༲ 5 ༲

15K 1.1K 1.2K
                                    

Yoongi'nin şirinliği kalbinizi durdurabilir. Bundan sorumlu değilimdir xnsjzhs

"Jungkook sakinleş sadece 2-3 saat bakıcaksın."

Jungkook önünde ki küçük bedene bakıp tekrar Hoseok'a baktı.

"Hyung! O çok tatlı! Tanrı aşkına diğer insanlardan nasıl koruyacağım ben onu?"

"İşimi bitirdiğim gibi gelicem Kook sadece ilgilen onunla."

Jungkook kafasıyla onaylamış Hoseok'un evden çıkışını izlemişti. Bakışlarını küçük bedene indirmişti.

"Yoon ne yapmak istersin?"

Yoongi elini alt dudağına koymuş düşünmeye başlamıştı.

"Atçıyık oynayayım Cankuk!"

Jungkook ellerini birleştirmiş sevgi dolu bir şekilde bakmıştı.

"Adımı çok şirin söylüyorsun Yoon. Seni başkalarından nasıl koruyacağım ben. Dışarı çıkmasak olmaz mı?"

"Hayıy oymaz."

Jungkook küçüğün inatçılığıyla sıkıntıyla oflamıştı. Ama napabilirdi o şirindi ve herkes onu sevmek isteyecekti.

"Hadi atçıyıkk!"

Jungkook gülerek arkasını dönmüş koltuğa oturmuştu. Yoongi de hızlıca gencin beline zıplamıştı. Jungkook sıkıca tutarak etrafta koşturmaya başladı.

"Prens Yoongi hizmetinizdeyim efendim."

"Şen ne biçim atşın? Atyay konuşuy mu Cankuk?"

"Ben konuşuyorum Prens Yoongi."

Yoongi gülücüklerini etrafa saçıyordu. Jungkook da ona eşlik ederek hem gülüyor hem de koşturuyordu. Bir süre sonra yorulduğunu hissedince durdu.

"Atçık yoruldu Prens Yoongi biraz dinlensin mi?"

"Dinyensin atçık."

Jungkook sırtında ki küçük bedenle kendini yüz üstü koltuğa bıraktı. Yoongi hala etrafa küçük gülücüklerini salıyordu bir yandan da küçük eliyle Jungkook'un saçlarını seviyordu. Oturduğu sırta yüz üstü yattı ve hızlıca kuyruğunu sallamaya başladı.

Yoongi buraya geldiğinden beri hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu. Jungkook'la yeni tanışmalarına rağmen onu hemen benimsemiş oyun arkadaşı olarak görmüştü.

"Prens Yoongi büyüyünce de beni arkadaşınız olarak görecek misiniz?"

"Evet Cankuk şen benim aykadaşımşın hey zaman öyşe kayacakşın."

Jungkook aldığı cevapla sırtında ki küçük bedeni tutarak koltukta oturur pozisyona geçti. Arkasında ki küçüğü alıp önüne getirdi ve koltuğa yatırarak gıdıklamaya başladı. Şimdi de evin içine ikilinin gülüşleri dağılıyordu.

"Ben pyenşim!"

Yoongi gülerek tekrar kurtulmaya çalıştı.

"Bıyaksana!"

Yoongi bir yandan gülüyor bir yandan da sitem ediyordu. Jungkook bir süre sonra durmuş kendisini geriye doğru atmıştı. Yoongi de yattığı yerden kalkmış Jungkook'un başına dikilmişti.

"Cankuk dışayı çıkayım hadii! Payka gideşim paykk!"

Jungkook bedenini yattığı yerden kaldırmış küçüğü kucağına almıştı. Yoongi ise neşeli gülüceklerini etrafa bırakıyordu. Jungkook kapıya geldiğinde küçüğü kucağından indirmiş, küçük ayakkabıları giydirmişti. Yoongi ise giymemek için mızmızlanmış, Jungkook ona öyle gidemeyeceğini söylemişti.

Jungkook şimdi kapıdan çıkmış, anahtarla kilitlemişti. Kucağında ki mavi saçlı küçükle parka doğru ilerlemişti. Parka geldiklerin de Yoongi kulaklarını dikleştirmiş, heyecanla kuyruğunu sallamaya başlamıştı.

Yoongi küçük eliyle Jungkook'un elini tutmuş salıncağa doğru çekiştirmişti. Jungkook küçüğü salıncağa bindirip sallamaya başlamıştı. Kaç saat orada geçirdikleri bilinmezdi ama Hoseok onları öyle görünce bir süre izlemişti.

Yoongi'nin düşen bedenini görünce telaşla koşarak yanına ilerlemişti. Jungkook ise gözleri dolu bir şekilde Yoongi'nin yanına eğilmişti. Yoongi, Hoseok'u görmesiyle dudaklarını büzmüştü.

"Güzelim bir şey oldu mu?"

"Hayıy şahip."

Yoongi gülerek tekrar Hoseok'a baktı.

"Hyung çok özür dilerim. Bakamadım ona, tutabilirdim ama tutamadım. Cidden çok özür dilerim."

"Jungkook sakinleş bir şey yok."

Jungkook dolu gözleriyle Hoseok'a bakıyordu. Yoongi'nin konuşmasıyla ona bakmaya başlamıştı.

"Cankuk bak biy şeyim yok üzüşme."

Yoongi küçük adımlarla Jungkook'a ilerlemiş ve sarılmıştı.

Jungkook bacağına sarılan küçükle eğilmiş, sıkıca kucaklamıştı.

"Pyens Yoongi'nin çanı açımaz!"

Jungkook, Yoongi'nin dediğiyle kıkırdamış tekrar sarılmıştı. İkilinin ayrılmasıyla Hoseok, Yoongi'nin küçük elini büyük eline hapsetmişti.

"Hadi artık eve gidelim."

"Hyung ben gelmeyeyim. Malum sevgilim beni bekliyor."

"Tamam o halde Jungkook teşekkür ederim Yoongi'ye baktığın için ve Taehyung'a selam söyle."

"Tamam hyung görüşürüz."

Yoongi küçük elini ona sallamış, Jungkook da gülerek karşılık vermişti. Hoseok elini tuttuğu küçükle eve girmiş diğer elinde ki poşetleri bırakmıştı. Yoongi de eve girdikleri gibi büyük eli bırakmış içeriye doğru koşturmuştu. Hoseok da peşinden gülerek gitmişti. Yorgunlukla kendini koltuğa attı ve Yoongi'nin kucağına çıkmasına izin verdi.

Yoongi kucağına çıktığı bedeni küçük kollarıyla sıkıca sardı. Hoseok da gözlerini kapatıp küçüğünün sarılışına karşılık verdi. Bir süre öyle durdular ve Hoseok küçüğünün bebek şampuanı kokusunu içine çekti.

"Şahip gözleyini açma."

Hoseok küçüğünün dediğini yapıp gözlerini açmadı. Aradan 1-2 dakika geçti ve küçük beden yüzlerini aynı hizaya getirdi.

"Şahip gözleyini açabiliysin. Şence naşıl oymuşum?"

Hoseok gözlerini açtığı gibi kendisini karşılayan sarı saç tutamlarıyla şaşkınlıkla küçüğe bakmıştı. En son hızlıca telefonunu cebinden çıkarıp Namjoon'u aradığını hatırlıyordu.

~°~

Şimdiii sizce biraz daha böyle küçüklüğünü mü anlatim?
Yoksa bir kaç ay geçirip biraz daha büyümüş halini mi?

CàtBoy ༲ Sopè ༲Where stories live. Discover now