Twentytwo

670 37 2
                                    

Zayn'in yatağında öylece yatarken günlerdir tek düşündüğüm nasıl hissetmem gerektiğiydi. Güçlü mü olmalıydım? İntikam ateşi ile yanıp tutuşmalı ve o sürtüğe gününü göstermeli miydim? Aklımdan geçen binlerce düşünceden tek elle tutulur olan bunlardı. Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu yani. En azından doğru dürüst bir fikrim yoktu. Bir nevi boşlukta gibiydim. Uyuduğumda sürekli o anın kabusları ile uyanıyordum ve bu yüzden neredeyse dört gündür doğru dürüst uyuyamıyordum. İnsanların dokunuşlarından kaçınıyordum, yemeği bile Zayn'in zoruyla yiyordum. Sürekli hallettiğine dair bir şeyler söylüyor ve beni rahatlatmaya çalışıyordu ama ne yaparsa yapsın yaşadığım olayı elbette unutmayacaktım.

Odanın kapısı hafifçe tıklanıp aralandığında açık olan gözlerimi hızla kapattım.Yatağın hafifçe çökmesi ve tanıdık parfüm kokusuyla gene Zayn'in geldiğini anlamıştım. Arkam dönük olduğundan yüzümü göremezdi bu yüzden gözlerimi hafifçe araladım. "Alaska, uyumadığını biliyorum."

Üzgün sesini duysam bile cevap vermedim. Onu ve yaptıklarını affetmiştim aslında çünkü ikimiz de çocukluk edip salak işlere bulaşmıştık ve bu saçmaydı. Bir hırs yüzünden birbirimize kin gütmüştük. Artık ona karşı içimde hiçbir kin veya kötü bir his yoktu, onunda bana karşı olmadığına yüzde yüz emindim çünkü her zaman yanımda olmuştu. Yaşadığım olayda beni yanlız bırakmamış ve bana destek olmuştu. Onu sevdiğimi bir kez daha anlamama sebep olmuştu.

Tenimde gezen ellerini hissettiğimde titrek bir nefes aldım. Bu uyumadığımı belli etmiş olsa da bir şey demeden tenimi okşamaya devam etti. "Seni böyle görmeye hiç dayanamıyorum. Her an üstüme atlayıp beni parçalara ayıcak olan kızı özleyeceğimi hiç düşünmezdim."

Söyledikleri ile istemsizce tebessüm etmiştim. Yatakta bir hareketlenme hissettiğimde ilk başta ne olduğunu anlamamıştım fakat daha sonra yatakla olan bağlantım kesilmişti ve ben havada duruyordum. Yani Zayn'in kucağında. "Zayn!"

Uyarıcı tonda konuştuğumda bana aldırmadan odadan çıktı. "Bana hiç o ses tonuyla konuşma. Sıkıldım artık, bana saldırgan kızımı geri ver."

Omuzuna geçirdiğim küçük yumruktan sonra kıkırdadı ve bu bile moralimi biraz olsun düzeltmeye yetiyordu. Salona geçtiğimizde beni koltuğa bırakıp kendi mutfağa geçti. Döndüğünde elinde bir sürü abur cubur vardı. Normalde şuan üstüne atlamam gerekiyordu fakat yiyecekler bende heyecan uyandırmamıştı. Bu ruh halinden gerçekten nefret ediyordum. Koltuğun üzerinden atlayıp yanıma geldiğinde cipslerden birini kucağıma bırakıp kısık ve tehditkâr bakışlarını bana gönderdi. "O cipsi yemezsen zorla ağzını açar ve yemeni sağlarım, baya kilo verdin sen ben tombik Alaska'yı özledim!"

Kaşlarımı çatıp ona kötü kötü baktım. "Ben tombik falan değildim seni ukala!" Yüzünde bir gülümseme belirdi ve mırıldandı. "İşte böyle, yavaş yavaş toparlayacaksın."

Televizyonda bir film açtığında izlemeye başladık. Neyse ki Harry'nin izlettiği o salak filmler gibi değildi.

∆∆∆

"Adam kendini neden öldürme gereği duydu acaba?" Zayn merakla sorunca ağzımdaki cipsi bitirip ekrana kilitlenmiş gözlerimi Zayn'e diktim. "Çünkü acı çekiyordu."

Dudaklarından alaylı bir kahkaha kaçtı. "Acı çekmek ölmek için yeterli bir sebep değil, illaki acısını hafifletecek bir şeyler bulurdu."

Tıpkı benim onu bulduğum gibi. Zayn bana antibiyotik gibi geliyordu. İçimdeki kötü şeyleri öldürüyordu ama bazen iyi şeyler de ona heba olabiliyordu. Gene de beni iyileştiriyordu. "Tıpkı senin beni iyileştirdiğin gibi."

Mırıldanmamın ardından gözlerinden bir parıltı geçmişti. Vücudunu bana döndürdü. "Öyle mi yapıyorum?"
Kafamı olumlu anlamda salladığımda gözlerini yüzümde gezdirip dudaklarına sabitledi. Onun hafifçe aralık dudakları da benim dikkatimi çekiyordu aslında.

"Seni öpebilir miyim?"
"Seni öpebilir miyim?"

İkimizin de aynı anda konuşmasının ardından güldük. Zayn bana yaklaşarak belimi kavradı ve oturduğum koltukta beni kendine çekerek yaklaştırdı. Elim yanağındaki yerini alırken hızlanan nefeslerim onun hoşuna gitmişti çünkü dudaklarına her nefesim çarptığında suratına hoşnut olduğunu belli eden bir ifade beliriyordu. Bana iyice yaklaşıp yumuşak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dudakları hemen alt dudağımı kavradığında hafifçe inleyerek öpüşümüzü derinleştirmesine izin verdim.

Öpüşme seslerimiz evde yankılanıyordu ve bu ikimize de ayrı bir haz veriyordu.

Üzerimde gezinen ve bana acı veren dudaklardan kurtulmak için üzerimdeki kişiyi itmeye çalıştım fakat beynim uyuşuktu ve dokunuşlarım sert olmak yerine yumuşak duruyordu. Onu itmek ve gitmek istiyordum. "Uslu dur, işimiz çabuk bitsin."

Gözümün önüne gelen anlar ile kendimi birden Zayn'den çektiğimde afallayarak bana baktı. "Alaska?"

Sık nefeslerim ardı ardına göğüsümü indirip kaldırıyordu ve göğüs kafesim sıkışıyormuş gibi hissediyorum. "Ben.. özür dilerim."

Mahçup gözlerle bana bakarken kendime gelmeye çalıştım.

Sorun yok, sadece Zayn yanında, güvendesin.

Kendi kendime içimden bunları tekrar ederek kısa sürede sakinleştim, kendimi Zayn'in kollarına attım. Bunu bekliyormuş gibi hemen beni sıkıca kavradı ve saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Güvendesin güzelim, sana kimse bir şey yapamaz."

∆∆∆

"Lütfen artık şu depresyon halinden çık." Angi söylene söylene kedi box'ı ile içeri girerken bu haline gülmeden edemedim. "Kedin çok yaramaz!"

Box'ı elinden alarak kapısını açtım ve içinden Lunox'u çıkardım. Beni gördüğü gibi miyavlamaya ve yuvarlanmaya başladı.  Ben Lunox ile hasret giderirken Angi salona, Zayn ve Harry'nin yanına geçti. Lunox ile geçirdiğim zamandan sonra beni ısırıp bunaldığını belli edince mecburen hasret gidermemize son verip onun için gerekli olan şeyleri salona yerleştirdim.  Sanırım bir süre daha Lunox ile beraber Zayn'in misafiri olacaktık. Gerçi bundan şikayet etmiyor hatta benimle uyumaya bayılıyordu. Salona geçip Zayn'nin yanındaki yerimi alırken gözleri Harry ve benim aramda gidip geldi. Artık sevgili olmadığımızı biliyor ve bize ölesiye bir dargınlık sergiliyordu. "Sevgilinin yanına otursana sen!"

Beni bacağıyla itince bacağına vurup kaşlarımı çattım. "Zaten sevgilimin yanındayım."

Kaşları şaşkınlıkla havalanırken benim de az önce söylediğim saçma şeyden dolayı nutkum tutulmuştu. Ne saçmalıyordum ben! "Siz çıkıyor musunuz?"

Angi de şaşkınlığını belli eder bir ses tonuyla konuşunca hemen cevapladım. "Hayır!"

"Evet!' fakat Zayn de benimle aynı anda cevap vermişti. Tekrarladım. "Hayır!"

O da tekrarladı. "Evet."

İnatla devam ettim. "Hayır."

Ve o da devam etti. "Hayır."

Aptallık edip bende devam ettim. "Evet."

Yüzünde kazanmanın verdiği sırıtışla bana bakarken sinirle kaşlarımı çatıp sızlandım. "Hile yaptın gerizekalı!"

"Hile falan yapmadım, kendi ağzınla söyledin! Değil mi gençler?"

Zayn gözlerini Angi ve Harry de gezdirirken ikisi de aynı garip bakışları atıp aynı anda konuştular.

"Siz kafayı yemişsiniz."

"Siz kafayı yemişsiniz."

Selamlar arkadaşlar buraları baya başladım kusura bakmayın. Hikayeye biraz sevgi dolu bölümler katayım diyorum bu da başlangıcı fakat kısa sürebilir sksnskns

Öpüldünüz... Oy verin lütfen tşk.

SASSY / ZaylenaWhere stories live. Discover now