BU KİTAP YAVBAH HAYRAN KURGUSU OLUP, YAVBAH FANDOMA İTHAFEN YAZILMIŞTIR.
Obsesif kişilik bozukluğu olan, bu hastalığı kendine pek dert etmeyen iki genç, kısa bir süre sonra hayatlarının hastalıkları yüzünden karardığı gerçeği ile yüzleşirler.
Tedav...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Merhabalar herkes'e! Çok heyecanlıyım, çünkü artık kitabı yarıladık. Şükürler olsun ki, sağsalim 50. Bölüm'e vardık. Bundan sonrası biraz zor galiba. Çünkü veda zamanı yaklaşıyor. Kaç bölüm kaldı, bilmiyorum. Sadece artık yaklaştığını söyleyebilirim birtek.
Geçelim esas konuya; Bölümün adını gördünüz, ehehehe!
Kendimi bir kitaba kaptırmış gibi hissediyordum. Sanki ben bir okurdum ve bir kitap okuyordum, o kitaba o kadar bağlanmıştım ki o kitabı yaşadığımı sanıyordum. Gerçekte olan ise daha farklıydı. Ben o kitabı yaşadığımı sanmıyor, bizzat yaşıyordum. Kafamdaki kızıl peruğu çekip çıkardım, aynalı komodinin üzerine bıraktım. Kalkıp yatağın üzerine bıraktığım kıyafetlerimi onları çıkardığım bavula gelişigüzel bir şekilde soktuktan sonra derin bir nefes alarak odadan ayrıldım.
Üzerimde beyaz bir tişört, altımda ise siyah, bol bir eşofman vardı. Merdivenleri inip Yavuz'ların yanına gittim. Begüm, Keşanlı ve Yavuz kanepede oturmuştu. Yavuz üzerini değiştirmemişti. Beyaz gömleğinin ilk üç düğmesini açmış, kollarını dirseğine kadar sıvamıştı. Keşanlı ile birlikte boş boş garson kıza bakıyorlardı. Garson kız ise hüzünlü gözlerle Keşanlı'yı seyrediyordu.
"Anlamıyorum ki ben.." dedi, Begüm. "Beni nasıl hatırlamazsın? Oysa görenler bir daha unutmaz!"
"Bacım, be-"diye Keşanlı devam edemeden Begüm hemen öne atılıp ellerini Keşanlı'nın dudaklarına kapattı. "Bacım deme, lazım olur, valla!
"Bak, duan kabul olmuş, Mücahit.." dedim, gülerek. "Gözkara kız arıyordun. Al sana, silaha, mafyacılığa aşık bir kız.."
"Mafya mısınız?" dedi, Begüm dehşetle. "Aman Tanrım, çok cool, ağabey!"
"Cool mu?" dedi, Mücahit püskürerek gülüp. "Kızım, sen ergen misin? Film izlemiyorsun, rüya görmüyorsun! Gerçek bunlar, gerçek!"
Begüm hülyalı gözlerle ona baktı. "Ne güzel gülüyorsun ya sen.." Ellerini çenesinin altına, ona prense bakan Cindirella'nın sinsi kız kardeşi gibi baktı. "Seninle evlenmeye giden yolda, adam öldürmek mübahtır, Mücahit.."
Mücahit'in tebessümü soldu. Önce bana, sonra da Yavuz'a baktı. Sonra eli ile Begüm'ü gösterdi. "Deli lan bu! Sarhoş, aga! Yok, tımarhanelik bu!"
"Yüreği temiz adammışsın, Müco. Bak, dileğin gerçekleşmiş.." dedi, Yavuz gülerek. "Al, tepe tepe kullan.."
"Ne kullanması be?" diye cırladı Begüm. "Diş fırçası mıyım ben?!"
