Twentyfour

573 35 2
                                    

Lunox'u yere bırakıp son kez evime göz attığımda memnuniyetle gülümseyip kendimi koltuğuma attım. Uzun zaman sonra evde olmak iyi hissettirmişti ama gene de sanırım şerefsiz Zayn'i özleyecektim. Tabi özlememen gerekiyordu çünkü onu affetmeyi düşünmüyordum.

O olaydan sonra Zayn'in evinden apar topar çıkmıştım. Hala bir kaç kıyafetim onun evinde kalmıştı ama onun yüzünü görmektense ölmeyi tercih ederdim. Bu yüzden geri bıraktıklarımı almayı düşünmüyordum, Lunox bana yeterdi zaten. "Alaska, Harry ve Rachel geldi."

Angi kapının önünden bağırıp bana haber verdiğinde yattığım koltuktan kalkıp oturur pozisyona geldim. "Selam güzellik!" Harry neşeli sesiyle salonumu şenlendirirken gülümsemeye çalıştım. Rachel garip gözlerle beni süzüp kaşlarını çattı ve "Ne oldu sana!?" diye cırladı. Evet bu ses tonuna tam anlamıyla cırlamak deniyordu.

Kafamı geri atıp yastığa yasladım ve gözlerimi tavana kilitledim. Rachel'ın bir şeyden haberi yoktu tabi, tatilden yeni dönmüştü. Anlatmak istiyordum ama kendimi anlatamayacak kadar yorgun hissediyordum. Angi elimdeki kahve bardakları ile salona girdi ve bardakları orta sehpaya bırakıp koltuğa oturdu.

Oturduğu yerde heyecanla zıpladı. "Şimdi size herşeyi anlatıyorum, dün Harry seni aradık çünkü Zayn Alaskanın telefonunu açmadı ama seninkini açtı. Bu yüzden seni azıcık kullanmış olabilirim ama arkadaşlar bunun için var değil mi? Her neyse, Zayn'in yerini de öğrendikten sonra benim dahiyane planıma uyup onu görmeye gittik. Sonra ise onu Monica ile gördük! İnanabiliyor musunuz, Monica ile! Üstelik Monica'nın Alaska'ya yaptığı aşağılık şeyi biliyorsunuz, Rachel sana özel olarak anlatırım."

Angi uzunca bir nefes alıp aynı heyecanla devam etti. " Onları görünce delirdik tabi! Alaska Zayn'in kafasında şişe kırdı, Monica'nın boğazına cam dayayıp ona etkileyici bir şeyler dedi tam anlamadım çok fazla ses vardı, bizi atmak isteyen bir korumanın burnuna da kafa attı. Ah Tanrım, görmeliydiniz! Ortalık kan gölü gibiydi!"

Rachel ağzı açık dinlerken Harry içtiği kahveyi püskürttü. "Zayn'in kafasını mı yardın!?"

Bir anda kahkaha atmaya başlayınca kaşlarımı çatıp onu izledim. Bu kadar gülünecek ne vardı ki? "Zayn..."

Harry sözüne başlamıştı ki gülmekten devamı getiremedi. Daha sonra devam etti. "Zayn çok sinirlenmiştir!"

Gözlerimi kısıp kafamı sağa sola salladım. "Monica ile olmasını değil de sinirlemesini mi düşünüyorsun!?"

Omuz silkti. "Monica ile olduğunu biliyordum."

Hızla oturduğum yerden kalktım. "Ne?! Buna göz mü yumdun?!"

Gözlerini devirip o da ayağa kalktı. "Plan benim planımdı."

Ağzım açık kalmıştı. Ne yani Monica ile birleşmesinin sebebi Harry miydi? Anlamadığım için gözlerimi Angi ve Rachel'da gezdirdim. Onların da benden farkı yoktu. "Ne demek bu? Anlamıyorum."

"Anlamazsın zaten, çünkü sana anlatmadık." Harry şuan daha da sinirlenmeme sebep oluyordu. "O zaman anlat!"

Ellerini havaya kaldırıp teslim olduğunu belli etti. "Peki, peki. Zayn bana geldi ve bir şeyler yapmak istediğini söyledi çünkü seni o halde görmeye dayanamıyordu. Bende, Monica'nın sana yaptığının aynısını ona yapmamız için bir plan yaptım. Böylece yaşattığını yaşamış olacaktı. Dün de bu planı uygulamak için harekete geçmişti. Tabi siz gidip adamın kafasını yarmışsınız, ona bu sabah ulaşamayınca planla ilgili olduğunu düşünmüştüm! Böyle olacağını tahmin etsem size nerde olduğunu söylemezdim."

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Eğer bu doğruysa -ki Harry yalan söylemez- Zayn'in kafaını boşuna yarmışım demekti. Tanrım! Canı çok yanmış olmalı. Onu orda bırakıp gitmeden önce yüzünü kandan dolayı göremiyordum bile.

SASSY / ZaylenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin