yazlık ve ağzınızın tadını sikeyim

18K 1.8K 6.2K
                                    

arabadan inen jeongin'i beklerken telefonumu cebime attım. ne hissedeceğimi bilmiyordum. kalbimin kırık olmasına alışıktım zaten, onun acısı geçmiyordu. ama şimdi minho'nun yazdıkları duygu bunalımımı çok farklı bir seviyeye sokmuştu. kendinden böyle bahsetmesi, değersizmiş gibi konuşması kan pompalayan küçük zavallı organıma hiç iyi gelmemişti. böyle hissetmesine dayanamazdım. chan'in ona böyle hissettirdiğini söylemesiyse beni yeniden bir kaç gün önceki psikolojime sokmuştu. chan'i yumruklamak istiyordum.

ama yapmazdım, yapamazdım. chan'in minho'yu ne kadar sevdiğini biliyordum çünkü. onun sevgisine defalarca şahit olmuştum. hatta bazen benimki onun sevgisinin yanında küçücük kalıyordu, en azından öyle hissediyordum. ama minho bunu hissetmiyor olmalıydı, eğer bana söylediklerini düşünüyorsa chan ona gösteremiyor olmalıydı.

jeongin uyuşuk adımlarıyla yanıma geldiğinde kolumu omzuna attım. hava biraz soğuktu ve jeongin titriyordu. ısınması için ellerimi kollarına sürterken changbin'in etrafında toplanan kalabalığa ilerledim.

"bakın kural sayımız üç. sevişebilirsiniz ama ses yapmayın duvarlar ince, kustuğunuzda ya da sıçtığınızda temizliyorsunuz ve son olarak, ki en önemlisi bu kütüphanenin içinde devasa bir akvaryum var. ordaki balıklara hiçbir şey olmayacak. sorusu olan?"

çoğumuz omuz silkmiştik. ama felix kafası karışmış bir şekilde changbin'e bakıyordu. elini yukarı kaldırdığında gözlerimi devirdim. felix'den bahsetiyorduk mantıklı bir soru sormasının imkanı yoktu.

"ben sevişirken bağırmayı seviyorum ama." sesi mızmızlanıyor gibi değilde gerçekten anlamamış gibi çıkmıştı. devam etmeden önce sol kaşını yukarı kaldırdı. "ses çıkarmayacaksak sevişmem."

changbin başta gülse de felix'in her geçen saniye ciddileşen ifadesiyle gülüşünü yuttu. "tamam. sadece felix ses yapabilir. başka itiraz?"

seungmin sinirlenmiş gibiydi. o da ses çıkarmak istediğini söylediğinde hyunjin'in  yüzü kıpkırmızı olmuştu. "bu adil değil. hyunjin senden daha iyi sevişiyor. hepinizden daha iyi sevişiyor. ses çıkarmayı ben hakediyorum."

chan, changbin ve minho alınmış olduklarını gizlemeden bağırmaya başladıklarında hala kolumun altında titreyen jeongin yüzünden yine gözlerimi devirdim. gerzekler seks sırasında bağırmak için kavga ediyorlardı resmen ve jeongin donmak üzereydi. üstümdeki kot ceketi hızlıca çıkarıp jeongin'in üzerine giydirdim.

"hyung üşürsün." ceketi iterken beni azarlamaya çalışıyordu ama bir işe yaramayacağı çok açıktı.

"üşümem ben bilmiyor musun? hadi giy, hasta olacaksın." saçlarını karıştırdığımda hala sinirli gözüküyordu. ama yumuşak kalpli biriydi jeongin, kızmak yapısında yoktu. bu yüzden ceketin kenarlarını açıp kollarını bana doladı. ikimizi de soğuktan korumak için biraz daha bana sokulduğunda kıkırdadım ve kollarımı ceketin altından ona doladım.

"bak kendini beğenmiş muşmula, avusturalyada doğmuş olman daha iyi sevişiyor olduğun anlamına gelmiyor."

"ben de avusturalyada doğdum ve söyleyebilirim ki biz süper sevişen bir milletiz. changbin destekle beni."

konuşmanın nereye gideceğini asla anlamıyordum ve açıkcası dinlemiyordum da. canım acıyordu, minho'nun söyledikleri beni çok etkilemişti. benim neredeyse tapacağım kadar mükemmel birinin kendiyle ilgili böyle konuşması beni etkilemişti.

jeongin mızmızlanmaya başlarken kollarımı ondan ayırıp yeniden altılıya döndüm. "sizin ben beyninizi sikeyim zaten hepiniz sevişiyor olacaksınız birbirinizi duymayacaksınız ki! olan bana ve jeongin'e olacak aynı şu an olduğu gibi."

someone's someone | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin