"Ve tabiki de peşimden geldi. Eğer gelmeseydi ben ölecektim! Tanrı aşkına bunu aklın alıyor mu? Benden özür diledi ben kabul etmedim ilk başta. Sonra dedim ki Jimin sen aptal mısın? Dayanamayıp kabul ettim ve öpüştük."
Jimin ellerini yanaklarına bastırıp kıkırdadı. Kendisine doğru bakan gözlerin sahibine çevirdi bakışlarını. Hemen öne atılarak küçük kediyi yakalayıp kucağına aldı ve yüzünü öpmeye başladı.
"Güzelim?"
Namjoon'un sesini işitmesiyle silkelenip kendine geldi ve kucağında ki kediyi masaya bıraktı. Namjoon şüphe dolu bakışlarıyla ellerini havluya siliyordu.
"Yine barışma olayımızı anlatıp kendinden geçtin değil mi?"
"Ama kendimi durduramıyorum ki."
Namjoon gülerken gözleri kısılan gence yaklaştı ve göz kapaklarına ufak öpücükler bıraktı.
"Seni çok seviyorum Joonie~"
"Ben de seni seviyorum bebeğim."
"Tanrı aşkına kıskandım! Changbin neredesin?!"
Felix karşı masa da oturduğu için gözlerini kısarak etrafına bakıyordu. Changbin'in mutfak tarzı yerden aceleyle çıktığını gördü.
"Sorun ne?"
"Niye buraya gelmiyorsun?"
Felix hala çatılı kaşlarıyla aceleci davranan Changbin'i izliyordu. Changbin sarışının yanına gelince durdu.
"Sorun ne güzelim?"
"Binnie~ Ben seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?"
"Evet güzelim. Ben de seni seviyorum."
Felix ayakta ki gence sırnaşarak beline sarıldı. Changbin de eğilerek gencin saçına ufak öpücükler bıraktı. Felix muzipçe gülerken kafasını kaldırarak Changbin'e baktı.
"Şimdi sevgi gösterimizi yaptığımıza göre en büyük ana geçmeliyiz. Sevişmek!"
"Ne?"
"Duydun. Yürü eve gidiyoruz."
Felix ayaklanarak elini gencin bileğine sardı ve çekiştirmeye başladı.
"Felix! Çalışanımı nereye götürüyorsun?"
"Sevişmeye."
Namjoon elini kafasına vurdu ve derin bir nefes verdi.
"Bu çocuk ne zaman arsızlığı bırakacak?"
"Durun durun! Yoongi'den mesaj geldi!"
Jimin heyecanla titreşen telefonunun ekranına bakıyordu. Hoseok ve Yoongi balayındaydılar. Aralarında ufak bir evlenme merasimi olmuştu ve ikili birbirine söz vermişti. Sonsuza kadar beraber olacaklardı. Şimdi de ikili bütçelerinin yettiği kadar ülkeleri geziyordu.
Yoongi Hyung: Selamlar Jimin! Ve size de selam Namjoon, Changbin ve Felix. Umarım iyisinizdir. Bir sorun yok değil mi? Biz gayet iyiyiz. Tatilimizin keyfini çıkarıyoruz ve yeterince de kendimizi devirip yatıyoruz merak etmeyin. Hem Hoseok varken tatilim nasıl kötü geçebilir ki? Şuna bakın!
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Tek tek atmaya üşendim ve kolaj haline getirdim. O çok güzel UwU. Beni de görün tabii ki de!
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Hoseok bu fotoğrafı çekmek için çok inat etti. Ben havalı görünmeliydim ama şirin duruyorum ._. Her neyse buradan sonra nereye geçeceğiz bilmiyorum. Daha kararlaştırmadık elbet de sizi haber edeceğiz. Son olarak sizi seviyoruz kendinize iyi bakın. Namjoon lütfen kafe de hiçbir şeyi kırma Jimin ona dikkat et. Changbin sana da Felix ile kolay gelsin ehehe. Ama lütfen kafe de bir şey yapmayın. Yoksa oraya gelince hepinizi dövmekten çekinmem. Görüşürüz!
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Herkes Jimin'i sonuna kadar dinlemişti.
"Çok eğleniyorlar."
Namjoon gülerek kafasını salladı.
"Onlar gelince biz de tatile gideriz ne dersin?"
Jimin heyecanla ona doğru dönmüştü.
"Gerçekten mi?"
"Tabii ki de."
Jimin gülümseyerek Namjoon'u kendine doğru çekti ve sıkıca sarıldı.
"Her neyse biz de gidiyoruz. Malum sevişmemiz gereken konular var."
Felix elini tekrardan Changbin'in bileğine doladı ve kafeden çıkardı.
"O cidden arsız!"
~°~
Ben bu kitabı çok özledim :(( Ağlyrm 1 sn :(((
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
