first the last

7.3K 306 549
                                    

"Burası olduğundan emin misin?" dedim yanımda umursamaz bir şekilde yürüyen Seonghwa'ya.

"Evet Wooyoung, kaç kez kontrol ettim." dedi Seonghwa bıkkınlık içinde.

Bakışlarımı biraz daha etrafta gezdirdim. Fazla kalabalık ve boğucuydu, sanki şehirde başka bir bar yokmuş da herkes buraya geliyor gibiydi.

Girişten iki kat aşağıya inip loş, dar bir koridordan geçtikten sonra koyu gri renkli tuğla duvarlarla çevrili büyükçe bir alana çıkmıştık.

Yüksek sesli müzik, yoğun alkol ve sigara kokusu bütün mekanı etkisi altına almış, uyuşturucuların etrafta kol gezdiği, bazı iş adamları ve ünlüleri bile maskelerinin altından tanıyabildiğiniz kadarıyla kenar kuytu localarda görebildiğiniz bir alan.

Seonghwa ve benim yabancılık çekeceğimiz türden bir yer değildi.

Biraz daha ileriye gittiğimizde tuğlaların üzerine bütün bir duvarı kaplayan deseni görmemle heyecanıma engel olamayarak sırıttım.

Doğru gelmiştik.

Burası herkesin bildiği öyle sıradan mekanlardan değildi. En azından bizim geldiğimiz mekanın iç kısmı böyle değildi.

Bu tarafa girebilmek için birilerini tanımanız gerekiyordu. Ya da en azından yerini öğrenebilmek içinse bir şeyler vermeniz,

Cehennemin Yedinci Katı öyle bir yerdi ki içeride en nadide uyuşturuculardan tutun bütün ithal ve yerli içkilere ulaşabilirdiniz.

Bizi daha çok uyuşturucu kısmı ilgilendiriyordu.

"Wooyoung." dedi Seonghwa beni etrafı incelememden alıkoyarken.

Seonghwa'nın seslenmesiyle ona doğru döndüm ve kaşlarımı noldu dercesine kaldırdım.

O da bakışlarıyla bir yeri işaret ettiğinde gösterdiği yere döndürdüm bu sefer bakışlarımı.

İki bar taburesine oturmuş çocuklardan kızıl saçlı olan aradığımız kişiydi.

Adlarını zar zor anımsadığım çocuklardan Mingi esrar içerken yanındakine bir şeyler anlatıyor, San ise onu pek dinliyor gibi gözükmüyordu.

San cebinden çıkarttığı paketten bir hap alıp ağzına attığında tamamen ona dikkat kesilmiştim.

Hapın verdiği zevkle başını hafifçe geriye atan çocuk yutkunmuş, adem elması yerinden oynamıştı.

Mekanın bütün loşluğuna rağmen en küçük detayları fark edebilmem kendimi de şaşırtırken alnından aşağı inen ter damlasının çenesinden aldığı yolu izledim.

Seonghwa beni dürtmeye, bir şeyler söylemeye başladığında onu duyamıyordum bile.

Beni bırakıp onların yanına doğru ilerlediğinde girdiğim transtan çıkıp onun kolundan tuttum ve sertçe kendime çektim.

"Ne yapıyorsun?"

"Sence ne yapıyorum? Mingi işte o. Yanına gidiyorum. Bütün gece seni bekleyemem." dedi gözlerini devirip. Tekrar gitmeye yeltendiğinde kolundaki elimi sıkılaştırıp durmasını sağladım.

"Gidip ne diyeceksin?"

"Yunho'nun arkadaşı olduğumuzu söyleyeceğim." dedi kolunu sertçe elimden kurtardıktan sonra.

"Ya Yunho hyung onunla konuşmadıysa?" dedim mantıklı durumları ortaya koyarken.

"Konuşmasa bizi buraya yollamazdı." dedi ve aklına koyduğunu yapmaya kararlı bir şekilde ilerledi.

seventh floor of hell/woosanhwa ♧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin