this is not a dream, not an end

1.7K 171 146
                                    

Seonghwa

"Anne, bunu alabilir miyiz? Lütfen." dedim olduğum yerde biraz zıplayarak. Elimdeki oyuncağı anneme doğru sallayıp duruyordum.

Annem baktığı kitapların arasından elinde bir kitapla bana döndü.

"Hayır, bunu alıyoruz. Senin için daha faydalı." dedikten sonra kasaya yöneldi.

Suratımı astıktan sonra oyuncağı aldığım yere geri bıraktım.

"Bunu alalım mı Sannie~?" diye genç bir kadının sesini duydum az önce bıraktığım oyuncağın bir başkasını elinde tutan.

Benimle yaşıt gibi duran çocuğa döndü gözlerim. Bir çocuğun aksine oldukça ruhsuz ve duygusuz duruyordu. Umursamazca omuzlarını silkti. Kadın derin bir nefes vererek oyuncağı standa bıraktı.

Keşke benim annem de böyle olsaydı diye düşündüm. İçimi büyük bir kıskançlık duygusu kapladı.

O çocuk ne kadar şanslı olduğunun farkında değildi.

Gözlerimiz kesiştiğinde kaşlarımı çatarak ona baktım.

Annesi elinden tutup onu götürene kadar birbirimize bakmaya devam ettik.

Kıskançlık ve üzüntüyle kasadan elindeki poşetlerle ayrılan annemin yanına gittim ayaklarımı sürükleyerek.

Benim annem hiç elimi tutmamıştı.

"Suratını asma Hwa. İleride bana çok teşekkür edeceksin." dedikten sonra eve gitmek üzere avmnin otoparkına ilerlemiştik.

~

"Anne, nolur. Sadece bir gece, en sevdiğim grubun konseri.. Bütün notlarımı istediğinden daha yüksek aldım. Bir gecelik izin veremez misin?" dedim.

Annem kestiği patatesleri bırakıp bıçağı tezgaha koyarak bana döndü.

"Hayır diyorsam hayır." dedi kaşlarını çatarak.

Gözlerim dolduğunda sinirlenince ağlama huyumdan nefret ettim.

"Keşke bu kadar düşüncesiz olmasaydın. Keşke en az bir kere kendini benim yerime koysaydın!" diye bağırdım gözlerimi sertçe silip.

Lisenin 2. yılındaydım. Bütün arkadaşlarım istediklerini yapıyor, kendilerine hayatları boyunca hatırlayacakları güzel anılar yaratıyorlarken benim tek yaptığım şey odama kapanıp ders çalışmaktı.

"Sen kendini benim yerime koyuyor musun ki?! Tek başına çocuk büyütmek ne kadar zor senin haberin var mı? Ne yapıyorsam senin için yapıyorum ben!" diye sesini yükselttikten sonra derin bir nefes aldı sakinleşmek için. "Bunları anlayabilecek yaşta değilsin, odana git Hwa."

Tek bir kelime daha etmeden mutfaktan çıktım.

Odamın kapısını kilitleyip dolabımın aynasında özenle yaptığım saçlarıma, giydiğim kıyafetlerime baktım.

Hayatımı daha fazla yönetmesine izin vermeyecektim. Hayat benim hayatımdı. Ben de ileride hatırlayacağım anılar yaratmak istiyordum.

Bunların başrolünde ise Wooyoung vardı.

Odamın camını açıp aşağı baktım. Birinci katta oturduğumuz için çok şanslıydım.

~

Kendimi şarkının ritmine kaptırıp zıplayarak dans ederken daha önce hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim. Mutlu ve özgür.

Gözlerim yanımda kahkaha atarak dans eden Wooyoung'a kaydı.

Bütün kalabalığın içinde sanki sadece ikimiz varmışız gibi hissediyordum. Ona baktığımda kalbim öyle bir hızla çarpıyordu ki..

seventh floor of hell/woosanhwa ♧Where stories live. Discover now