İnsanlar doğmalı,büyümeli,ölmeli

174 22 163
                                    

Büyüdüğümde dünyayı değiştirmek istiyordum, küçük bir çocuğun süper kahraman olma isteği değildi bu. Ben zorlu bir yaşam geçirmiştim ve kimse böyle bir yaşam geçirmesin diyeydi tüm isteğim. Üstelik etrafımda dönen tüm kirli oyunların da farkındaydım, sadece kendi yaşadıklarıma değildi isyanım. İnsanları kurtarmanın tek yolu olduğunu sandım bir süre, belirli meslekler vardı bunu yapmak için onların peşine düşmem yeterli olur dedim.

Fakat biz birer limon değildik, kısıtlı olmak zorunda değildi sınırlarımız ve yaşam biçimimiz. Limondan bile çeşit çeşit verim alırdınız, limonata yapabilir, kekin içine katabilir, buzdolabına koyar kokuyu önlerdiniz, beyazlatıcı etkisi vardı vs. Bir limon nasıl işlevselse ve donanımlıysa, insan ondan çok daha fazla işe yarardı. İnsanları sadece onlarla bağ kurarak kurtarabildiğiniz gibi, kelimeler, resimler, müzik, tiyatro, film aracılığıyla da etkileyebilir ve kurtarabilirdik.

Çöpleri toplarsanız, sokak hayvanlarına yemek verirseniz, mağaza çalışanları için eşyaları düzgünce yerine koyarsanız, garsonların topladığı tabakların içine çöplerinizi yerleştirseniz, sağlık çalışanlarına gülümserseniz, sokakta çalışan çöpçüye selam verirseniz, marketten çıkarken kolay gelsin derseniz belki birinin o gün yaşamını kurtarırsınız. Bir şeyleri yapmak zaten onların işi diyerek onları daha da zora sokmak insani bir yaklaşım değil, hatta aldığınız dönütler ya da almadığınız dönütler olumsuz olabilir, sizi üzebilir lakin sizin amacınız ve niyetiniz doğrultusunda onların verdiği tepkinin önemini sıfırlamalısınız ve kendi yaşamınızı güzelleştirmek için adım atmalısınız.

Belki o çöpçü size cevap vermez, belki o sağlık çalışanı size somurtur, belki marketteki kasiyer size iyi günler dilemez fakat siz bunları yaptıktan sonra onların yapmadıkları onların çirkinliği olarak kalır. Bu sana tokat atana diğer yanağını dön olayı değil hayır, bir daha o çöpçüye selam vermezsiniz, o sağlık çalışanına gülümsemez ve o kasiyere kolay gelsin demezsiniz ama bu o kişiler için geçerli olur. Tümünden esirgemezsiniz bunu, tümevarım negatif sonuçlar doğurabilir. 

Kırılgan insanlar vardır, hayatı hassasiyetle gören ve tek bir sözcükle ya da mimikle dahi tüm yaşamına etki edebileceğiniz insanlar. Yine aynı örnekler üzerinden gidecek olursak, çöpleri belediyenin toplatması gerekir belki ama birilerinin de zaten hiç yere çöp atmaması gerekir, gerekenlerin dışına çıkmak gerek. Bu yüzden topladığınız bir çöp parçası belki bir canlının hayatını kurtarır, sokağa bıraktığınız bir yemek belki de ölmek üzere bir hayvanı yaşama döndürür, mağaza çalışanı zaten haksızlığa uğruyordur ve hayat o kadar üzerine geliyordur ki sizin paçavra gibi attığınız kıyafeti düzenlemek zorunda kalmak onu ağlatabilir, garsonların topladığı tabaklarda onlar için çöpü de içine yerleştirmeniz onu gülümsetebilir.

Sağlık çalışanları saatlerdir uykusuz kalmış ve kim bilir belki psikolojik şiddete maruz kalmış olabilir, sizin gülümsemeniz tam enerjisi bittiği anda dünyada hala iyiliğin sesinin duyulduğunu ona geri hatırlatabilir. Sokaktaki çöpçü ailesiyle ve maddi sıkıntılarla o kadar boğuşuyordur ki kendini en değersiz hissettiği ve belki de hayatından vazgeçmeyi planladığı an'da ona selam vermeniz ona bir birey olduğunu, önemli olduğunu yeniden farkettirir.

Marketten çıkarken kolay gelsin dediğiniz kişi, sizden önceki bir müşterinin azarlaması yüzünden kendinde son noktayı koymuş olabilir ve siz bunu düzeltebilirsiniz. Hayır, tüm hayatınızı ya böyle olursa ya şöyle olursa diye ihtimallere yaşayın demiyorum. Sadece iyi biri olmak için çabaladığınızda, tüm bu ihtimallerde boğulmanıza da gerek kalmaz. Siz sadece iyi olun ve bırakın ihtimaller kendi kendine şekillensin. Ben, hep iyi biri olmaya çalıştım fakat sivri dilliydim, kırıcıydım. Bu oldukça zıt görünüyor değil mi? Özellikle kırıldığımda her şeyden daha keskin olabiliyordum, kötü olduğunu düşündüğüm insanlara ise acımıyordum ve onlara karşı vicdanım siliniyordu.

ALWAYS:NOTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang