ily.

1.5K 162 103
                                    

Wooyoung

"Öleceğim, öleceğim!" 

"Biraz daha dayanmaya çalış." dedi Seonghwa. 

"İkiniz birden.." 

"Sana az bile." deyip sırıttı San da.

"Dayanamıyorum!" dedim panikle sesimi yükselterek.

Sonunda ekranda öldüğümü gösteren yazı belirdiğinde sinirle konsolu yatağa attım. 

"Sizden nefret ediyorum!" dedim Seonghwa'yla San'ın oyuna devam edişlerini izlerken ekrandan. 

İkisi de kıkır gülmeye başlamıştı. 

"Alayınız gelsin falan diyordun, noldu? Sanki paslanmışsın biraz." dedi San bakışlarını ekrandan çekmeden. 

"Canım zaten azdı, yoksa birinci bile olurdum." dedim somurtup kollarımı göğsümde birleştirdikten sonra. 

"Wooyoung sen bu oyunda berbatsın boşuna söylenme." dedi Seonghwa da oturduğu puftan bana bakış atarak. 

O sırada ağaçların arkasından gelen birini fark etmemişti. Gülüşümü saklayarak Seonghwa'yı oyalamaya çalıştım. "İyi olduğum oyunlar da var." deyip göz kırptım.

Gözlerini çekmezken söylediğime 'Ya ya kesin öyledir.' der gibi güldü.

Ardından Seonghwa'nın da öldüğüne dair ses geldiğinde hızla ekrana döndü. Yüz ifadesi bir saniye içinde değişirken sessizce küfür etti. Ben ise o sırada salaklığına kahkaha attım.

"Bilerek yaptın değil mi?" dedikten sonra o da kolu bırakıp yatağa yanıma geldi. "Herhalde. Birlik olup beni öldürmeyecektiniz." dedim biraz uzağa kaçarak. 

San atışmalarımıza gülerken bir yandan pür dikkat oyunu oynamaya devam ediyordu. Ona çok kötü oynayacağını söylediğimizden beri her elde kendini bize kanıtlama hırsıyla aşırı ciddi oynuyordu.

"Üzerime gelme bak acımam bu sefer." dedim yataktan yavaşça kayarak yere indikten sonra. 

"Beni kendin yenebileceğin hiçbir oyun yok zaten." deyip uğraşmayı bıraktı ve San'ın oynayışını izledi. 

San oyuna tüm dikkatini vermişken yavaşça oturduğu döner sandalyenin arkasına yaklaştım. Seonghwa planımı çoktan anlayıp sırıtmaya başlamıştı bile. Sadece olacakları izliyordu keyifle.

Emekleyerek ekranın dibine sokulmuştum. Ses çıkarmadan San'ın sandalyesinin pedalını çekip sandalyenin boyunu kısalttım. San bir anlığına afallarken boşluğundan faydalanıp kolu elinden aldığım gibi Seonghwa'ya attım. 

"Ne yapıyorsun?!" dedi San hızla ayağa kalkıp Seonghwa'ya yönelerek. 

Seonghwa üzerine gelen San'a elinde tuttuğu kolu sallayarak güldü ve San'ın sağ tarafından kolu bana geri attı. San küfrederken bu sefer benim üzerime hışımla geldi ama çok geçmeden San'ın da öldüğünü belirten ses gelmişti. 

San aşırı dramatik bir şekilde televizyonun dibine kadar girip göğsünden kurşunu yiyen oymuş gibi dizlerinin üzerine çökmüştü. Kalbini tutuyordu. 

"Sadece... bir kişi kalmıştı.." dedi gözlerini kapatarak. Ardından kendini yere bıraktı. 

Seonghwa'yla o kadar çok gülüyorduk ki karnıma ağrılar girmişti. Gözümden yaş gelene kadar yerde ölü gibi yatan San'a güldüm. 

İlk defa, uzun süreden beri ilk defa kendimi bu kadar mutlu hissetmiştim.

Aslında bu hissin bir tarifi yoktu. Birden çok tanımı vardı benim için.

seventh floor of hell/woosanhwa ♧Where stories live. Discover now