13. Bölüm -Merak-

5.4K 498 463
                                    

Araba dağ yolu üzerinde ilerlerken içerisi sessizdi. Kai'nin yüzü sanki hiçbir şey olmamış gibi rahat olmasına rağmen Sehun diken üzerinde oturuyormuş gibi hissediyordu. Sehun alt dudağını çiğnerken bakışları Kai'nin aksi yönündeydi. Man Soo'nun dedikleri Sehun'u şaşkına uğratmıştı. 'Yeni erkek arkadaş' bunun anlamı Sehun'un düşündüğü şey olabilirmiydi. Sehun'un şaşkın bakışlarını gören adam sanki pot kırmış gibi kekelemiş Kai'de bunun üzerine hemen lafı değiştirmişti. Sehun üzerine konuşmadı çünkü Kai'nin yüzü hergün böyle şeyler duyuyormuş gibi normaldi. İkiside arabaya bindikten sonra bunu konusunu açmadılar ama Sehun aklından atamıyordu. Deli gibi öğrenmek istiyordu. O adam orda ne demek istemişti. Kai'nin yakasına yapışıp söylemesi için onu zorlamayı bile düşünmüştü. Sehun aklını yemeden sorması gerektiğinin farkındaydı.

"Şey.."

"Ne Sehun!" Kai birden bağırdığında Sehun sıçradı. Kai'nin direksiyonu sıkan parmak boğumları basınçtan beyazlaşmıştı.

"Ben sadece.."

"Sen sadece ne?"Kai Sehun'a döndüğünde sordu. Tek kaşını kaldırmış, gözleri kocaman açılmıştı. Sehun Kai'nin koyu gözlerinin altındaki öfkeyi hissetmişti. Bir anda neden böyle değişmişti?

"Ben üzgünüm. Yok bir şey..."Sehun ağzının içinde mırıldanıp bakışlarını Kai'den kaçırdığında Kai derince bir iç çekti.

Kai arabayı yavaşlatıp sağa çektiğinde Sehun sessizce oturuyordu.Kaşlarını çatmış dışarıyı seyrediyordu. Kai'nin omzuna dokunduğunu hissettiğinde ona dönmeyi reddetti. Kai'nin ciğerlerine derin bir nesef daha çektiğini duydu.

"Üzgünüm Sehun sana bağırmamalıydım." Dedi Kai. Omuzlarını düşürmüştü.

Sehun sormak istiyordu çünkü kafası karışıktı hiçbir şey anlayamıyordu. Bir anda bütün algıları kapanmış hepsinin zihninde uydurduğu bir senaryo olduğunu düşünmeye başlamıştı. Belkide rüyadaydı Kai'nin eşcinsel olmasını umutsuzca istediği için zihninin ona oynadığı küçük bir oyun olabilirdi. Ama daha fazla uzatmadı ne kadar gerçekleri öğrenmek için can atsada bazı şeyler sır olarak saklandığında daha az acı veriyordu.

"Önemli değil." Dedi Sehun. Sanki harfler boğazına takılıp onu boğuyor gibiydi ama Kai arabayı çalıştırıp yola çıktığında sessiz kaldı. Eğer bu konu hakkında Kai konuşmamakta ısrarcıysa Sehun'un unutmaktan başka bir çaresi kalmıyordu.

Dağ evine geldiklerinde Kai arabayı hurdalığın önüne park etti. Sehun, Kai'yi beklemeden önden inmişti. Yüzüne çarpan ani soğuk ciğerlerine işlemişti. Nefesi dudaklarının üzerinde buhar oluştururken ellerine üfledi. İyiki Kai onlar için kalın kıyafetler getirmeyi akıl etmişti. Kai arkasından kapıyı kapattığında Sehun orada dikilmeye devam etti.

Kai bagajdan gerekli malzemeleri çıkarırken Sehun'a bakındı. Verandanın önünde kendini ısıtmaya çalışıyordu. Kai çantasından kalın bir mont çıkarıp Sehun'un omuzlarına bıraktığında Sehun sessizce teşekkür etmişti. İkisininde arasında bir sessizlik olduğunun farkındaydı. Sehun yanında sabahki kadar rahat değildi.

Sehun montuna sıkıca sarındı. Sabah erken saatlerinde olduğu için hava çok daha soğuktu. Öğleye doğru biraz daha sıcaklığın artacağı kesindi fakat bugün hava diğer günlere oranla daha kapalıydı.

"İlk önce aldıklarımızı yiyelim." Dedi Kai. Sehun'u bilgilendirdiğinde Sehun kafasını aşağı yukarı salladı. Şuan herhangi bir şey söylemek sanki fazla olacakmış gibi geliyordu. Bu yüzden konuşmak yerine başını sallamıştı.

"Ev çok pis dışarda verenda da yiyelim." Kai poşetleri verendada ki masanın üzerine bıraktığında Sehun sandalyelerden birine oturdu.

Aldıklarını yerken sanki ikisi aralarında sessizlik anlaşması yapmışlar gibi suskundu. Kai durumdan mutsuzdu. Sehun'un kendisine soracak şeyin ne olduğunu elbette biliyordu ama cevabını bilmiyordu. Bu yüzden Sehun'un sorması için izin vememişti ama daha aralarındaki şeyleri yeni yeni düzeltmeye başlamışken şimdi böyle olması Kai'nin canını sıkıyordu.

The Minister (M)-(SeKai)Where stories live. Discover now