because of you

1.8K 182 148
                                    

Seonghwa

Wooyoung'ı belinden kavrayarak kucağıma almış ve onu oradan kucağımda çıkartmıştım.

Otoparktaki arabaya aceleyle yürürken Wooyoung boynuma sıkıca sarılmış saçlarımla oynuyor, bilmediğim bir şarkıyı mırıldanıyordu.

Böyle gözümde o 6 yaşındaki çocuktan bir farkı yoktu.

Kaldırımda annesi eve almadığı için ağlayan 6 yaşındaki çocuk.

Onu bizim eve çağırınca gözlerini hırkasının kollarına silip sessizce peşimden gelen 6 yaşındaki çocuk.

O zamandan beri bir kez olsun yanımdan ayrılmamış, her başı sıkıştığında soluğu benim yanımda almıştı.

Bazen geceleri yatağımın diğer ucunun çöktüğünü hisseder, sabahları da sessizce kalkıp gittiğini duyardım. Hiç sesimi çıkarmazdım, çünkü biliyordum ki eğer çıkarırsam bir daha gelmezdi.

O sadece sevgiye ihtiyacı olan 6 yaşındaki bir çocuktu gözümde.

Ama ona bunu vaad edemeyecek insanlarla karşılaşmıştı sürekli.

Kalbi her kırıldığında bana gelir, ağlardı.

En az onun kadar üzülürdüm ama o kendi üzüntüsünden benimkini fark edemezdi bile.

Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Beni istediği için öpmediğini biliyordum, ağzımdaki hapı istemişti.

Yine de onu kendimden uzaklaştıramayacak kadar çok seviyordum. O kadar umutsuzdum ki..

Ona zarar verdiğimi bile bile devam ediyordum, durmak zorundaydım.

Arabanın kilidini açtığımda kucağımda Wooyoung'la beraber sürücü koltuğuna oturmuştum.

Wooyoung kafasını omzumdan kaldırıp gözlerimin içine baktıktan kısa bir süre sonra tekrar dudaklarını benimkilerin üzerine kapattı.

Omuzlarımdan ceketime kaydırdığı elini cebime atarak içinde hapların olduğu paketi aldı.

Onu kendimden zor da olsa uzaklaştırdım ve elindeki paketi geri aldım.

"Bir gün için yeter." dedim kızarmış dudaklarından gözlerimi alamazken.

Sonunda bakışlarımı yüzüne çıkarttığımda o dağılmış ifadesini gördüm. Saçları karmakarışık, gözleri dolu doluydu.

"L-lütfen." dedi ağlamak üzereyeken.

"İhtiyacın olan bu değil." deyip paketi arka koltuğa attım ve onu omuzlarından kavrarken üzerime çektim.

Başını göğsüme koyduktan sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Bir elimle ona sarılırken diğer elimi saçlarına götürmüştüm.

Onu bu denli sarsılmış görmek beni paramparça ediyordu.

Böyle birini hak etmiyordu, onu mutlu edecek birine layıktı.

Elimden başka hiçbir şey gelmeyerek saçlarını okşamaya devam ettim.

Bağıra bağıra ağlıyordu ve benim kalbim paramparça oluyordu.

Benim de gözlerimden yaşlar gelirken derin bir nefes aldım ve saçlarına belli belirsiz bir öpücük kondurdum.

San'ı buna pişman edeceğime yemin ettim.

seventh floor of hell/woosanhwa ♧Where stories live. Discover now