#8

3.6K 228 60
                                    

"Bunu kabul ettiğime inanamıyorum." dedin bavullarını arabanın bagajına Happy'nin yardımı ile koyarken. Happy omuz silkti. "Bu Tony Stark, efendim. Elinizde olmadan kabul edersiniz. " dedi ve kapını açtı.

"Bana efendim demene gerek yok. Hatta bunların hiçbirine gerek yok ama neyse. " dedin ve arabaya bindin. Happy kapını kapatıp sürücü koltuğuna geçerken "Şimdilik Bayan Stark'dan iyidir." dedi. Bunu duymadığın için hiçbir sorun yoktu gerçi...

Kuleye tekrar geldiğinizde Happy senden önce davranıp kapını açtı, inmene yardım etti ve bavullarını aldı. "Fazla hızlısın Happy. Bunların hepsini ben de yapabilirdim biliyorsun değil mi?" Happy gülerek bavullarla birlikte kapıya ilerliyordu. "Biliyorum efendim ama bu benim görevim ve siz ne derseniz deyin ben yapmaya devam edeceğim. " dedi kapıyı açmadan önce. Sen yine bir şeyler söyleyecekken aynı onun dediği gibi yapmaya devam edeceği için sustun ve kuleye girdin.

Birkaç kat yukarı çıktıktan sonra asansör durdu ve kapısı açıldı. Happy bavullarını tekrar alıp asansörden çıktı. Tam odaların olduğunu kısım olduğunu düşündüğün yere doğru gidecekken onu durdurdun. "Bari bundan sonrasını bana bırak." dedin nazikçe. Happy bir şeyler diyecek gibi olsa da sustu. Sen ona teşekkür edince o da gülümseyip kafasını salladı. "Soldan ikinci kapı." diyerek koridoru gösterdi.

Sen de bavullarını alıp kapıya ilerlerdin. Kapıyı açtın ve bir adım atıp içeri baktın. Ne büyük ne de çok küçük bir odaydı. Kapının karşısında bir çalışma masası vardı. Sola bakınca büyük bir giysi dolabı ve dolabın yanında banyoya açıldığını düşündüğün bir kapı vardı. Sağ tarafa bakınca da iki kişilik bir yatak ve yatağın iki yanında da şifonyer vardı. Kapının hemen yanında da rafları boş olan bir kitaplık vardı. Muhtemelen buraya kitaplarını, defterlerini veya başka ufak tefek eşyalarını koyman gerekiyordu.

Kapını yarı kapatıp bavullarından birini dolabının önüne diğerini kitaplığın önüne koydun. Telefonunu çıkartıp şarkı listene baktın. Dışarıdan bakılınca içine kapanık olduğun için rock falan dinleyen biri gibi dursan da öyle biri değildin. Ki normalde de zaten içine kapanık değildin. Sadece kaza seni kötü etkilemişti ve etkisinden çıkman zaman alıyordu. He ne kadar üç yıl bile olsa...

Genellikle hareketli şarkılar olan listenden şarkını seçtin. Şarkıyı döngüye aldın çünkü böyle işlerde yavaştın ve bu da zamanını çok alıyordu. Telefonunu çalışma masasına koydun ve bavullara yöneldin.

Boş dolabı açtın ve geniş çekmecelere hemen hızlıca kimse seni rahatsız etmeden iç çamaşırlarını yerleştirdin. Daha sonra da askıya asılacak olanları tek tek askıya asmaya başlandın. Tam bu sırada kapın tıklandı ve içeriye kızıl saçlı biri girdi.

"Merhaba." dedi odana bakarken. Ayağı kalktın. "Ben Natasha." diyerek elini uzattı. "S/A ben de." dedin. Ardından elini sıkarken o konuştu: "Ah şey sanırım sen stajyersin." Kafanı salladın. "Evet, stajyerim. Kısa süreliğine Bay Stark'ın istediği ile burada kalacağım." Natasha anladığını belli edercesine kafasını salladı.

"O zaman sen yerleşmene devam et. Bitince bize katılırsın. Saat yedide yemek yiyoruz." dedi ve odadan çıktı. Ona teşekkür ettikten sonra tekrar işine döndün. Muhtemelen yemeğe katılmayacaktın. Aç mı kalırdın bilmiyordun ama buraya zaten zorla gelmişken bir Ego Stark ile aynı sofrada olmak istemezdin.

Dolabı yerleştirdikten sonra kitaplığa geçtin. İki rafa defter ve kitaplarını yerleştirirken diğer raflara da başka eşyaları yerleştirdin. Eline aldığın çerçeve ile durdun. Sen, abin ve annenle olduğun bir resimdi. Parmaklarınla ikisinin de yüzüne dokundun.

Gözlerin yavaş yavaş dolarken kapının yine tıklanması ile geri çekildin. İçeri giren bu sefer bir erkekti. "Selam." dedi senin eşyalarını yerleştirdiğini görünce. Gözlerini görmemişti. "Evet ben stajyerim ve adım S/A." dedin çerçeveyi dikkatlice rafa koyarken. Daha o bile sormadan, adını söylemeden veya elini uzatmadan konuştun ve hatta elini uzattın.

Eline baktı ve sıktı. "Ben de Sam. Hoşgeldin." dedi gülümseyerek. Kafanı salladın. "Umarım." Sam kaşlarını çatarken elleriniz ayrıldı. "Nasıl yani? Ah sen... Sen yoksa... Sanırım ilk defa Stark stajında Stark'dan hoşlanmayan tek kişisin. "

Omuz silktin. "Stajlarımızı bizim seçmemizle birlikte kod adı ego." dedin. Sam içtenlikle güldü. "Bunu ilk ve tek düşünen sen değilsin." Sen tekrar omuz silktin. Aslında buna gülebilirdin fakat o kadar uzun zamandır gülmüyordun ki nasıl yapacağını bile unutmuştun.

"Şarkı zevkin değişikmiş. İspanyolca biliyor musun?" Kafanı evet anlamında salladın. Şarkının İspanyolca olduğunun farkında bile değildin. Sam de kafasını salladı. "Creo que yo también sé un poco*" dedi ve göz kırptı. Hemen ardından "Yedide akşam yemeği var. Gelirsen seviniriz." dedi. Sen ise cevap vermek yerine tekrardan kafanı salladın. Fakat Sam sayesinde inebilme gibi bir olasılığı yaratın kendine.

Sam gittiğinde eşyalarını yerleştirmeye devam ettin. Kitaplık bittiğinde çalışma masana da bir şeyler koyduktan sonra bavullarını yatağının altına ittin. Saate baktığında yediye bir saat olduğunu gördün. İnip inmeyeceğinden hala emin olmadığın için duş almaya karar verdin.

Dolabın yanındaki kapıyı açtığında tam tahmin ettiğin gibi olduğunu gördün. Kıyafetlerini çıkardın ve sıcak suyun altına girdin. Suyla birlikte yeni geldiğin bu yerde yaşadığın stresin gitmesini istedin.

Yaklaşık yarım saat sonra anca rahatlamış bir şekilde sudan çıktın. Üstüne ve saçlarına havlu sardın. Odana geçip hemen kapıyı kapattın ve kilitledin. Şuan birisinin tanışma için gelmesi hiç uygun olmazdı.

Çok oyalanmak istemedin ve üstünü hemen değiştirdin. Kilitli kapılardan hoşlanmazdın. Saçlarının ıslak olmasının bir sorun yaratmayacağını düşünerek kapının kilidini açtın ve yine eskisi gibi  yarı açık bıraktın kapıyı. Aynanın karşısına geçip saçlarının ıslaklığını havlu ile almaya başladın.

Kurutma makinesi kullanmayı tercih etmediğin için havluyla olabildiğince saçlarını kuruttun. Kapın yine tıklandığında direk cevap verdin. "Stajyerim, adım S/A ve tanıştığıma memnun oldum. Yemek için birazdan aşağıda olurum." dedin ve arkanı döndün.

Sarışın, mavi gözlü adam sırıttı. Onu gördüğünde hissettiğin samimi duygu seni neredeyse güvende hissettirirken aynı zamanda onu terslediğin için kötü hissettirmişti. Tabi şarkıyı duyduğunda kaşlarını çatılmamış değildi. "Evet, ben de Steve ve ben de tanıştığıma memnun oldum. Aslında bakarsan gerçekten yemek için gelmiştim fakat sanırım benden önce gelenler olmuş." Kafanı olumlu anlamda salladın. "Evet, Natasha ve Sam. Daha da bekliyordum ama artık aşağıda tanışırım. Değil mi?" dedin omuz silkerek. Steve kafasını salladı. "Aşağıda görüşürüz." dedi ve çıktı.

Telefonunda hala çalmakta olan şarkıyı kapattın. Her ne kadar fazla uzun zamandır telefonuna bakmamış bile olsan umursamadın. Kimsen yokken kim yazabilirdi ki zaten...

"Bayan S/S/A** herkes yemeğe iniyor. " diyen yapay zeka F.R.I.D.A.Y'i duydun. "Tamam iniyorum." dedin. Derin bir nefes aldın ve geri verdin. "Hadi bakalım S/A nasıl sürprizler seni bekliyor." dedin ve kapıya doğru ilerledin.

*Sanırım ben de biraz biliyorum.

**Senin soyadın

KOLOMBİYA |TONY STARK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin