Bölüm 12

962 85 69
                                    

Merhabalar:)

Bölüm biter bitmez geldim. Bu bölümden itibaren birkaç bölüm bizimle olacak bir misafirimiz var. Açıkçası kaç bölüm bizimle kalacağını ben de bilmiyorum:) Bakalım misafirimizi sevecek misiniz?

Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım, iyi okumalar:)

...&&&&&&...

BÖLÜM 12

Saçlarımı okşayan elle gözlerimi açtığımda karşımda annemi gördüm. Uykusuz olduğu gözlerinden belli oluyordu. Gözleri beni bulduğunda dudaklarında küçücük bir gülümseme oluştu. Ben de gülümsedim gücüm yettiğince.

Dün hastaneden çıkmıştım ama hala kendimi oldukça yorgun hissediyordum. Nefeslerim hala tamamen düzelmemişti. Bazen göğsümün üstünde koca bir yük varmış gibi hissediyordum. Yağmur'un adının yazdığı davetiye gözümün önüne geldiğinde göğsümün üstüne yerleşen o yük kalbime doğru yol alıyor ve sanki kalbimi sıkan bir çift ele dönüşüyordu.

Yattığım yerde yavaşça doğrulup sırtımı yatağın başlığına yasladım. Annemin saçlarımı okşayan eli yanağıma doğru indi ve yavaşça yanağımı okşadı.

''Annem iyi misin? Nasıl hissediyorsun kendini?'' diye sordu telaşını gizleyemediği sesiyle. Bir kez daha hafifçe gülümseyip elini tuttum.

''İyiyim annem, şimdi daha iyi hissediyorum kendimi merak etme.'' Elimin üstüne diğer elini koyup hafifçe sıktı ve derin bir nefes alıp gülümsedi. Bir an sonra bakışları ciddileşti.

''Şimdi bir şey söylemeyeceğim sana ama zamanı geldiğinde bana hala anlatmadığın ne varsa hepsini anlatacaksın tamam mı? Yağmur'la ilgili her şeyi anlatacaksın!'' Bakışlarım gözlerini bulduğunda, gözlerindeki ciddiyet içimi titretti. Annemi şimdiye kadar hiç böyle görmemiştim. Yeşillerinde esen fırtınalar önüne çıkan herkesi yıkıp geçeceğini gösterir gibiydi. Başımla onayladım onu ve oturduğum yerde biraz daha dikleştim.

''Her şeyi anlatacağım!'' dedim onu inandırmak istercesine. Birkaç saniye daha baktı gözlerime ve bakışları yumuşayıp sıcacık bir hal aldı. Yan tarafımdaki komodine uzanıp ilaçlarımı verdi önce, sonraysa suyu uzattı. Hiç itiraz etmeden içtim ve bardağı yan tarafıma bıraktım. Saçlarımı uzun uzun öptükten sonra kısa bir an bana baktı ve derin bir nefes alıp odadan çıktı.

Gözlerim pencereye kaydığında bakışlarım çok uzaklara daldı. Gözlerimin önüne gelen bir çift yeşil göz ruhumu ateşe attı, kalbimi tekletti. Yaşadığımız her şeyin bir nedeni vardı mutlaka ama gözlerinde gördüğüm aşk nasıl bu kadar sahte olabilirdi? Ruhuma dokunan o bakışlar, şimdi neden içimde filizlenen o aşkı kurutmak için çabalıyordu?

Yağmur'un tüm bunları yapabildiğine inanmıyordum. Kalbim gördüğü, duyduğu her şeyi inkar ediyor, kendi doğrularını yaşatmaya çalışıyordu. Kulaklarım o adamın söyledikleriyle çınlıyor, gözlerim o davetiyede yazanları görüyordu hala. Yine de içimde, kalbimin çatlaklarında doğmaya çalışan bir umut, ruhumun içinde ayaz rüzgarlar estiren belkiler vardı. Belki de göz her zaman doğruyu görmezdi. Belki de gördüğüne değil, hissettiğine inanmak gerekirdi bazen.

Derin bir nefes aldım ve yavaşça ayağa kalktım. Üstümdeki yorgunluk adımlarımı yavaşlatsa da kendimi toparlamam gerekiyordu. Yaşam, kaybettiklerine inat akmaya devam ediyordu çünkü.

Üstümü değiştirip yavaş adımlarla aşağıya indim. Rüya ablam masaya tabakları sıralıyordu dalgın bir şekilde. Yanına gidip yanağından küçücük öptüğümde yerinde sıçradı. Bakışları bana döndüğünde nefesini yavaşça bırakıp elini kalbinin üstüne koydu ve gülümsedi.

RUHUMA DOKUN (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now