where the everything starts

2.9K 245 127
                                    

"Daha kaç kere söylemem gerekiyor? Tanımıyorum, hatırlamıyorum da." dedim gergince dudaklarımı ısırarak. Kanadığını anladığımda onları emmeye başladım.

Oturduğum deri sandalyede rahatsızca kıpraşıp arkama yaslandıktan sonra gözlerimi karşımdaki adama diktim.

Loş odadaki tek ışığın yukarıdan gözüme girmesi oldukça rahatsız ediyorken terlemeye başlamıştım. Hapların etkisinin devam ettiği belliydi.

Aynı soruları sorup duruyordu, kaç saattir burada oturduğumu bilmiyordum. Eve gitmek istiyordum.

Suçlu muamelesi görüyordum ve bu kendimi suçlu hissettirmeye başlamıştı.

"Hatırladıklarını tekrar anlat." dedi karşımdaki adam. Beyaz gömleğinin kollarını sıvayarak karşımdaki sandalyeye oturdu. Ardından ellerini birleştirerek masaya yaslandı.

Derin bir nefes verdim ve tekrar aynı şeyi söyledim.

"Sadece kafa dağıtmak için gitmiştim oraya giden herkes gibi. Daha neyi anlatmamı bekliyorsunuz, anlamıyorum."

Adam bir anda sertçe masaya vurduğunda yerimden sıçramıştım.

"Choi San sabıkalı bir suçlu ve kaçak. Sen bunun neyini anlamıyorsun Wooyoung?"

Boğazımın kuruduğunu hissedip yutkundum. Adını duymak bütün vücudumun titremesine yetmişti.

O ise konuşmaya devam etti.

"Yardım ve yatakçılıktan seni içeri atabilirim, biliyorsun değil mi?" dedi ve arkasına yaslanarak sırıttı.

"Kanıtınız nedir?" dedim gergince.

"Onunla yattığını biliyoruz." dediğinde yanağımın içini dişledim. İnandırıcı olmasını umarak bağırdım.

"Siz ne saçmalıyorsunuz ordan eşcinsele benzer halim mi var?" dedim sesimin kalın ve sinirli çıkmasına dikkat ederek.

"O zaman odada tek başına ne yapıyordun, çıplak?"

Başımı geriye atıp sesli bir nefes verdim. Sinirlerim bozulmaya başlıyordu. Başım arada dönüyordu ve aklım da bulanık sayılırdı. Gerçekten sinirlenmiştim. Uydurduğum yalanlara ben bile inanıyordum.

"Yattığım kız siz gelmeden kaçıp gitti çünkü." dedim yalanıma devam ederek.

Karşımdakinin bir profesyonel olduğunu bilmek beni daha çok daha fazla strese sokuyordu. Bir an önce buradan çıkıp gitmek istiyordum.

"Sen neden kaçmadın?" dedi ve elindeki dosyayı masaya bıraktı. Deminkine kıyasla oldukça sakin gözüküyordu. Ben de sakinleşmeye çalıştım.

Adam benimle olan göz temasını kesmeden kupasından kahvesini yudumladı.

"Ayağa kalksam yere düşerdim zaten." dedim onun da o anki halimi bildiğini tahmin ederek.

Bu sefer o havaya nefesini bıraktı ve oturduğu yerden kalktı. Belki de yalan söylediğimin farkındaydı ve benimle uğraşmaktan bıkmıştı.

Sorularına devam edecekken çalan telefonuyla dikkatini oraya yöneltti.

Aramayı cevaplandırıp kısaca onayladıktan sonra elindeki dosyayla, bana son bir bakış atarak odadan çıktı.

Aradan bir iki dakika geçtikten sonra alnımdan akan soğuk terleri sweatimin koluna sildim. İçerisi sıcak bile sayılmazdı, neden bu kadar çok terlediğimi bilmiyordum.

Sakin olmaya çalıştım çünkü beni şu an birilerinin izlediğinin farkındaydım.

Belki sicilimin temiz olduğunu görüp beni bırakırlar diye beklemeye devam ettim.

seventh floor of hell/woosanhwa ♧Where stories live. Discover now