Bölüm 21

916 80 74
                                    

Herkese merhaba...

Yeni bölümümüz sonunda geldi. Okuma sayıları her ne kadar artmamış olsa da finale doğru giderken çok fazla beklemeden bölümü atmak istedim.

Oylarınızı ve özellikle de yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar:)

...&&&&&&...

BÖLÜM 21

  Öfke beynimin içinde kurşundan bir iz bırakmaya başlarken elimdeki telefonu biraz daha sıktım. O adam nasıl oluyordu da hala bu kadar rahat bir şekilde bizi tehdit edebiliyordu? Nasıl oluyordu da bize bu kadar kolay ulaşabiliyordu?

Yağmur'un korkuyla kaplanmış bakışlarını gördükçe içimde biriken öfke daha da büyüyor, nefesim gittikçe hızlanmaya başlıyordu.

''Ne istiyorsun?'' dedim dişlerimin arasından çıkan sesimle. Derin bir nefes bıraktığını duydum ve hemen sonra da ciddileşen sesini.

''Az önce de söyledim Bulut Özoğlu. Bana yaptığınız her şeyin hesabını tek tek soracağım sizden.'' Alp amcanın yanımıza gelip merakla bize baktığını gördüğümde o adamın sesini duydum bir kez daha. ''Benden çaldıklarınızın hesabını vereceksiniz.''

Duyduklarım beynimin içinde yankılanırken küçük ve duygusuz bir kahkaha attım.

''Biz senden hiçbir şey çalmadık Doruk Çetiner! Sen, kendi hastalıklı beyninde yazdığın bir masala inanıp gerçeklerden kaçmaya çalıştın yalnızca. Bu yüzden bizim sana vereceğimiz bir hesabımız yok!'' dedim ve konuşmasına izin vermeden son cümlemi söyledim.

''Eğer gerçekten birinden hesap soracaksan git seni ayakta uyutup arkandan iş çeviren Fatih Çağkan'dan hesap sor!''

Telefonu kapatıp derin bir nefes almaya çalıştım. Kesik kesik çıkan nefesim ciğerlerimi yakarken gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Avuç içimde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi açtığımda elime bırakılan ilacımı gördüm ve ilacı dudaklarıma götürüp derin bir nefes çektim. Aldığım nefesler biraz daha rahatlamaya başlayınca birkaç kez öksürüp kendimi toparladım ve yaşlarla parlayan gözleriyle bana bakan Yağmur'uma baktım. Onu kendime doğru çekip kollarımı beline sardım ve dudaklarımı saçlarına bastırıp uzun bir öpücük bıraktım.

''Bulut, iyi misin oğlum?'' Alp amcanın bana endişeyle baktığını gördüğümde başımı salladım iyi olduğumu belli etmek istercesine.

''Alp abi bu adam nasıl bu kadar kolay ulaşabiliyor bize?'' Destan abimin sert bir sesle sorduğu soruyu duyduğumda bakışlarımı ona çevirdim. Alp amca kaşlarını çatıp kısa bir an düşündü.

''Ona yardım eden herkesi bulup yakalattığımızı düşünüyorduk ama bizim bilmediğimiz bir yardımcısı daha olmalı.'' Kısa bir an düşünüp telefonunu eline aldı ve ekrana birkaç kez dokunup telefonu kulağına götürdü.

''Abi neredesin?'' Kısa bir süre karşı tarafı dinledi ve konuşmaya devam etti. ''Biz Çağanların yanına gidiyoruz sen de oraya gel. Acil konuşmamız gerekenler var.'' Göktuğ amcayı aradığını anladığımda bakışlarımı Yağmur'a çevirdim. Kollarını belime sıkıca sarmış, meraklı ve korkulu gözlerle bana baktığını gördüm. Dudaklarım küçük bir gülümsemeyle kıvrıldığında o da bana gülümsedi ve başını göğsüme yasladı.

''İyisin değil mi?'' dedi kısık bir sesle.

''Merak etme iyiyim Yağmur'um.'' Dedim saçlarına küçük bir öpücük daha bırakırken.

''İyi ki o ilacı yanıma almışım.'' Titreyen sesini duyduğumda sıkıntıyla bir nefes aldım. Birkaç gün önce yine aynı sıkıntıyı yaşamıştık. Yine bugünkü gibi nefesim tıkanmış ve ilaç yanımda olduğu için kendimi kısa sürede toparlayabilmiştim. O günden sonra Yağmur da benim ilaçlarımdan almış ve yanında taşımaya başlamıştı.

RUHUMA DOKUN (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang