i'm scared of hurting you (pt.1)

3K 212 88
                                    

Ağzıma kan tadı gelene kadar dudağımı dişlediğimin farkında bile değildim.

Sinirle buruşturduğum kağıdı diğerlerinin yanına fırlattım.

Rüyamda gördüğüm bir şeyin eskizini çıkartmaya çalışıyordum ama asla ona benzemiyordu.

Aklımı dağıtmaya yardımcı olur diye düşünmüştüm hâlbuki.

Oturduğum sandalyeyle kendimi arkaya kaydırıp başımı geriye yasladım ve tavana bakmaya başladım.

Derin bir nefes vererek ellerimle yüzümü sıvazladıktan sonra kalktım ve buruşturduğum kağıtların yanına gidip yere oturdum.

Çizmeye çalışıyordum evet ama neyi çizdiğimin farkında bile değildim.

Ta ki kağıtlardan birini açıp bakana kadar.

Choi San.

Her yerdeydi.

İlk açtığım kağıtta saçları vardı, bir diğerine baktığımda gözlerini gördüm.

Diğerinde elleri vardı.

Hızla başka birini açtığımda çok net bir şekilde yüzü karşımda duruyordu.

Kağıt elimden düşüp yerle buluşurken kendimi hızla geriye ittim.

Sırtım duvara çarptığında ağladığımı fark ettim. Vücudumdaki titreme bir anda geri gelmişti. Alnımdan terler akıyordu ve saç diplerimin ıslandığını hissedebiliyordum.

Onu yanımda istiyordum. Kollarıyla beni sarmasına, saçlarımı okşayıp her şeyin yoluna gireceğini söylemesine ihtiyacım vardı.

O geceden sonra başka bir şey düşünemez olmuştum. Her gece rüyalarıma giriyor ama her seferinde bırakıp gidiyordu. Rüyamda bile beni bırakıyordu.

Günün sonunda gerçek olmadığını kendime hatırlatıp durmaksa kendimi bok gibi hissettiriyordu. Çünkü gerçekte de aynı şeyi yapmıştı.

Beni bırakıp gitmişti.

Dizlerimi karnıma doğru çekerek kafamı yasladım ve saçlarımla oynamaya başladım.

Titrememi biraz olsun bastırmayı denedim. Sakinleşmeye ihtiyacım vardı.

Seonghwa birazdan gelirdi.

O ne yapılması gerektiğini her zaman bilirdi.

Akşama ne yiyeceğimizi sorar, benden cevap gelmeyince her zamanki gibi eve pizza söylerdi.

Star Wars'ı onuncu kere izlerdik, bütün bu sik gibi gün yaşanmamış gibi davranırdık. Yarın normal bir gün olurdu.

"Wooyoung."

Ben bağımlı değildim.

Hayatıma kaldığım yerden devam edebilirdim.

O aptal haplara ihtiyacım yoktu.

"Wooyoung, bana bak."

Okuluma gitmeye devam edebilirdim, basketbol oynardım, Yunho'yla salak gibi davranıp eğlenirdik.

Eğlenmek için haplara gerek yoktu.

Sertçe çenemden kavranıp kaldırıldığımda gördüğüm yüzle gözlerim tavana kadar açıldı.

"İyi misin?" dediğinde hâlâ beni tutmaya devam ediyordu. Gözlerim anında özlediğim yüzünü gördüğünde dolmuştu.

Ona sarılmak istedim.

seventh floor of hell/woosanhwa ♧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin