twenty

616 36 1
                                    


Aslında henüz atmayacaktım ama dayanamıyorum anslaha.

Neyse iyi okumalar..

Kasıklarımdaki eşsiz ağrı ile uzun zamandır kapalı tuttuğum gözlerimi sonunda yavaşça açtım. Neyle karşılaşacağımı bilmediğimden gözlerimi uzun süre kapalı tutmuştum.

Beyaz, ferah tavanda gözlerimi gezdirdim ardından gözlerimi yatağın diğer tarafına indirdim. Neyse ki yanımda kimse yoktu. Başımın ve kasıklarımın ağrısını görmezden gelerek yattığım yatakta doğruldum. Hislerimi açıklayacak bir kelime bile bulamıyordum.

Üzerimdeki çarşaftan sıyrılıp yerdeki kıyafetlerimi hızlı olmaya çalışarak üzerime geçirdim. Giyinirken vücudumdaki morluklardı da farkettim, zaten farke edilmeyecek gibi de değildi! Derin nefesimi dışarı verip umursamamaya çalıştım. Hemen yandaki siyah sandalyenin üzerinde duran çantamı alıp içini kontrol ettim, neyse ki bir şey eksik değildi.

Omzuma astığını çantayı sıkıca kavrayıp odadan çıktığımda, evde kimsenin olmadığını farkettim. Bu işime geliyordu.

Kendimi evden dışarı atıp ana caddeye çıktım. Yüzüme vuran rüzgar beni daha da kendime getiriyordu. Ne olduğunu az çok hatırlıyordum. Monica gelmişti, vicdan yapıp onu eğlendirmek için güzel bir mekana gitmiştik, ardından kumral çocuk ve yaptıklarımız. Tanrım! Ne olduğunu sadece kısmen hatırlıyordum.Ve birde Monica nerede belli değildi.

Yüzüme aniden hücum eden sıcaklıkla başımı duvarlara vurmak istiyordum. Sarhoşken biriyle yatma adetim hiç yoktu ve bundan nefret ederdim! Caddeden geçen bir taksiyi çevirip vakit kaybetmeden kendimi arka koltuğa bıraktım. Dün geceyi düşünmek bile istemiyordum. Takisiciye gideceğimiz yeri söyleyip kafamı koltuğa yasladım ve ağrıyan başımı şakaklarımı ovarak biraz dinginleştirmeye çabaladım ama işe yaramıyordu tabi.

***
"Bu halin ne senin? Seks sonrası bir ifade var suratına." Harry yattığım koltuğun ayak ucunda otururken söylendi. Dün gece evimin anahtarını evde unuttuğum için Harry'e gelmek zorunda kalmıştım çünkü evde olan tek arkadaşım oydu.

Gözlerime manalı bir bakış gönderip ardından sordu. "Seni bu kadar yoran Zayn mi?" Sorusuna karşılık gözlerimi devirdim. "Hayır. Sikeyim, bok gibiyim!"

Suratımı buruşturup ellerimi kasıklarıma götürürken dün gece nasıl bir hayvanlıkla seviştiğimi düşünmeden edemedim. Sanırım bana sert davranmış olmalıydı fakat ben bunu hatırlayamayacak kadar sarhoştum! Bana ne yaptığını bile bilmiyordum. Daldığım düşünceler Harry'nin bana avucunun içindeki ufak hapları uzatmasıyla bozuldu. "Bunları alsan iyi olur. Hem ağrını keser hemde davetsiz bir misafirin olmaz. Sanırım hatırlamıyorsun."

Yüzümün kızarması ile bakışlarımı ondan kaçırarak elinde duran küçük hapları ve masanın üzerinde duran su bardağını aldım. Hapları ağzıma atıp koca bir yudum su ile içerken Harry'nin gözleri bir an olsun benden ve boynumdaki morluklardan ayrılmıyordu. Bardağı masaya geri koydum. "Bunlar evinde bulunuyor çünkü..?"

"Çünkü çok fazla misafirim oluyor." Kasıklarımı tutarak gülmeye başladım. Bu gerçekten güzel bir cevap olmuştu ve mantıklıydı da. "Hadi bir film izleyelim."

Yerinden kalkmadan Netflix'de gezmeye başladığında iyice yerime sindim.

***

"Yeter!" İki saatin ardından sonunda baygınlık geçirmiştim. Sıkıcı bir film açmıştı ve beni izlemeye zorluyordu. "Tikim var, sonuna kadar izlememiz lazım!"

Harry'nin bu sorununu umursamadan kıçımı yapıştığı koltuktan ayırdım. "Umrumda değil, sıkıldım Harry!"

Sızlanmamın ardından gerilecektim ki kapı büyük bir hiddetle çalmaya başladı. Gelen kimse kesinlikle bir derdi olmalıydı çünkü böyle kapıya vurmak hiçte normal değildi. Harry kaşlarını çatarak bana bakınca meraklı gözlerimiz birbirine değdi. İçime nedense garip bir his yerleşmişti. Harry oturduğu yerden kalkıp kapıyı açtığında kor ela gözler ilk önce Harry'i ardından da beni buldu. Gözleri uzun bir süre bende durup neredeyse baştan aşağı beni sürmüştü. Neden bu kadar sinirli olduğu hakkında bir fikrim yoktu ve bu beni biraz korkutuyordu. "Zayn ne ol-"

Harry'nin lafını kesen Zayn'in yumruğu dehşete düşmemi sağlarken dudaklarımdan bir çığlık kaçtı."Harry!"

Harry kanayan burnunu tutarak Zayn'e sinirli bir bakış attı ama Zayn bunu umursamayıp bana yöneldi. Sinirli olduğundan ve deli gibi korktuğumdan ötürü ondan kaçmaya çalıştım ve bahçe kapısına ilerledim. Ne oluyordu?

Bahçe kapısını açıp çıkıyordum ki güçlü kollar belime sarıldı ve olduğum yerde havalandım. "Ne yapıyorsun sen?!" Çırpınmama aldırmadan beni bahçeden çıkarıp arabasına doğru yürüdü, hala sinir kusuyor gibiydi. "Bırak beni! Derdin ne senin! Orospu çocuğu bırak beni dedim!"

Elleri kasıklarımı sıkıca kavramıştı ve bu inlememe sebep oluyordu. Deli gibi ağrıyan kasıklarıma bir de onun baskı yapması beni felç etmeye yetmişti. İnlemelerimin ardından kasıklarımı daha sıkı kavradı, sanki bilerek yapıyormuş gibiydi. Bana acı çektirmek istiyordu belli ki. Arabanın yanına geldiğimizde sorgusuz sualsiz beni ön koltuğa fırlatınca çabucak kendimi toparladım fakat o benden daha önce davranıp arabaya bindi ve kapıları kitledi. "Zayn-"

Sesim kükremesi ile kesildi. "Tek bir kelime daha edersen sana yemin ederim Alaska, seni felç kalana kadar beceririm!"

Güçlü sesi ve kırmızı gözleri iyice koltuğa sinmemi sağladı. Sanırım en iyi çözüm dediğini yapıp susmaktı.

Kısa oldu ama kusura bakmayınızzzz...

SASSY / ZaylenaWhere stories live. Discover now