༲ 15 ༲

11.6K 1.1K 1.1K
                                    

Neredeyse her bir satıra yorum istiyorum görmezsem yeni bölüm falan yok banane.

Evin içinde kapı zilinin yankılanmasıyla Hoseok tek gözünü aralayıp etrafa bakındı. Bir yandan da uykusu ağır bastığı için uyuma dürtüsüyle savaşıyordu.

"Bu saatte kim gelir cidden?"

Yeni uyandığı için kalın ses tonu odanın içinde yankılandı. Daha fazla oyalanmadan yavaşça yataktan kalktı. Ayaklarını yere sürte sürte bir yandan da altında ki eşofmanı yukarı çekiştirerek kapıya ilerledi. Koridordan geçerken aynada kendi görüntüsünü gördü.

"Ne afetsin be Jung Hoseok."

Kendi dediğine gülerek saçlarını karıştırdı. Tekrardan kapının yolunu tuttu. Israrla çalan kapıyı yavaşça araladı. Uykulu gözlerini karşısında ki bedene çıkardı. Kapıda ki geleni görmesiyle uykusu anında kaçmıştı.

"Abla!?"

~°~

Hoseok ablasını salona almış, yan yana oturuyorlardı. Ablası sürekli onun sevimli olduğunu söyleyip yanaklarını sıkıyordu. Hoseok'un aklında ki düşünce ise ablası Yoongi'yi görünce ne tepki vereceğiydi.

"Abla lütfen yanaklarımı sıkıp durma."

Hoseok boğuk çıkan sesiyle konuşmuştu. Ablası ise Hoseok'un saçlarına öpücük bırakmıştı.

"Aptal özlemişim seni."

İkilinin arasında ki sevimli anı bozan başka bir sevimliydi.

"Sahip?"

Hoseok hızlıca kafasını sesin geldiği yöne çevirdi. Ablası da kafasını yana yatırarak ayakta ki bedene baktı. Gözlerini şaşkınlıkla aralayarak küçük bir çığlık attı. Yoongi gelen çığlıkla şaşkınlıkla geriye doğru adım attı.

"Hoseok bu ne? Çok korkutucu!"

Hoseok tekrar ablasına döndü. Kaşlarını çatmış ona bakıyordu.

"Cidden korkutucu muyum sahip?"

Hoseok sesi titreyen küçüğe hızlıca dönüp koşar adımlarla ona ilerledi. Küçüğün önüne çöküp pofuduk yanaklarına küçük bir öpücük bıraktı.

"Hayır güzelim. Korktuğu için bir an öyle söyledi."

"Gerçekten mi? Korkutucu değilim yani değil mi?"

"Hayır değilsin."

Hoseok küçüğün sevinçle sallanan kuyruğuna bakıp gülümsedi. O sırada hemen yanında ki ablasının sesini duydu.

"Çok üzgünüm. Bir anda görünce patavatsızca ağzımdan kaçtı. Tanışalım mı?"

Yoongi bakışlarını Hoseok'a çevirdi. Onun onaylar bakışlarıyla tekrar yanında ki kıza döndü.

"Olur."

Yoongi gülümseyerek genç kıza yaklaştı.

"Ben Jung Dawon. Senin adın ne?"

"Ben de Min Yoongi. Ama soy isimleriniz aynı yoksa?"

Yoongi'nin bakışları anında hüzünlenmiş bunu fark eden de Hoseok olmuştu. Yoongi'nin sorusunu duyan Dawon iğrenti dolu sesler çıkarmıştı. Bunu duyan Hoseok da aynı şeyi yapmıştı.

"Asla. Bu aptal benim kardeşim. Buna dayanabilene de ayakta alkışlarım."

"Asıl aptal sensin. Sana kimse dayanamıyacak evde kaldın."

Genç kızın dil çıkarmasıyla üçlü aynı anda güldü.

~°~

"Dawon, Yoongi'yi rahat bırak."

"Ne? Halinden gayet memnun."

Genç kız Yoongi'nin yanaklarını sıkıştırıp öpüyordu. Yoongi ise sürekli kıkırdıyor ve kırmızı yanaklarıyla etrafa bakıyordu.

"Tanrı aşkına! O çok sevimli."

Yoongi aldığı iltifatla yanakları yanmaya başlamıştı. Sanki kırmızının tonları küçüğün yanaklarında misafirlik yapıyordu. Hoseok ise Yoongi'nin bu sevimli halini görüp ısırmamak için zor duruyordu. O zamanla büyüyordu ama Hoseok için hala küçük bir bebekti.

"Uh neyse ben yavaştan kalkayım arkadaşlarımla buluşacağım tekrar uğrarım buraya. Seninle tanıştığıma memnun oldum Yoongi."

"Ben de çok memnun oldum. Lütfen tekrar geri gel."

İkili kocaman sarılmıştı. Dawon, Hoseok'u kollarının arasına çekip sıkıca sarıldı.

"Bu sevimli çocuğu üzme yoksa kafanı kırarım."

Dawon ayrıldıktan hemen sonra Hoseok'un saçını çekiştirmişti, Hoseok ise ona bağırmıştı. Genç kız gülerek Yoongi'ye el salladı ve evden ayrıldı.

Hoseok tekrar Yoongi'den yayılan kokunun vücudunun etrafını sardığını hissetmişti. Hadi ama yine utanç dolu bir olayı kaldıramazdı. Çalan telefonuyla dikkati dağılmış hızlıca salona girmişti. Peşinden de Yoongi ilerlemişti. Ekrana bakmadan hızlıca aramayı kabul etti.

"Alo?"

"Hoseok."

"Efendim Namjoon?"

"Şey diyecektim ben sana hani geçenlerde bir kedi çocuğu bulacaktık. Onu bulduk, bir de sahibi varmış. Hatta senin evine yakında oturuyorlar. Sana adresi vereyim ben en kısa sürede Yoongi'yle gidersin."

"Olur tabiki de. Teşekkürler bulduğun için."

Yoongi dikkatle kağıda bir şeyler yazan Hoseok'a baktı. Kimle konuştuğunu merak ediyordu. Hoseok aramayı sonlandırıp gülümseyen yüzüyle Yoongi'nin yanına oturdu.

"Namjoon'la konuştum ve Felix'i bulmuş."

"Siktir!"

Hoseok duyduğu küfürle kafasını şaşkınlıkla Yoongi'ye çevirmişti. Yoongi ise dediğinin farkına vardığı gibi hızlıca elleriyle dudağını kapatmıştı.

"Sana bu küfürleri kim öğretiyor cidden?"

Yoongi suçluluk duygusuyla ellerini havaya kaldırmıştı.

"Jin hyung."

Yoongi ağzından kaçan isimle tekrar ellerini dudağına kapatmıştı. Bu gün çenesi çok mu düşmüştü? Niye her şeyi söyleyip duruyordu ki?

"Tahmin etmemek zor değil. Yakışıklı falan demeyeceğim tam suratının ortasına yumruğumu çakacağım."

"Kızdın mı bana?"

Yoongi dudaklarını büzmüş Hoseok'a yaklaşmıştı. Hoseok'un bakışları gencin dudaklarında oyalanmış hızlıca kafasını kaldırmıştı.

"Hayır kızmadım bebeğim ama Jin bir daha senin yanında küfür ederse diyeceğin tek şey 'Hoseok sana ettiğin küfürleri yedirecekmiş' anlaştık mı?

Yoongi gülümseyen yüzüyle onaylamış gencin kucağına oturmuştu. Hoseok kucağına oturan bedenle kaskatı kesilmiş, o an ne yapacağını bilememişti. Yoongi ise kafasını kızıl saçlının göğsüne sürtmüştü. Hoseok derin bir nefes alıp kollarını küçüğün beline sardı. Yoongi gülümseyen suratıyla kafasını daha da eğdi. Hoseok ise küçüğün gülümsediğinin farkındaydı. Geri kalan zaman da güzel kokan saçlara küçük öpücüklerini bahşetti.

~°~

Eğer daha yazacak bir şey bulamazsam finali çat diye koyarım cjdmxhx

CàtBoy ༲ Sopè ༲Where stories live. Discover now