use me if you want

1.5K 175 178
                                    

San

"Burada ne arıyorsun?" diye sordu çatık kaşlarıyla Seonghwa. 

Ben de onu burada görmeyi beklemediğim için en az onun kadar afallamıştım. 

"Wooyoung'la konuşmaya geldim." dedim kollarımı birbirine kenetleyerek. "Senin de burada olman iyi oldu." 

"Neden?" diye sordu. Bana karşı mesafeli duruyordu. Onun da burada olma sebebi Wooyoung olmalıydı. Belki de Wooyoung çağırmıştı emin değildim.

"Seninle konuşmam  gerekiyor." dedim ellerimi siyah dar pantolonumun cebine sokarak. Ardından parkın ilerisine doğru yürümeye başladım. Seonghwa'nın peşimden geleceğini biliyordum.

Hava bugün kapalıydı. Yağmur yağmak üzereydi. Gri bulutlar bütün gökyüzünü sarmıştı şiddetli rüzgarla beraber. Belki de gelecek fırtınanın habercisiydi hava.

Rüzgardan dökülen kuru yaprakların botlarımın altında çıtırdamalarıyla yürürken ceketimin cebinden sigara paketimi çıkardım ve içinden bir dal alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim.

Kendimi büyük bir ağacın gövdesine yasladığımda elimi sigaraya siper ederek sigarayı yaktım ve çakmağı da cebime attım. 

Seonghwa bir şey demeden ayağıyla yerdeki yapraklarla oynuyordu, konuşmamı bekliyordu. 

"Seonghwa." dedim dikkatini üzerime çekerken. "Daha önce hiç uyuşturucu kullandın mı?" 

Kaşları çatılırken yüzünde anlamayan bir ifade oluşmuştu. Muhtemelen böyle bir soru beklemiyordu. Wooyoung hakkında konuşacağımı düşünmüştü. 

"Evet." dedi gözlerini kaçırarak. Suçluluk duyuyordu. 

"Barlarda partilerde kullandın mı diye sormuyorum. Hiç bizzat birinden aldığın oldu mu? Bir süre boyunca?" dedikten sonra sigaramdan derin bir nefes aldım.

Ona direkt söylemek yerine kendi anlamasını sağlamaya çalışıyordum ama pek oralı olmuyordu. Ya kafası çok doluydu ya da hatırlamak istemediği anıları rafa kaldırmıştı çoktan. 

Hâlbuki o zamanlar iyi anlaştığımızı düşünüyordum. 

"Neden bunları soruyorsun? Gizli polis falan mısın?" diye sordu benden bir adım daha uzaklaşarak. 

Bu dediğine kahkaha atmıştım aşırı boşluğuma geldiği için. 

"Polisten kaçan polis mi olur? Sohbet ediyoruz işte, öylesine soruyorum." dedim ortamdaki gerginlik biraz olsun azalırken. 

Benden şüphelendiği sürece bana hiçbir şey söylemezdi. Onu sorgular gibi sorular sormamalıydım. 

"Oldu. Ama bıraktım. Artık kullanmıyorum, sadece aralarda. O da nadiren." dedi etraftaki ağaçları incelerken. 

"Kimden aldığını hatırlıyor musun?" diye sordum dayanamayarak. Biten sigarayı yere atıp ayağımla ezdim.

Sanane dese hiçbir şey diyemezdim. Ama içten içe hatırlamasını istiyordum. 

Bu işlere erkenden girdiğim için Seonghwa'yla yaşlarımız birbirine yakındı. Onu kendime benzetiyordum, bu yüzden onu sahiplenmiş ve korumaya çalışmıştım sürekli. 

"Herhalde hatırlıyorum. Bana yüzünü hiç göstermedi, adını da bilmiyorum ama deponun yerini hiç unutmadım." dedi düşünceli bir tavırda. Detayları hatırlamaya çalışıyordu muhtelemen. "Bıraktıktan sonra birkaç kez daha gittim ama kilitliydi. Belki başka bir yere gitmiştir, belki yakalanmıştır. Bilmiyorum. Bir kez daha konuşmak isterdim. Yani yanlış anlama, iyi biriydi cana yakındı. Yaşı da benimkine yakın gibi duruyordu. Ama sessizdi genelde."

seventh floor of hell/woosanhwa ♧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin