor musun?" Jin Ah Kai'ye baktı. Diğeri onu ilgiyle dinliyordu.

The Minister (M)-(SeKai)Kde žijí příběhy. Začni objevovat