thirtyfour

424 29 24
                                    

Sabahın ilk ışıkları ile gözlerimi rahatsızca açıp Jacquen'in üzerimde olan kolunu yavaşça kaldırıp yataktan sıyrıldım. Gerçekten çok dağınık yatıyordu.

Odamızda bulunan banyoya giyip elimi yüzümü yıkadım ve dağılan saçlarımda kaybolmuş tokayı uzun bir uğraşla saçlarımdan çıkarıp saçlarımı ellerimle taradım.

Pek iyi uyuyamamıştım çünkü yatak baya rahatsızdı. Aynaya bakıp üzerimdeki askılı tişörtü ve şortu düzelttim. Henüz evden bir ses gelmiyordu sanırım kimse uyanmamıştı.

Odaya dönüp Jacquen'e göz attım. Bu rahatsız yatakta nasıl böyle deliksiz bir uyku çektiğini anlayamamıştım gerçekten. Bir süre odada durdum fakat sonra midemden gelen garip sesler yüzünden mutfağa inmeye karar verdim. Acıkmıştım ve aklıma buraya gelirken aldığımız atıştırmalıklar gelmişti.

Sessiz olmaya özen göstererek odadan çıkıp gıcırdayan merdivenleri aştım ve hemen sağ taraftaki mutfağa girdim.

Kapıdan girer girmez de Zayn'i görmüştüm. Dışarıdaki masada oturuyordu ama o beni görmemişti. Sürahiyi alıp kendime büyük bardakla Su koydum ve mutfağın bahçeye açılan kapısından dışarı çıktım. "Günaydın Zayn."

Derin bir nefes alıp oksijeni ciğerlerime doldururken gülümsedim. Orman havası bana çok iyi gelmişti. Zayn'in karşısındaki sandalyeye oturup suyumu yudumladım.

Zayn kırmızı gözlerini bir süre üzerimde gezdirip, çatallayan ve aşırı soğuk sesi ile "Günaydın." Dedi.

Eh tabi ona da hak veriyorum. Sonuçta uykusunu bölmüş olmalıyım. "Berbat görünüyorsun, uyuyamadın mı?"

Sırıtarak sorduğum soruya güldü. Sonra da bardağı tuttuğum elimin bileğinden beni yakaladı. Elimdeki bardak gürültüyle masaya düşmüştü.

Zayn sıkıca tuttuğu bileğimi çekerek beni kendine yaklaştırdı ve kırmızı gözlerini kısıp bana baktı. "Senin amacın ne?"

Bir şey anlamazmış gibi kaşlarımı çattım. "Neyden bahsediyorsun?"

Bileğimi daha da sıkmaya başladığında acıyla inledim. "Zayn..."

"Günaydın!" Harry neşeyle içeri girdiğinde bileğime işkence yapan Zayn'i görünce donup kalmıştı. Zayn ise bileğimi sertçe bırakmış ve oturduğu yerde yayılmıştı. "Siz iyi misiniz?"

Acıyan bileğimi ovup suratımı buruşturdum. "İyiyim. Zayn sağolsun canım yanmaya alıştı."

Sinirle oturduğum yerden kalkıp mutfağa yöneldiğimde arkamdan bağırdı. "Bencil aptal!"

Dudaklarımdan alaylı bir nida kaçtığında arkamı dönüp bana nefretle bakan gözlerine baktım. "Ben mi bencilim?"

Sorduğum sorudan sonra attığım kahkaha ile ayaklandı. "Evet sen bencilsin, sadece kendi canının yandığını düşünüyorsun değil mi!?"

Birbirimize girmememizin tek sebebi şuan ortamızda Harry'nin olmasıydı. "Ah canın yanıyor öyle mi? Kötü haber Zayn, canın daha çok yanacak!"

Harry'i umursamadan kolumu tuttu. "Senin aklını başına getirme zamanım gelmiş de geçmiş."

Beni peşinden sürükleyerek ormana girdiğinde panikle çırpınmaya başladım. "Bırak beni! Jacquen merak edecek."

"Sikerim Jacquen'i, kapat şu çeneni."

Arkamızda kalan Harry'e baktığımda şaşkınlıktan dudakları aralanmış bir şekilde öylece bizi izliyordu.

Zayn öyle hızlı yürüyordu ki ayağıma takılan dal yüzünden hızına yetişemeyip yere düştüm ama o beni sürüklemekten hiç çekinmedi.

SASSY / ZaylenaWhere stories live. Discover now