42. Bölüm: "Bebek"

3.3K 266 232
                                    

Merhaba öncelikle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba öncelikle. Bölümü yazarken bayağı bir zorlandım o yüzden bunu dikkate alınız lütfen :) Yorum yazmayanlar bir el atın, Allasen :)

42. BÖLÜM


        Annemi ve babamı kaybetmiştim. Gözlerimin önünde tek ailem öldürülmüştü. Yetmemiş, anneme tecavüz etmişti o şerefsiz herif. On iki yaşınaydım bu olanları yaşadığımda. Bu yükü asla kaldıramayacağımı düşündüğüm zamanlar çok olmuştu bu on üç sene içinde. Kader, bana Yavuz’u yazmıştı sonrasında. Bana bir şans tanımıştı. Annem ve babamın öldürülmesi sonucu omuzlarıma binen yükten kurtulmak için. Başlarda o şansı anlayamamıştım. Çünkü daha iki ay önce mesleğini seven bir doktordum. Normal bir hayatım vardı. Evden işe işten eve koşuşturuyordum. Bana göre o zamanlar Yavuz, sadece hayatıma kara bir bulut gibi çöken hastalığımın çaresiydi. Fakat o, bütün dertlerime çare olarak gönderilmişti.

Anneme yapılan tecavüz belgelenmemişti. Polisler sandığım kadar masum değildi. Bu mevzu örtbas edilmiş, dosya incelenmeden kapatılmış ve arşivin tozlu raflarından birine fırlatışmıştı. Zannımca otopsiyi yapan doktorun da, ayı polisler gibi, muhtemelen ailemi öldüren kişiler ile bir ilgisi vardı. Otopsi raporunda annemin tecavüze uğradığına dair hiç bir iz yoktu. Bunu Yavuz beni beş gün boyunca arayıp sormayıp sonra aniden geldiğinde öğrenmiştim. Annemin, Funda Kutlu’nun cinayet dosyasındaki otopsi raporu tertemizdi. Oysa ben emindim. O herifin ister fiziksel şiddetine ait izler, isterse de o iğrenç bedenine ait izler mevcuttu annemin teninde.

Her şey daha yeni başlıyordu. Bunu şimdi daha iyi anlamıştım. Benim kabullenip yaşamayı seçtiğim hiç bir gerçek gerçek değildi. Benim bu zamana dek kabullendiğim her gerçek birer yalandı ve ben kocaman bir yalanla yaşamayı seçmiştim.

Fakat şimdi sadece tek bir lamba ile aydınlanan alacakaranlık bir depoda iki büklüm bir şekilde yatarken, yaşadıklarım, öğrendiklerim, hayatım gözlerimin önünden bir film sahnesi gibi geçip gitmişti. Ve ben bunca yalan dolandan gerçekten sıkıldığımı farketmiştim. Tereddüt yoktu, korku hiç yoktu. Ben hayatımı, hayatımızı mahveden herkes’in bok çukurunu boylamasını istiyordum.

Ve bu hiç kolay olmayacaktı.

Jean de Le Fontaine haklıydı; Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmezdi..

Şakaklarımdaki inanılmaz acı ile gözlerimi yavaşça araladım. Hangi acı daha katlanılmazdı? Kafama yediğim darbeden dolayı şakaklarımda oluşan ağrı mı, yoksa bot ile karnıma yediğim tekmeden dolayı kasıklarımda ikiye katlanan ağrı mı, yoksa bileklerimi saran ipin her iki bileğimi kestiğinden dolayı oluşan ağrı mı?

Sertçe yutkunup bakışlarımı etrafta gezdirmeye başladım. Buraya hangi ara geldiğimiz hakkında bir fikrim yoktu. Ne kadar zamandır burada olduğumuzu bile bilmiyordum. Dilimi kuruyan dudaklarımın üzerinde gezdirip kirpiklerimi birkaç kez kırpıştırdım. Bulanık görüşüm keskinleştiğinde ilk Eylem’in dizlerini kendine çekerek yattığı dikkatimi çekti. Onun da el ve ayak bilekleri bağlanmıştı.

Senden Önce | Mavi Hilal | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin