-6

8.6K 544 150
                                    


'Biz yalnızlar gerçekten çok kalabalığız.'

Bugüne kadar iki kere söz verdi. İlkini tutmamışken ikincisini vermesi biraz ironikti ama adını koyamadığı yerden kopup dile gelmişti sözü.

Onda biraz ilk sözünü verdiği kişiyi görmüştü, biraz da kendini.
Kaybolmuşluk..
Bir yere ait olamamayı, gidecek yerinin olmamasının, yaşamın anlamını taşımayanların kaybolmuşluğu..

Dimitri, bunu kaldırım taşı diye tabir ederdi. Ortada, üzerinden geçilip gidilen, kimsenin sahiplenmediği, etrafı kendi gibisiyle dolu ama kendi dünyasında tek...

Usulca ayağa kalktı ve uyumak için odasına ilerledi. Sırtında hissettiği bir çift gözün baskısıyla omzunun gerisinden iri gözlere baktı. "Gelmiyor musun?"

Kız şaşkın şaşkın sedirden kalktı ama ayakları birbirine dolandı. Dimitri önüne dönerek gülümsedi. Biliyordu derdini, onu ilk kez kendi isteğiyle yanına çağırmıştı. Silahını çıkartıp kendi tarafında ki yastığın altına koydu ve içeri düşen gölgeye "Korkma" dedi.

Korkacağını biliyordu. Botlarını çıkartıp yatağa girdiğin de adamlardan dolayı rahattı. Nasıl olsa o tepeyi bir kaç hafta  daha aşamazlardı.

Aklına bir plak gibi takılan'Ya,esas adam? Neden  adamlarının  dönmediğini öğrenmek için başkalarını da yollarsa? 'düşüncesini yarına bıraktı.

Yatağın içine girdiğin de rahatlayarak yana döndü ve kızın kapı pervazından ürkekçe ona baktığını gördü. Hafifçe yorganın diğer tarafını kaldırarak ona açık davet sundu. Küçük adımlar odayı arşınlayarak yatağa ilişti ve Dimitri'nin açtığı yere kıvrıldı.

Dimitri, kıza yakın davranmak istemiyordu ama her seferinde ona yenik düşüyordu. Ona arkasını dönerek gözlerini kapattığı sırada bacağına değen soğuk, ıslak ayaklarla doğruldu.

Yorganı hızla açtığında kız korkuyla büzüştü. O kadar ürkekti ki kendini ceylana saldırmış bir aslan gibi hissediyordu. Kendinden korkması ondan kurtulmasını kolaylaştırırdı ama titreyen irisleri her gördüğün de onu bulduğu ilk gün hırpaladığı için kendini kötü hissediyordu.

Gözlerini dikip daldığı ayaklar hareketlenince düşüncelerini topladı. Kız ürkek bir tavırla ayaklarını yataktan indirip yarı doğruldu.
İri kahverengi gözlerde yine korkuyu görmek istemeyerek başını çevirdi. Neden küçük bir çocuk gibi olmak zorundaydı ki? Veya neden o küçük çocukla kendisi uğraşmak zorundaydı?

Derin bir nefes alarak tekrar yatağa yattı ve gözlerini kapatarak "O çorapları çıkarmalısın"dedi.

Hızlanan nefes seslerini duydu ve bir kaç hışırtı. "He-hemen çıkartacağım" Genç kız korkuyla yataktan kalkınca sendeledi ve serçe parmağını yatağın kenarına vurdu. Hızla yere çökerek ayağını ovuştururak acıyla homurdanınca adamın güldüğünü duydu.
Hoşuna mı gitmişti?

"Gel buraya" diyerek dirseğinin üzerinde doğruldu ve kızı yanına çekti. İri elleri parmağını buldu ve eğilerek karanlıkta bakmaya çalıştı. Kız ay ışığında parlayan yüzüne baktı.
Dudaklarının biraz ötesinde çizgi şeklinde hafif bir oyuk vardı. Konuşurken iki tarafında da belli oluyordu. Gümüş rengi gözleri ayaklarında oyalandıkça yine adını bilmediği sıcak duyguya sürükleniyor, gözleri doluyordu. Adamın sıcak elleri diğer ayağına kaydı ve diz kapağına çıkıp yavaşça çorabı sıyırdı. Islak çorabı odanın bir köşesine fırlatırken, kız, onun söz verdiği zaman gibi göğsüne sığınmak istedi ama korkuyordu.

Yabani (Rulet'in Çocukları)~ Tamamlandı!Where stories live. Discover now