Bölüm 27

803 67 55
                                    

Merhaba, bölüm daha önce gelecekti aslında ama alerji ile ilgili ciddi sıkıntılarım olduğu için onlarla uğraştım.  Bu yüzden de yazmakta zorlandım.

Finale son 3... İyi okumalar:)

&&&&&&

BÖLÜM 27

Hastaneden çıktıktan sonra göl evine gelmiştik. Bu ev bizi kavuşturan, bizim için ikinci bir şans olan yerdi. Bugün hastanede bir kızım ve bir oğlum olacağını öğrendiğimde eşi benzeri olmayan bir sevgi kalbimin en orta yerine yerleşmişti. Onların varlığı ilk günden beri bizim için çok büyük bir sevginin de başlangıcıydı ama bugün o sevgiye kocaman bir mutluluk daha eklenmişti.

Çok mutluydum ve bir o kadar da heyecanlıydım. O kadar çok merak ediyordum ki onları, kokularını, gülüşlerini... Onların sevgimi her zaman hissedebilmeleri için her şeyi yapacaktım.

Kasabaya geldiğimde arabayı park edip kilitledim ve tam karşıdaki fırına yürümeye başladım. Esmeye başlayan rüzgar yaklaşan kışın habercisi gibiydi. Fırına girdiğimde yüzüme çarpan sıcaklık biraz daha iyi hissettirmişti. Yağmur'umun istediği tahinli çörekleri alıp dışarıya çıktım ve üzerimdeki hırkanın önünü kapatmaya çalışarak arabama doğru yürümeye başladım. Başımı kaldırıp karşıma baktığımda bir anlığına adımlarım durdu.

Arabamın yanında elinde telefonuyla bekleyen babamı gördüğümde kaşlarım şaşkınlıkla çatıldı. Yüzündeki ifade bir şeylerin yolunda olmadığını hissetmeme neden oldu o an. Kalbime bir ağırlık çöktü ve bir an için nefesimin daraldığını hissettim. Adımlarımı hızlandırıp babama doğru yürürken babam telefonunun ekranında bir şeyler yapıp telefonu kulağına götürdü.

''Baba?'' Sesimi duyduğunda hızla başını kaldırdı ve derin bir nefes alıp telefonu cebine attı. Yanına vardığımda merakla ona baktım.

''Ben de seni arıyordum oğlum.'' Dedi ve sıkıntıyla nefes aldı. Bu hali beni endişelendirirken bakışlarımı gözlerinin içine çevirdim.

''Baba kötü bir şey mi oldu?'' dedim korkuyla. Yüreğimdeki ağırlık kendisini bir kez daha hatırlattı. Gözlerini kaçırıp derin bir nefes aldı ve sonra tekrar bana baktı. ''Baba konuşsana!'' dedim biraz daha yüksek bir sesle.

''Oğlum... Önce bir sakin ol!'' dedi sakin tutmaya çalıştığı bir sesle. Bakışlarındaki bir şey kalbimin tam ortasına acımasızca bir yara açtı. ''Yağmur mu?'' dedim titreyen sesimle.

''Bu sabah Doruk Çetiner'in hapishaneden kaçtığını öğrendik.'' Gözlerim şaşkınlıkla açılırken korku ve öfke kalbimde yer tutmaya başladı. Nefeslerim hızlanırken sakin olmaya çalıştım. Babam sıkıntıyla bana baktı ve beni nefessiz bırakan o cümleyi söyledi.

''Doruk Çetiner şu anda Yağmur'un yanında.''

''Yağmur!'' Adı bir feryat gibi dudaklarımdan çıktığında hızla arabanın ön tarafına doğru bir adım attım ama babam kolumdan tutarak durdurdu.

''Baba bırak beni! Yağmur'uma gitmem lazım benim!'' dedim kolumu kurtarmaya çalışarak ama kolumu daha sıkı tuttu.

''Bulut!'' dedi sert bir sesle. ''Ne kızıma ne de torunlarıma bir şey olmayacak, izin vermeyeceğiz.'' Dedi ve elimden anahtarı alıp arabayı işaret etti. ''Hadi bin şu arabaya!''

...&&&&&&...

''Sen... Sen nasıl geldin buraya?'' dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Belimin yan tarafında hissettiğim sızlamayla dişlerimi sıktım. Bir elim korumak istercesine bebeklerimin üzerinde dururken ayağa kalktım ve o pislikten uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım.

RUHUMA DOKUN (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now