you are my favorite addiction

2.4K 217 104
                                    

Titreyen ellerimden kayıp giden bardak yerle buluştuğunda tuzla buz olmuştu.

Salondan kalkıp gelen Seonghwa yerden parçaları toplamama engel olmak için eğildi ve beni kaldırdı.

"Wooyoung,bu kaçıncı oluyor? Sorun ne?" dedi beni kendine çevirerek.

Ellerimi arkama saklayıp dudaklarımı ısırdım.

"Bir sorun yok hyung, bardak ıslakmış." dedim ve tutuşundan kurtulup ona arkamı döndüm.

Vücudum da titremeye başladığında mutfağın tezgahına tutunup destek aldım.

"Wooyoung! Ne olduğunu söyleyecek misin artık? Kaç gündür bu haldesin, daha fazla görmezden gelemem." dedikten sonra beni tekrar kendine döndürdü.

Alnımdaki terleri görünce tezgahtan peçete aldı ve onları sildi.

"Ateşin mi var senin?" dedi deminkine zıt bir ses tonuyla.

"Hm hm, üşüttüm sanırım." dedim onu onaylayarak.

"Sen salona geç, ben şurayı temizleyeyim." dedi belimden destek olurken. Tezgahtan doğrulup salona gittik, Seonghwa beni yavaşça koltuğa bıraktıktan sonra mutfağa geri gitti.

Cam kırıklarının birbirine çarpma sesi kulağımda çınlarken gözlerimi sıkıca kapatıp başımı koltuğun sırtına yasladım.

Başım dönüyordu ve vücudum titremeye devam ediyordu.

Omuzlarımdan sarsılana kadar Seonghwa'nın işini halledip başımda bana seslendiğini bilmiyordum.

"Wooyoung!"

"Ne oldu?" dedim yerimden hızla doğrulup. Çok kısa bir süre sonra bu yaptığıma pişman olmuştum çünkü başım daha çok dönmeye başlamıştı.

"Bir şey olmadı, duymuyordun." dedi Seonghwa beni sakinleştirmeyi denerken.

Omzuma koyduğu elini sertçe ittim.

"O zaman ne sikime bağırıyorsun kulağımın dibinde?" diye bağırdım.

Sonra oturduğum yerden kalkıp banyoya ilerledim. Sinirimi bozmaya başlamıştı. Bir haftadır bana hasta muamelesi yapıyordu. Nefes almama bile izin vermiyordu resmen.

"Sen benimle ne biçim konuşuyorsun?" dedi kolumdan yakalayarak. Ses tonu yükselmişti, kaşlarını çatmış benden bir cevap bekliyordu.

Kolumu çekerek tutuşundan kurtardım ve dibine kadar giderek parmağımın ucuna yükseldim.

"Böyle." deyip tek kaşımı kaldırdım.

Seonghwa yakalarımdan kavrayıp sırtımı sertçe duvara çarptığında geçirdiğim şok dalgası tüm vücudumu tekrar titretti.

"Ne y-"

"O gece ne aldın sen?" dedi Seonghwa sert bir ses tonuyla, ben tam çemkirmek üzereyken.

Birden nereden çıktığını anlamadığım sorunun cevabını düşünmek yerine Seonghwa'nın yüzüne bir tane patlatmanın hayalini kuruyordum.

"Ne aldıysam aldım, sana ne?" dedim ve duvarla arasından çıkmak için çırpındım.

"Yoksunluk krizi geçiriyorsun da ondan, aptal!" diye bağırıp beni sertçe bıraktı ve ellerini saçlarından geriye doğru geçirdi.

Beni bırakmasıyla yığıldığım yerde dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına doladım.

Titreyen vücudumla gözlerimi Seonghwa'ya diktiğimde onun dudaklarını kıpırdatarak siktir çektiğini gördüm. O da benim gibi yere oturup gözlerini bana dikti ve yüzümü daha dikkatli incelemeye başladı.

seventh floor of hell/woosanhwa ♧जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें