Hoşgeldin partisi.

1.4K 48 31
                                    

James'ten

Lily'e pelerini verdikten sonra bende yatakhaneye girdim. Ama aklım hala Lily'nin bana "iyi geceler" deyişindeydi. Yatakhanede bizimkiler ve Longbottom vardı. Kendi yatağıma uzandım. Bizimkiler bir şey söylememi bekliyordu. Ama ben Lily'i düşünmekten konuşamıyordum. Kahretsin çok güzeldi.

Sirius'tan

Çatalak odaya geldiğinde aptal aptal sırıtıyordu. Ne oldu der gibi baktık ama cevap vermedi. Bedeni burada aklı başka yerdeydi. Evans'la ilgili olduğunu anladığımdaysa daha çok meraklandım. Ama soramıyordum. Aylak ve Kılkuyruk'a baktığımda ise onlarda meraklanmıştı. Yerimden kalkıp Çatalak'a yürüdüm ve onu dürttüm. Ama hala cevap vermiyordu galiba transa girmişti. Longbottom bile fark etmişti bu halini.

"Şşt!" diye dürttüm ama bana kulak asmadı.

"Çatalak ne oluyor?" diye sordu Kılkuyruk.

Çatalak transtan çıkmış gibi şimdi cevap verdi. "Lily bana iyi geceler dedi. Hemde benden önce."

"Anlaşılan Evans bunun cıvatalarını yakmış." dedi Longbottom.

"Haklısın Frank. James'in beyni yanmış en iyisi biz bunu böyle bırakalım." dedi Aylak. Onaylayarak kendi yataklarımıza yattık ve uykunun derin kollarına bıraktık kendimizi.

Lily'den

Dinamik bir şekilde uyandım. Kızlar daha uyanamamıştı. Aşağı, ortak salonda bir koltuğa oturup beklemeye başladım. Yarım saat kadar sonra kızlar geldi. Büyük salona girdiğimizde Mary büyük bir hızla masaya doğru ilerledi. Bu kız adeta yemeklere aşıktı. Biz Mary'nin bu haline gülerken Mary hem bize dil çıkartmakla  hem de yemek yemekle meşguldü. Bizde onun peşinden büyük bir hızla masaya oturduk. Karşımıza Çapulcular oturdu. Black ve Mary resmen yemek yeme savaşına girdi. Bir Mary bir Black ağzına tıkıyordu. Biz buna gülerken, onları görende gülüyordu. Kahvaltının sonuna doğru Mary hâlâ yemek yiyordu. Biz Mary'i zorla çekiştirirken o hala inatla yemek yiyordu. Sonunda Mary'i kaldırınca sınıfa yol aldık. Sınıfa giderken Evra Lodge yanımıza geldi, ben ona ne var der gibi bakarken o da konuşmaya başladı;

"Lily seninle yarın kütüphanede ders çalışabilir miyiz?" İlk önce duyduğum şeyle şaşırdım. Ama sonra aklıma bir fikir geldi.

"Tabii ki." dedim.

"Güzel yarın öğle saatinde kütüphanede." dedi ve gülümseyerek gitti.

"Siz ikiniz ders mi çalışacaksınız? Merlin bizi korusun." dedi Mary.

"Abartma sadece ders." dedim gülümseyerek. Ve devam ettim "Hadi derse gidelim geç kalacağız." Kızlarla sınıfa yürürken planımı gözden geçirdim. Sınıfta şansıma Potter'ın yanı boştu. Hızla onun yanına otururken kızlar bana inanamaz gibi bakıyordu. Aynı zamanda Çapulcular'da. Kızlara dönüp;

"Ben bu ders burda oturacağım, siz geçin ön sıraya." dedim. Kızlar gidince Black konuşmaya başladı.

"Evans yolunu mu şaşırdın? Hayır yani bu iki oldu da." dedi. Ben ona göz devirdim.

"Bir, bundan sana ne. İki Potter yarın Lodge ile öğle zamanı ders çalışacağım. Sizde dinlemede olun. Ve Black eğer yolumu kaybetsem sana gelmem." dedim ve önüme döndüm. Onlar bana bakmakla meşgulken ben planın son kısmını tekrar gözden geçiriyordum. Eğer her şey yolunda giderse Lodge yakamızdan  düşecekti.

James'ten

Evans hızla yanıma gelip oturması, konuşması ve önüne dönmesi bir oldu. Bizimkiler önüne döndüler ama ben hâlâ ona bakmakla meşguldüm. O ise dersi dinlemekle meşguldü. Ama o yanımda olduğu için bir türlü odaklanamıyordum. Ve dersi hepten bırakıp Lily'i izlemeye başladım. Parmak kaldırırken kendisine engel olan açık kızıl şaçları, bilmenin heycanıyla parlayan zümrüt gözleri, onun herkesin içindeki iyiliği görme gücü. Onun yanındayken kendim olamıyordum. Ama ben bu kızı çok seviyordum.

Lily ve Çapulcular Onde histórias criam vida. Descubra agora