twentynine

407 21 6
                                    

Daha önce Rachel ile geldiğim barın pis merdivenlerini şuanda tek başıma çıkarken biraz gergin hissediyordum. Nasıl bir iş yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sadece işin içine iyice batmadan kolay kurtulabileceğim bir şeyler olmasını diliyorum.

Siyah kapının önünde duran iki koruma beni görünce kapıyı açtılar. Zaman kaybetmeden içeri girdim. Caleb o gün geldiğimizde oturduğu koltuklardan birinde oturuyordu. Çekinerek ona baktığımı fark edince ayaklandı. " Hoşgeldin Alaska."

Samimi bir şekilde gülümseyip bana uzattığı elini sıktım ve koltuğa oturdum. "İstersen direkt konuya girelim."

Kafamı olumlu anlamda salladım. Sanırım dilimi yutmuştum çünkü nedense konuşamıyordum.  Caleb eli ile adamlara bir işaret yaptı. Adamlar çok geçmeden yanında bizim okuldan Max ile dönünce biraz şaşırmıştım. Onun burada ne işi vardı? "Max?"

Şaşkınlığımı saklayamadan mırıldandım. Max çok rahat bir şekilde bana göz kırpıp Caleb'in yanına oturdu. " Demek tanışıyorsunuz güzel."

Ne olduğunu hala anlamıştım bu yüzden ikisine garip garip bakmaya başladım. "Max sizin okulun satıcısı ama terfi aldı. Bu yüzden sizin okula yeni bir satıcı gerekiyor. O yüzden bir boşluk oldu istersen boşluğu seninle doldurabiliriz."

Kaşlarımı çattım. "Ne satacağım?"

Caleb ve Max gülmeye başladığında yanlış bir şey dediğimi düşündüm.

"Esrar, şeker."  Diye bir açıklama yaptı Caleb. "Max sen gidebilirsin." Diye de devam etti.

Max dediği gibi yapıp gittiğinde ise bana döndü. "Korkma. Sen benim sevgilimin arkadaşı ve benim arkadaşım olduğun için torpillisin. İstediğin zaman işi bırakabilirsin ayrıca kârını 2 katı alacaksın ama çeyreğini patrona vereceksin. Aslında yarısını vermen gerekti ama ben senin için konuştum."

Caleb açıklama yapınca biraz içim rahatlamıştı. "Sadece polislere dikkat et yeter."

Kafamı olumlu anlamda salladım. "Eee.. Kabul ediyor musun?"

"Evet." Diye yanıtladım onu. Umarım başıma bir şey  gelmezdi ama dediği gibi ben biraz torpilliydim.  Bana uzattığı telefonu aldım. "Müşterilerin ile burdan iletişime geçersin, hepsinin takma bir adı olur genelde. Sende kendine takma bir ad bulsan iyi olur."

Kafamı olumlu anlamda salladım. Caleb tekrar adamlara kafasıyla bir işaret yaptığında bu sefer yanımıza bir sırt çantası geldi. İçinde ne olduğunu tabiki biliyordum.  Çantayı omuzuma astım. Uzaktan bu kadar ağır gözükmüyordu. Kendi çantama kesinlikle bunlar için bir bölüm yapacaktım çünkü çanta resmen ben torbacı çantasıyım diye bağırıyordu.

"Teşekkürler Caleb." Diyerek elini sıktım. Anlayışla gülümsedi. "Eğer özel istekler olursa bana haber ver, ben sana tedarik ederim."

Gülümseyerek tekrar kafamı sallayıp gitmek için kapıya ilerledim fakat aklıma gelen şeyle kapının önünde durdum. "Caleb."

Ona seslenmemle bana baktı. "Bunları Angi'ye söyleme lütfen."

Kafasını salladı. "Merak etme söylemem."

Tekrar gülümseyip kendimi siyah odadan dışarı attım. Çok heyecanlıydım. Muhtemelen okulda çoğu kişi esrar içiyordu ve tanışıyorduk ama umursamadım. Çünkü benim çevremden kimse esrar içmiyordu. Yani sorun yoktu.

***
Eve gelir gelmez kapıda Harry ile karşılaşacağımdan haberim yoktu. Panikle çantayı gizlemeye çalıştım. "Hey, Bende sana gelmiştim."

SASSY / ZaylenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin