-Yağmur-

265 34 4
                                    

Bizim durumumuzda yağmurun yeri fazla büyük oldu sanırım Jaemin-ah.
Seni ilk kez fark ettiğim zaman yağmurlu bir güne rastlar.
Senin ilk kez fotoğrafını çektiğim zamanda da yağmur yağmıştı.
Seninle ilk kez temasa geçtiğim gün de yağmurludur mesela.
Bugün ise son dediğim kısmı anlatacağım.
Seninle ilk kez temasa geçtiğim an.
...
Kalbim o anı hatırladıkça hâlâ götümde atıyor Jaemin ve ben şu an yazarken bile avuç içlerimin durmadan terlemesine engel olamıyorum.
Anlarsın ya, beni tanımayan seninle ellerimiz birbirine değdi falan. :D:D
Hâlâ makara peşindeyim.
Neyse olayı yazalım bakalım.
O gün deli gibi yağmur yağıyordu.
Hatta bir süre çoğu kişi okuldan çıkmamış yağmurun dinmesini beklemişti.
Sen ise beklemeyi tercih etmeyen taraftaydın.
Ve şemsiyen yoktu.
Bana kalırsa yağmurda yürümek istiyordun.
Çünkü sen yağmuru çok seversin Jaemin bunu biliyorum.
Ama eğer o yağmurda yürümüş olsaydın hasta olurdun.
Ve vücudun o kadar da güçlü değil. Islanarak hasta olmanı kesinlikle kaldıramazdım.
Etrafıma bakındım.
Şemsiye arıyordum.
Ve kimin elinde şemsiye bulduğuma inanamazsın.
Jeno salağı.
İlk defa mantıklı bir hareket yaparak sabahtan okula şemsiye getirmişti.
Yüzüne baktım. Bakışlarım sanırım onu ürküttü.
Kekeleyerek bak tekrar söylüyorum kekeleyerek "Ne oldu? Ne istiyorsun?" diye sordu.
Bakışlarımla şemsiyeyi gösterdim.
Gösterdiğim yere bakınca elindekine sanki oyuncak ayıcıkmış gibi sarıldı.
Bana vermemekte kararlıydı ama zamanım kısıtlıydı ve benim o şemsiyeyi almam lazımdı.
Senin güçlü haşin semen ne mi yaptı?
Jeno'nun kafasına sert bir darbe indirerek elindeki şemsiyeyi kaptım tabii ki. ;)

Ve hızla yanına doğru yürümeye başladım.
Siyah bol olan sweatin kapşonunu kafama kapatıp saçlarımı sakladım. Yüzüme de siyah maskemi hızla geçirip sana yetişmeye çalıştım.
Bahçe bomboştu.
Kimse yoktu ve bu benim çok işime geldi.
Arkandan yaklaşıp omzuna dokundum.
Bu bile benim için çok büyük bir şeydi o an aslında.
Omzuna dokunur dokunmaz arkana dönüp bana baktın.
Yüz ifaden anlamaya çalışır gibiydi.
Ama gözlerin korkmuştu.
Seni korkuttuğum için özür dilerim.
Önceki olaylar seni anladığım kadarıyla bayağı etkilemişti.
Pff.
Her neyse, şemsiyeyi uzattım.
Elini tuttum ve kaldırıp şemsiyeyi tutmanı sağladım.
Ardından daha fazla korkacağını bilmeme rağmen kulağına yaklaşıp aynı geçen sefer olduğu gibi nefesimi vererek fisıldadım.
Bunu yapma amacım benim aynı kişi olduğumu anlamanı istememdi.
Sözüme başlamam ile kasıldığını hissetsem bile durmadan devam ettim.
Ve sözüm bitince aynı geçen seferki gibi donmuş bir şekilde seni orada bırakıp arkamı dönerek okuldan çıktım.
Okula geri dönseydim beni bulabilirdin.
Ben de okuldan çıktım ve ara sokaklardan birine saparak yürümeye devam ettim böylece beni bulamayacak ve kim olduğumu anlamayacaktın.
Arkamda seni ne hâlde bıraktığımı bilmiyordum ve bu bu sefer beni biraz ürküttü.
Seni orada öylece bırakmadan önce söylediğim şeyi hatırladığına eminim.
O söz dizisi ne miydi Jaemin?
Hatırla ve gülümse.

"Biliyorsun Na Jaemin, bünyen o kadar kuvvetli değil. Eğer hasta olursan iyileşmen zor olacaktır.
Yağmurda yürümeyi sevdiğini biliyorum.
Ama bugünlük bu şemsiyeyi kullan ve kendine iyi bak çünkü her şey daha yeni başlıyor."

memories//renminWhere stories live. Discover now