55. Bölüm: "Son fotoğraf"

2.2K 190 103
                                    

Merhaba, millet. Umarım beğenerek okuyacağınız bir bölüm olur. Buraya birkaç şarkı bırakacağım hüzünlü, dinlersiniz belki. (Esasen ikinci part kısmında) Ben bölüm sonları onlarla yazdım ve ciğerim kalmadı. Lütfen merak edip önce sonu okuyanlar yukarıya gelip spoi vermesin. Şimdiden özür dilerim..

Senaryo kitap başından beri böyle. Değişen bir şey yok. O yüzden final de, gidişatda belli. Lütfen şöyle olsun, böyle olsun demeyin, çünkü olmayacak. Senaryo belli çünkü.

Söz- Dağlar Kışımış

Sezen Aksu-Ünzile

Candan Erçetin- Annem

Ahmet Kaya- Penceresiz kaldım anne

Aslıhan Tatar- Yemen Türküsü

Aslıhan Tatar- Yemen Türküsü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

54. BÖLÜM

     Eve geldikten sonra duş almış, giyinmiş ve Su'nun bize hazırladığı güzelim börekleri çayla yemeğe inmiştik. Her şeyi onlara anlattığımızda önce şoka uğramış, sonra da artık omuzlarında olan bir yükten kurtuldukları kanaatine varıp rahatlamışlardı. Bu gece, benim hem en travmatik, hem de en mutlu gecemdi. Omuzlarımda taşıdığım taşlarla dolu torbalar yere düşmüş, kırılan melek kanatlarım tekrardan iyileşmişti sanki. Küçük kız.. Onu yüreğimin en derinlerinde hissediyordum. Mutluydu. O çocukla birlikte...

Kafamı sevdiğim adamın omuzdan kaldırıp karşımda duyduklarından sonra tıpkı bir putun önüne diz çöker gibi önümde diz çöken Selim'e diktim bakışlarımı. Selim yeniden dizlerinin üzerinde doğruldu, kollarını havaya kaldırıp, tekrardan önümde eğildi. O, artık "Majesteleri!" dediğinde, ambias tamamlanmıştı.

"Napıyorsun lan?" dedi, Yavuz. Kolunu omzuma dolayıp beni kendine çekti ve sıkıca sardı. Sanırım boğulacaktım.

"Bahar'a tapıyor, ne olacak.." diye güldü Eylem. Hemen yanı başında Fethi vardı. Eylem de kafasının onun dizlerine koymuş, rahat bir şekilde kanepeye yayılıvermişti. Fethi ise yavaş-yavaş onun saçlarını okşuyordu..

"Yüce Bahar!" dedi, Selim. "Majesteleri, emrinize her zaman amadeyim.."

"Artiste bak!" dedi, Keşanlı. "Yalakalık yapma be!"

"Ne yalakalığı, erik gözlü prens." deyip ellerimi tuttu ve avuç içlerimi öptü. "Kurban olurum ben bu ellere, kurban. Nasıl herifi parça pinçik etmiş bu güzelim ellerle."

Yavuz ayağı ile Kopuğa geçirmeye başlayınca kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Kopuk ellerimi sıkı-sıkı kavramış bırakmıyor, Yavuz ise bana doladığı kolunu milim bile oynatmadan sadece sağ ayağı ile Kopuğu tekmelemeye çalışıyordu. Kopuk Selim aniden ellerimi bırakınca Yavuz da refleks olarak kolunu omzumdan çekti ve Selim kollarını bana doladığı gibi bedenimi tıpkı bir bezbebek gibi kendine çekip sıkıca sardı kolları ile.

Senden Önce | Mavi Hilal | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin