38. Bölüm: "Kraliçem"

3.3K 255 124
                                    

Merhaba, üzgünüm geçiktim ama vallahi finaller beni bitiriyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba, üzgünüm geçiktim ama vallahi finaller beni bitiriyor. Bilgisayarın önüne oturuyorum, ne yazsam ne yazsam diye düşünürken yazmaktan vazgeçiyorum. Anormal bir rul halim var şu aralarz kusura bakmayın, lütfen💔

Eveeeeet şimdi huzurunuzda yeni bölüm ama tam değil. Yani geri kalanını yeni bölüm şeklinde yazacağım. Normalda uzun bir bölüm yazacaktım ama hem sizi bekletmek istemedim hem de hevesim yoktu💔🤦‍♀️ Neyseee, tadını çıkarın çaklıtlarımmmm❤

YORUMLARDA ÇOŞUN HADİ BEBEQLER SJJSJS

38. B Ö L Ü M

Yağmur deli gibi yağıyordu. Yavuz ile el ele yağmurun altında sırılsıklam olmamıza rağmen yürüyorduk. Gideceğimiz yere araba ile giriş olmadığı için yürümek zorunda kalmıştık. Bomboş bir sokaktaydık. Dar sokakta yükselen tek ses, kaldırıma çarpan yağmur damlalarının ve bizim seslerimizdi. Kasıklarımda delici bir ağrı vardı, lakin bu umurumda bile değildi. Şu an için dünyanın en acıverici ağrısına bile dayanmaya razıydım.

Yavuz yağmuru sevmezdi.. Bu bildiğim bir gerçekti. Nedenini de biliyordum, fakat şu an benimle burada, yağmurun altına el ele yürüyor olmasını garipsemiyordum. Aşktı bu bana göre. İnsan sevince sızlamazdı ki yaraları, hemen sarıverirdi sevdiği yaralarını..

"Daha gelmedik mi?" dedim, parmaklarımı parmaklarının arasına doğru kaydırarak. İnce topuklularım beni zorluyordu. Buna rağmen yürümeye devam ediyordum. Yavuz'un dediklerinden sonra restorandan apar topar çıkmıştık. Yavuz onlara bir şey uydurmuştu sanırım. Çünkü ne Eylem, ne de Fethi itiraz etmişti gidişimize.

"Az kaldı," dedi, Yavuz elimi sıkıca kavrayarak. Ona cevap verecekken topuğumun aniden kayması ile öne doğru sendeledim. Bileğime giren ağrı ile yüzümü buruştururken, bedenim dengesini kaybetti. Küçük kız ellerini gözlerine kapatıp dudaklarını birbirine bastırdı. Restorandan çıktığımızdan beri sessizce oturmuş beni izliyordu. Güçlü olan taraf ise ortalıkta yoktu.

Düşeceğim sırada kendimi onun güçlü kolları arasında buldum. "Hey!" Yavuz belimi kavradığı gibi eğildi ve kendi dengesini de korudu. Şimdi nefes nefese birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Ay ışığı sayesinde parlayan mavileri endişe ile yüzümde turluyor, tek eli ile yüzümü okşayarak beni yokluyordu.

"İyi misin?" dedi, kaygılı bir sesle. Cevabımı beklemeden beni doğrulttu ve ayakta durmama yardımcı oldu.

"Bileğimi burktum sanırım." dedim, yüzümü buruşturarak. Refleks olarak eğilmiş ve elimi sol ayak bileğime götürmüştüm. Çok ağrı yoktu ama yine de acıyordu.

"Ayakkabıların çok yüksek.." dedi, iç çekerek. Bakışları topuklularıma kaydığında kaşlarını çattı. "Hassiktir.."

Yutkunarak ona baktım. Ne olmuştu birden? Hem ben nereden bilebilirdim ki gecenin bir yarısı ıssız bir sokakta belirli bir süre boyunca yürüyeceğimizi?

Senden Önce | Mavi Hilal | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin