•42.Bölüm•

2.8K 185 60
                                    

Ben geldim pizzacılaarr!

Nasılsınız bakalllım???

Yakında Yeni Okul hakkında çok güzel haberler vereceğim beklemede kalın♡♡♡♡

Ve yeni bölümünüz fırından taze çıkmıs bir şekilde tam aşagıda sizi bekliyor🤤🤤🤤

Keyifli okumalar

Furkan arabayı durdurduğunda midemdeki sek kahve birikintisinin hareketini hissettim. Stresimin de verdiği destekle birlikte bu midemi ağzıma getirmeye yetmişti. Dün Furkan ve Berkanla kahvaltı ettikten sonra iyice bir düşünmüştüm evde tek iken. İş meselesini...

Sanırım pek fazla düşünecek bir şey de yoktu aslında. Artıları eksilerinden her halükarda fazlaydı.

Sevgilimin yanında olacaktım en azından, bu her an ders çalışabileceğim anlamına da geliyordu. Boş vakitlerimizi birlikte bunun için harcayabilirdik ve o bunu yapmaya hazırdı. "Sen istersen in biraz hava al, kasılmış görünüyorsun Bende arabayı park edeyim." dedi Furkan dikkatli bir şekilde bana bakarken. "Tamamdır." dedim boğazımı temizledikten hemen sonra. Arabadan inip bir kaç adım ileri yürürken soğuk havanın çarptığı bedenim kendime gelmeme yardımcı olmuştu. Gözüm etrafta yürüyen insanlara ilişirken bu binaya doğru yaklaşan bedenin tanıdık gözleri kaşlarımı çatmama neden oldu. Tanıyor olduğuma emindim bu bakışları ama çıkaramıyordum da. Furkan'ın arabadan indiğini çarptığı kapıdan çıkan sesten anlamıştım. Yanıma gelen adımlarının durduğunu hissettim. Bakışlarım hala o çocuğun üzerindeydi. Furkan'ı gördüğünde yüzündeki ufak gülümsemeyi yakalamıştım. Furkan'ın bir arkadaşı mıydı? "Oooo Berat!" diye seslendi Furkan arkamdan ve o an artçı bir depremle oturmayan parçalar tamamlandı.

Berat.

Beray Adal'ın 9 yaşındaki tek aşkı...
Sümüklerimizi beraber sildiğimiz çocuk...

Suratımı buruşturarak ona bakmaya başladığımda o Furkan ile kucaklaşmakla meşguldü. Ne yani? nasıl olur da birbirlerini tanıyor olurlardı? 10 sene önce Kocaeline taşınmıştı ex aşkım? Ve küçüklük aşkımdan artık pek haz ettiğim söylenemezdi. Beni fark etmemelerini umarak arkamı dönüp iş merkezine doğru ilerlemeye başladım. En azından şirketin içinde bekleyebilirdim. "Beray!" Ve bam! Furkan sıvışamdan beni yakalamıştı. "Efendim?!" diye seslendim arkamı dönmeden. Beratla konuşmak istemiyordum. Çok konuştuğu için. 9 yaşında iken bile 90lık bir dede gibi hiç susmadan bir şeyler anlatırdı. Küçük bir kızkan onun her anlattığını heyecanla dinlerdim ama yılların ona kattığı anılarla birlikte geldiği noktayı hayal edemiyordum. Küçükken uyurken bile hiç susmadan bir şeyler anlattığını düşünürdüm. 9. yaşım onu dinlemekle geçmişti ve bu durumu gerçekten özlememiştim. İki küçük vellettik ve bir evcilik oyunu oynamıştık şimdi hayatlarımız bu kadar gerçekçiyken oyun arkadaşımın sadece hatıralarımda kalması daha iyi olurdu. "Gelsene buraya." dedi Furkan. Hayır Furkan hayır bunu deme işte. Memnuniyetsiz bir tavırla gözlerimi devirdim. Tamam bu işin içinden çıkabilirdim. Pekte seri sayılmayan bir hızla arkamı dönüp yanlarına ilerlemeye başladım. Berat'ın bakışları da bana kayarken bir an kavislenen kaşlarından az önce benim yaşadığım evreleri yaşadığını hissedebiliyordum.

1.Bu kimdi yaa?
2.Beray mı dedi Furkan?
3.Laaan bu Beray o Beraaay? şeklinde sıraladığım evrelerden sonra beklediğim cevabı da tam tahmin ettiğim şekilde almıştım. "Beraaaay? Kızım şaka mı bu?"

Kollarımı iki yana açtım. "Yo gördüğün gibi baya gerçek." dedim sıkılgan bir tavırla. Furkan'a baktığımda ise suratına yansımış olan şaşkınlığı görebilmiştim. Muhtemelen nereden tanışıyor olduğumuzu düşünüyordu. Açıklık getirmek adına "Berat, benim şu 9 yaşındaki sevgilim." dedim yanaklarımı havayla doldurup nefesimi verirken. "Ya kızım ne kadar büyümüşsün." dedi Berat Furkan'ın bir şey söylemesine izin vermeden. "Zaten güzeldin ama daha da bir güzel olmuşsun." dedi. Suratına garip bir samimiyet ve özlem yansımıştı. "Mal mısın Berat 9 yaşındaki gibi 1.10 mu kalacaktık?" dedim Furkan'a iyice yaklaşırken. Oldukça şaşırdığı belliydi. "Furkan abiyle tanışıyor musunuz?" diye sordu bu kez ona iyice yaklaştığımı fark ettiğinde. " Beray benim sevgilim abicim(!)." dedi Furkan beni kendine doğru çekerken. Sakin ama bir o kadar şaşkındı. "Ee en son taşınmıştınız siz. Ayrılmıştık falan filan. Ne yapıyorsun burada?" diye sorduğumda yanlışlıkla "open" tuşuna basmış olduğumun farkına vardım. "Yaa işte sonra babamın işi olmadı falan filan derken.." diye başladığı sırada bir kaçış yolu olarak telefonumun ekranına baktım. Mecbur saati bahane edecektim. Bu soğukta onun anlattıklarını dinleyecek halim yoktu. "Hay Allah Berat yaa! Benim de iş görüşmem var tamda şuan, biz gidelim. Bir gün rast gelirsek konuşuruz. Bye bye!" derken fırsat bırakmadan Furkan'ı kolundan çekerek binaya doğru sürüklemeye başlamıştım bile. "E tamam o zaman haberleşiriz." diyerek bu durumdan vaz geçmediğini, o anılarını tek tek anlatacağını belli etti. Telaşlı bir hâlde içeri girebildiğimizde Furkan'ın sıkı sıkıya tuttuğum kolunu bıraktım. "Yırttık." dedim elimle alnındaki hayali ter damlasını silerken. Keza sümüğümı bile donduran bu soğukta terlemem mümkün değildi. Furkan ise ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Az önceki şaşkınlık suratından gitmemişti. "Heeey!" dedim elimi gözünün önünde sallarken. Bir an gözlerini sıkıca kapatıp açtı. "Dünyanın en saçma anlarından birisini yaşadık az önce resmen." dedikten sonra bir şeyler söylememi bekler gibi bir süre bana baktı. Ben ise bakışlarımı kaçınmakla yetindim çünkü diyebileceğim bir şey yoktu. Kafasını geriye atarak bir kaç saniye öyle kaldı. Bunu gerildiğinde yaptığını biliyordum ama az önceki olayın onu böyle de etkileyeceğini hiç düşünmemiştim. "Tamam, bu konu hakkında konuşmayı akşama saklayalım. Çünkü senin cidden şu işle ilgili görüşmen gerekiyor, benimde masama gitmem." dedi. Bir miktar sinir yansıdığını hissettim dakikalardır ifadesiz duran suratına. Gergin konuşmasını bitirdiğinde elimi tuttu. Tahminen asansöre ilerliyorduk. Fazlasıyla büyük olan bina oldukça da karmaşık görünüyordu.

PİZZACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin