Çok uzakta...

103 18 163
                                    

Havaalanının içine girdiğimizde hepimizin titrememek ve soğukkanlı durmak için büyük çaba sarf ettiğini biliyordum. Yol boyunca Taehyung midesinin bulandığından bahsetmişti ve onu rahatlatmak için çubuk kraker, naneli şeker gibi yiyecekler versek de çok işe yaramamış olmalıydı, stres kaynaklı olduğundan olsa gerek yüzünde her an kusacakmış gibi bir ifade vardı.

Merdivenleri çıktığımızda güvenlikten ilk geçen Jin olmuştu, onun hemen ardından Namjoon geçerken nefesimizi tutmuştuk, o sıkıntısız bir biçimde Jin'in yanındaki yerini aldığında aslında elini yumruk yapıp havaya kaldırarak "Başardım" demek istediğini biliyorduk ama her birimiz sorunsuzca onların yanına geçene kadar gerginliğimiz devam etmişti.

Fazla eşyamız yoktu, Hoseok dışında hepimizin sırt çantası vardı yalnızca, Hoseok bavulunu tartıp üstüne etiketini yapıştırırken Jin de hangi kapıdan geçeceğimizi kontrol ediyordu. Uçakları camın ardından görebileceğimiz yere geldiğimizde asıl geçiş noktamız burasıydı, hem kimlik hem bilet kontrolü yapılacaktı, eğer bir şey olursa burada olacak ve her şey yıkılacaktı. Sıraya geçtiğimizde, betimiz benzimiz atmış bir vaziyetteydi ama yine de iyi idare ediyorduk, Taehyung önümdeydi ve biraz halsiz göründüğünden onu belinden tutup kendime doğru çekmiştim.

Bana yaslanmasını sağlarken sessizce "Bana dayan, az kaldı birazdan uçaktaki yerlerimizi alırız, kendini kötü hissedersen ben seni taşırım tamam mı? Koluma gir ya da kolunu boynuma at"dedim. Taehyung'u o kadar çok seviyordum ki içinde bulunduğumuz kaotik durumda bile onun sağlığı benim için daha öne çıkan bir hal oluyordu.

Taehyung eliyle havada geçiştirir gibi bir hareket yaparken "Ben gayet iyiyim, merak etme"demişti ama bana yaslanmayı da bırakmamıştı, tebessümle onu onaylamıştım. Sıra ilerlemeye devam ederken arkamda Jungkook'un ofladığını duydum, kafamı onlara doğru çevirirken Hoseok'un da dudaklarını ıssırdığını gördüm. Onlara gülümsediğimde Hoseok'un gözlerindeki parlaklığın ağlamak üzere olduğundan kaynaklandığını bilsem de bunu onu tanımayan biri sadece gözlem yaparak anlayamazdı, bu yüzden gayet iyi idare ettiğini düşündüm.

Jungkook ise tırnaklarını yemeye başlamıştı, daha iyi olduğunu ispatlamak için sık sık bir şey yokmuş gibi geyik muhabbeti konuları açıyor ama sonra hemen somurtuyordu. Namjoon ve Jin ise sanki balayına giden bir çift havasında görünüyorlardı, yani dışarıdan bakıca böyle bir enerjileri vardı. Tatlı tatlı flörtleşiyorlar, gülüşerek ve birbirlerini ara sıra itekleyerek heyecanlı görünüyorlardı.

Lakin içlerinde kopan fırtınaların ve korkunun farkındaydım, yine de böyle görünmeleri çok iyiydi hepimizden iyi baş ettiklerini düşündüm bu vaziyetle. Burada varolma nedenimiz Japonya'ya zevkli bir seyahat yapmakmış gibi düşünmek ve bunu içselleştirmek istiyordum, böylelikle rolümüzü gerçeklikle birleştirir ve daha inandırıcı olurduk, kendimiz için bile inandırıcı olursak ve yalanımıza inanırsak o zaman daha kolay ilerleyebilirdik.

Elbette bunu söylemek ve düşünmek kolay olsa da icraata geçirmek o kadar kolay olmuyordu, gerçekliğin içinde sürükleniyorduk. Sıra Jin ve Namjoon'a geldiğinde görevlinin bıkkın ve yorgun tavırları içime umut doğurmuştu, onun dinç ve hevesli durması bizim için dezavantaj olurdu ne de olsa. Gerçi kimliklerimizde bir problem çıkarsa her türlü bizi kafeslerlerdi ama yine de aşırı dikkatli birinden ziyade bu şekilde işini baştan savma yapıyormuş gibi görünen birini tercih ederdim.

Jin ve Namjoon, kimlik ve bilet kontrolünden normal bir biçimde geçtiklerinde sıra bize gelmişti. Onların üstü aranırken biz de Taehyung ile görevliye kendi belgelerimizi uzatmıştık, görevli Taehyung'a baktığında onun bağcıklı botlarını gözden geçirdi Taehyung'un koluma geçmiş olan eli orayı sıkarken onu rahatlatmak için diğer elimle onun elini okşadım. Kadın iç geçirerek tabureyi işaret etti ve "Ayakkabılarınızı çıkarmanız gerek, şu tabureye geçebilirsiniz"dedi, Taehyung'un botları bağcıklı olduğundan dolayı çıkarması zor diye böyle bir şey söylemişti.

ALWAYS:NOWhere stories live. Discover now