seventeen

657 34 57
                                    

"Bak, nasıl da kuduruyor." Harry mırıldandığında Zayn'e baktım.

Kollarımı biraz daha Harry'e sardım ve hemen kampüsün kapısında durup bizi izleyen sinirli Zayn'e tatlı bir gülümseme gönderdim. "Gebersin bok."

Ufak çaplı küfürümden sonra Harry gülerek beni kendinden itti. "Sende fırsattan istifade iyice yapıştın he."

"Ne diyebilirim ki." Suratımdaki gülümseyi silmeden kaşlarımı havaya kaldırıp derin bir iç çektim. "Aşık olmuşumdur."

Gözlerini devirip elindeki kahvenin sonunu içti ve çöpünü çöp kovasına fırlattı. Kahve çöpü kovaya gitmeyince bir küfür mırıldandı ve eğilip yerdeki çöpü aldı, bu sefer düzgün şekilde attı. "Salaksın Harry."

Kısık gözlerini üzerimde gezdirdi ve ardından tekrar gözlerini devirdi. Üzerindeki pezevenk gömleğini düzeltip bana döndü. "Nasılım? Az sonra biriyle buluşmam var."

Elimi çenemin altına koyup biraz onu süzdüm ardından cevabımı verdim. "Pezevenk gibisin, kız onu satmak için buluştun falan sanabilir."

Elleriyle alkış ve 'ok' işaretleri yapıp salak saçma bir şekilde güldü. Bu halleri her zaman çok komik oluyordu. "Parayı kırışırız artık."

Dirseğimi karnına geçirdim. "Defol hadi."

Yanağıma bir öpücük bırakıp ilerlemeye başladığında arkasından bağırdım. "Kıvırtma Harry!"

Beni duyunca daha çok kıvırtmaya başlamıştı, deli.

Angi dersteydi, Harry gitmişti ve ben tamamen yanlız kalmıştım. Eh dersim de yoktu, en iyisi eve gitmekti sanırım.

Yere koyduğum çantamı alıp omuzuna taktım. "Eve mi?"

Arkamda duyduğum ses ile suratıma bir gülümseme yayılırken topukları üzerinden dönüp Zayn'e baktım. "Ne o bırakacak mısın?"

Omuz silkti. "Sevgilin kızmazsa bırakayım."

İğneleyici ses tonu ne kadar hoşuma gitse de umursamıyormuş gibi davrandım. "Kızmaz."

Bir şey demeden arabasına doğru yürümeye başladı. Bende peşinden gidiyordum. Aşık olduğum araba görüş alanıma girdiğinde tekrar büyük bir aşk ile arabayı süzdüm.

Zayn çoktan sürücü koltuğundaki yerini almıştı. Vakit kaybetmeden bende hemen yanına oturdum ve kapıyı sertçe kapattım.

Kaşları çatıldı. "Yavaş olsana, kapıyı kırdın!" İsyan ettikten hemen sonra arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.

Onu umursamadan camdan dışarıyı izledim. "Ben bile kalbimi kırdığında bu kadar tepki vermemiştim."

Mırıldanmamın ardından sıkıntılı nefesini dışarı verdi. "Şunları aşamaz mıyız artık?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Neden aşalım ki Zayn?"

"Çünkü aşmamız gerek, sana yakın olmak istiyorum!"

Sesi haddinden fazla yüksek çıktığında sinirli gözlerimi ona çevirdim. "Bunun için önce sevgilinden ayrılman gerekmiyor mu?"

Yoldan ayırdığı gözlerini bana kitledi. "Monica'yı sikeyim, oldu mu?"

Gözlerimi devirip ona bakmaktan vazgeçtim ve arabanın canımda duran lastik gibi bir şeyle oynamaya başladım. Gerizekalı Zayn sadece moralimi bozuyordu.

***

Arabanın kapısını bilerek tekrar sertçe kapatıp biraz eğildim ve ona el salladım. "Baybay Zayn!"

Kafasını sallayıp tek bir kelime bile etmediğinde iç çekip apartman girdim. Bazen zaman kaybı olduğunu düşünmeden edemiyordum.

Evime kendimi sonunda attığımda Lunox ile biraz zaman geçirdim ve ardından üzerime rahat bir şeyler giydim.

Bir kase dolusu cips ile koltuğuma oturup televizyon kanallarını karıştırdığım sırada kapı çaldı.

Ufak bir küfür savurup kaseyi koltuğa bıraktım ve koltuğun tepesinden atlayarak kapıya vardım. Kapıyı açtığım an gözlerimi de devirmeden edememiştim. "Az önce baybay dediğimi hatırlıyorum."

Beni dinlemeden kapıyı itip içeri girdi. Geçmesinin ardından sıkıla sıkıla kapıyı kapattım. Şuan onunla uğraşacak enerjiyi nedense kendimde bulamıyordum. Bu çok garipti. Normalde her an onunla uğraşacak enerjiyi bulurdum. "Konuşmak için geldim."

Elimle salondaki koltuklardan birini işaret ettiğimde koltuğa oturdu. Ben de yanına oturmuştum. "Konuş."

Kaşlarını çatıp ellerini saçlarına geçirdi. "Bu kadar isteksiz olmasan mı?!"

"Rol mü yapayım?" Sorduğum soruyla birlikte ayağa fırladı. "Beni istemiyorsun yani?'

Gözlerimi ondan kaçırarak etrafta gezdirdim. Bana bunları sormamalıydı. Eliyle çenemi tutup ona bakmamı sağladı. "Beni istemediğini söyle."

Kelimelerin üstüne tek tek basarak konuşuyordu ve gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Tekrarladı. "Söyle!"

Suratıma doğru bağırması gözlerimi kapatmamı sağlamıştı. Neden ona 'seni istemiyorum.' diyemiyordum ki?

Dişimi stresle dudağıma geçirip kemirirken çenemdeki elini çekti. "Söyleyemiyorsun."

Bakışlarım parmaklarıma kaydı. "Sen sanki söyleyebiliyorsun ya!" Diye mırıldandım.

Odağıma girmek için yere çöktü ve dizlerimin üzerine eğildi. "Ben korkak değilim, senin aksine."

Gözlerinde meydan okuyormuşcasına bir ifade vardı. "Ben korkak değilim!"

Sinir bozucu kahkahası dudaklarının arasından kaçtı. "Beni istediğini hatta beni sevdiğini bilmeyecek kadar salak mıyım ben?"

Gözlerimi kıstım. "Sandığından daha fazla salaksın aslında."

Hafifçe bana uzanıp dudaklarımın dibine girdiğinde geri çekilmek istedim ama kolu buna izin vermedi. "İtiraf et."

Dudaklarıma bakarak fısıldamasıyla içimde bir şeylerin harakete geçtiğini hissettim. Diretti. "İtiraf et yoksa canını yakarım."

Kafamı başka bir tarafa çevirip ondan uzaklaştım. Zayn ile bir savaşa girmek üzere gibi duruyorduk. "Sen istedin Alaska."

Benden uzaklaşıp ayağa kalktığında biraz da olsa rahatlamıştım. Bu bana konuşma cesareti veriyordu. " Ne yapabilirsin ki?!"

Omuz silkti. "Bana kendi ayaklarınla geleceksin. Canın o kadar yanacak ki hayal bile edemezsin Alaska, o zamana kadar hoşçakal."

Beni düşüncelere boğup kapıyı sertçe çekip gitmeden önce tek dediği bu olmuştu ve ben resmi olarak Zayn ile bir savaşın içine girmiştim.

Hep Alaska mı sinsilik yapacak azıcık da Zayn yapsınnnnn.. medya *-*

SASSY / ZaylenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin