Jeno sen bir geri zekâlısın.

194 34 24
                                    

"YETER YETER BIKTIM! SAL BENİ OÇ, SAL ARTIK GİT!"

"Renjunnie, Renjunnie bana dondurma alsana..."

Karşımda dilini dudaklarında gezdiren bedene sabır diler gibi bakmış ve hemen ardından duyduğum gülüş sesiyle kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne dönmüştüm. Sevdiğim çocuk bana 'Kolay gelsin başkan' bakışları atıyor ama asla yardımcı olmuyordu. Tanrım... söylesene ne hata yaptım da bunlar başıma geli- ha, tamam... ha, hatırladım. Pardon, sen de haklısın. Ama Jeno fazla büyük bir sınav benim için. Kimse katlanamaz ki bu salağa.

"RENJUNNIE DONDURMA İSTİYORUM DEDİM SANA EĞER BANA DONDURMA ALMAZSAN TÜM OKULA BENİ NASIL YATAKTA SERT BİR-"

"JENO NE DİYORSUN GERİ ZEKÂLI İNSANLAR BİR ŞEY VAR SANACAK KAPA ÇENENİ!"

Dudaklarını büzmeye başlayan biricik arkadaşım sabır kotamı çok fazla zorluyordu. Tek düşündüğüm şu an Jaemin'in yanına gitmekken yapabildiğim burada yalnızca bu aptalla, sonu gelmeyen istekleriyle, bomboş imalarıyla uğraşmaktı. Ne yapıyor diye başımı kaldırıp Jaemin'e bakacakken gelen büyük bağırtı ile onun da benden farkı olmadığını anlamıştım.

"JISUNG EĞER BİR DAHA O SAPIK İMALARDAN YAPARSAN BİR TANESİNİ GERÇEK HÂLE GETİRECEĞİM SAL BENİ AMINA KOYİM SAL!"

Sinirlerim bozulduğu için kahkaha atmaya başlarken bunların seçmece olduğunu ve bize özel olarak sunulduğunu düşünüyordum. Kesinlikle bize özel olarak gönderilmiş bu iki geri zekâlıdan uzaklaşmamız lazımdı. Yerimden kalkarken dudaklarını bana uzatan Jeno'yu ittirmiş ve az ileride duran Jaemin'e büyük adımlar ile ilerlemiştim. Kolundan tutarken yüzüne bakmamış ve onu kafeteryaya doğru çekiştirmiştim. Jisung arkamdan arkadaşını bana yar etmeyeceğine dair bir şeyler bağırırken onu takmamıştım ve Jaemin'de bu durumdan rahatsız olduğuna dair herhangi bir şey söylememişti.

İçim rahat değildi son günlerde, babam Jaemin'le o sınıfta güzel anların yaşandığı günden bu yana tek kelime etmemişti ve ben her an bir atak gelmesi konusunda tetikte, korkuyla bekliyordum. Ama bu korkuların hiçbiri Jaemin'den uzak durmama sebep olamıyordu, özlüyordum. Kafeteryanın girişinde dururken kolunu bırakmadan yere bağdaş kurarak çökmüş ve onu da kolundan çekiştirerek yere oturmasını istediğimi belli etmiştim.

İsteğimi hemen yerine getirip yanımda aynı benim gibi otururken yüzüme baktığını biliyordum. Derin bir nefes verirken aslında o iki salağın yanında kendimi ne kadar kastığımı ve bu çocuğun yanında ne kadar fazla rahatladığımı yeni fark ediyordum. Jeno ile neden mi arkadaştım? Aptaldı ama o bulunabilecek en iyi arkadaşlardan biriydi.

Jaemin verdiğim derin nefesin ardından aramıza ufak bir gülüş bırakmış ve son zamanlarda alışkanlık hâline getirdiği şeyi yaparak bana dönmüş ellerini enseme koyarak oradaki saçlar ile oynamaya başlamıştı. Bu iş beni mayıştırıyordu ama asla hayır diyemiyordum. Diyeceğimi de sanmıyordum. Kollarında uyuyacak kıvama gelmeyi gerçekten seviyordum. Tek sıkıntı, bilmiyordum. Onun beni sevip sevmediğini hâlâ bilmiyordum. Tek bir cümle duymamıştım şimdiye kadar ama hareketlerini de sevmediği bir insana yapmayacağını biliyordum. Sadece teyit etmek ister gibi bir hâlim vardı ve bu durum her geçen gün içimde daha sıkıntılı bir hâl alıyordu. Ve sormaktan da kaçıyordum. Her anımız öylesine özel, güzel geliyordu ki onun moralini bozarım an bozulur, büyü kaçar diye korkup sürekli susuyordum. Belki de dedim tam şu an konuşmam gerekiyordur... Dudaklarımı yalayıp aralarken gelecek cevap beni ürkütüyordu ama bir cevaba ihtiyacım vardı.

memories//renminNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ