-4 (part 1)

8.1K 549 104
                                    


Biliyorsunuz kitaplarıma karekter koymuyorum ama zihnimde şekil almış suretlere benzer bir sima bulursam medyaya koyuyorum. Bizim kızımızın gözleri kahverengi ama benim zihnimde ki denize uyuyor. Ama ben en çok sizin hayallerinizde beliren simayı çok merak ediyorum.

İyi okumalar..

Kız dudakları dudağının kenarlarında baki kalırken gözlerini kırpıştırıyor, dimitri ise heykel gibi kalakalmış duruyordu. Kız bir şey olmamış gibi geri çekilince kendine gelen dimitri, yavaşça eğildiği yerden doğruldu ve kıza üstten bir bakış attı. Kız öylece ona bakarken, zihninden hızla geçen ama buna rağmen oraya yuva yapmaya başlamış, bir düşünce oluştu.

Kız buraya düşündüğü bir amaçla gönderilmiş olsaydı, öylece bakacağına cilve yapmaz mıydı?

Dimitri derince yutkundu ve topuklarının üzerinde yavaşça kapıya dönerek hızla çıktı. Ardından masaya bakakaldı ve orasıda dar gelerek kulübeyi terk etti.

Dimitri dondurucu soğuğa aniden çıkmanın getirisiyle sarılırken, kız ne olduğunu anlamadan dimitrinin biraz önce durduğu yere, boşluğa bakıyordu.

Yavaşça ayaklarını indirdi ve soğuk zeminde sessizce ilerleyerek ısrarla çağırıldığı masaya gitti.

Boş kulübe onu korkutsa da tabureyi çekip, tabağında ki yemeği afiyetle yedi. İyice şişen karnıyla bir süre sessliği dinledikten sonra kalkıp, tabağı eline aldı ve yapacağını bilmeden küçük evde gezindi. Banyo amacıyla yapılmış büyük yere girince, içi bir garip olarak mekanı süzdü. Tabağı yıkayacağı bir yer bulamayınca da geri çıkmak istedi ama tek sorunu tabak değildi.

Sıkışmış ve artık ona rahatsızlık veren mesanesiydi. Banyodan çıkıp tekrar büyük alana geçti ve tabağını tekrar masaya bıraktı. Adam tuvalet olarak nereyi kullanıyordu? Ayakta durdukça aşağı doğru baskı yapan mesanesine elini bastırarak kapıya ilerledi ve büyük dış kapıyı açtı. Sert rüzgarla karşılanan kız titredi.

Bu havada dışarı nasıl ölmüyor? Diye düşündü.

Sonra evin sağ yanında ki küçük tahta tuvaleti gördü. Tabi kız onu ilk dolap sanmıştı ya neyse. Yavaşça karların içinde çıplak ayak geçip, işini görüp çıktığında, vücudu sertçe sarsılıyor, dişleri birbirine vuruyordu. Koşar adımlarla tekrar kulübeye girdiğin de açık bıraktığı kapı içeriyi soğutsa bile dört duvara şükranla baktı. Sobanın başına ilerleyip ısınmak için yanına kurulduğunda dışarda ki adamın düşüncelerinden bihaberdi.

Dimitri'nin zihninde iki kefe vardı. Bir tarafa kızın gerçekten masum olduğuyla ilgili bildiklerini koyarken, diğer taraftan suçlu gördüğü yerleri dolduruyordu ama bunu o kadar yavaş yapıyordu ki bu canını sıkıyordu. Canının sıkılma nedeni zihnini örten anıydı. Dudaklarını dudak kenarında bulduğu zaman hissettiği duyguya çekiliyor, sürekli o tarafa kayıyordu düşünceleri.
Bu erotik değildi. Ya da tutku.. Düşüncelerine yüzünü buruşturdu. Tutkuyu bile işsizlik olarak görürdü. Kim bu tür basit zevklere zaman ayırırdı ki? Ayrıca bunun tutku olmadığını da biliyordu. Kıza hiç o gözle bakmamıştı. Sonra kendi kendine güldü. Hiç kimseye o gözle bakmazdı ki! Bu tür şeyler zayıf insanların işiydi.

Sonra kızın küçük ama dolgun göğüslerini ve kucağında bir çocuk gibi kalışını hatırlayınca yüzü güldü. Bir kadın değilde küçük bir kız çocuğu kapısına geldiği için memnun olacaksın deseler gülerdi ama memnundu işte.. Yüzünde ki gülümseme dağıldı. O halde neden dudaklarının değdiği yere tüm kanı çekilmiş gibi hissetmişti? Şaşkınlık mıydı bu? Yoksa ona sempati mi duyuyordu!

Yabani (Rulet'in Çocukları)~ Tamamlandı!Where stories live. Discover now