#11

3.3K 213 24
                                    

"Sonra ona devam etmeni öneririm." dedi son olarak elindeki kalemi bırakan Tony. Kağıda baktığında dediğinin mantıklı olduğunu gördün. Adam dahiydi. Yapacak bir şey yoktu.

Kafanı onaylarcasına salladın. Kalemini alıp dediklerini not ettin. "Tamam anladım." Kağıtlarını topladın kitabının arasına koydun. Kalemlerini de kalem kutuna koyduktan sonra ayağa kalktın.

"Bu sefer hiç itiraz etmedin. " dedi Tony senin toplanmanı izlerken. Arkanı dönüp ona baktın. Bir süre bakıştıktan sonra ağzını açtın. Fakat hemen kapatıp gülümsemeye çalıştın önce. "Doğrulara itiraz etmem" dedin omuz silkip.

Tony içtenlikle güldü. "Sanki üç yıldır gülmeyen biri gibisin." Bu dediklerine onun tersine somurttuğunda Tony'nin de yavaşça gülüşü solmaya başlamıştı. "Ben gideyim." dedin ve hızlıca laboratuvardan çıktın.

Tony ne olup bittiğini anlamadan odana varmıştın bile. Kitaplarını masada koydun ve derin ben nefes aldın. Dolabın ile yatağın arasındaki mesafede voltalar atıyordun. "Ağlamamı gerektiren bir durum yok. " diyerek tekrarlıyordun kendini.

Gözyaşlarını içine çekip kendine geldiğinde her zaman yarı kapalı olan kapın tıklandı. "Selam." diyerek kafasını uzattı Sam. Gülümseyemediğini bildiğin için yine sadece kafanla selam verdin. "Gelebi..." diyen Sam'in sözünü kestin ve bu sefer konuştun. "Tabi ki."

İçeri girdiğinde ardından kapıyı kapattı. "Ah şey kapı yarı açık kalsa. Yani en azından biraz bile açık kalsa olur mu? Ben öyle şey... Çocukça ama işte rahatsız oluyorum." dedin telaşla. Sam hemen arkasını dönüp kapıyı açtı. Sen rahat bir nefes verince güldü. "Hey sorun yok. Olabilir." dedi. Utangaçça kafanı salladın.

"Oturabilirsin." dedin ve yatağı işaret ettin. Sam geçip oturduğunda sen de sandalyene oturdun. "Staj nasıl gidiyor?" dedi Sam konuşmaya çalışarak. "Yani bugün gayet iyiydi. Gerçi sonda biraz kötüleşti ama... " Son cümleni kısık sesle söylediğin için Sam anlamamıştı. Sana soru soran bakışlarla baktığında derin bir nefes alıp verdin. "Ben bir yalan söyledim. "

Sam kaşlarını çatarak sana bakmaya devam ediyordu. "Benim...benim ailem buraya gelmemi onaylamadılar. Çünkü...onlar üç sene önce öldü." dedin kekeleyerek. Gözyaşların akmamak için büyük bir direnç gösteriyordu.

Sam bir anda yanına geldi ve yere çöküp ellerini tuttu. "Ben çok üzüldüm. Başın sağ olsun." Kafanı salladın. "Gereksiz bir bilgi daha: Üç yıldır kendimi toparlayamadığım ortada. Bu yüzden neredeyse gülmeyi unuttum. Aşağıda ders sonu gülmeye çalıştığımda da sorun çıktı. Bay Stark üç yıldır gülmemiş biri gibi olduğumu..."

Sam seni susturdu. "Hey, onu boş ver. Bak ne diyeceğim. Seni hayata döndürebilirim. Var mısın iddiasına bana iki ay ver." dedi gülerek. "Ben...ben bunu is..." derken yine lafını kesti. "Hayır! Bak seni anlıyorum ama üç yıl sence de fazla değil mi? Sana asla ama asla onları unut demiyorum ki diyemem de. Sadece yine de en azından kendini toparlamana yardım etmeme izin ver. " dedi.

Birkaç dakika öyle bakıştıktan sonra kafanı olumlu anlamda salladın. Ne kötü gidebilirdi ki?

KOLOMBİYA |TONY STARK|Where stories live. Discover now