Evren mahvolurken biz dans edelim

139 19 154
                                    

Öğle yemeği bolca neşe ve kahkaha ile geçmişti, bardağımı dudaklarımın önünde tutup onu çok fazla güç uygulamadan ıssırırken bu hallerinin çok hoşuma gittiğini düşündüm. Jungkook ve Hoseok, beraber pasta yapma fikri ortaya atmışlardı, bu ikili yemek yapmaya fena sarmış durumdaydı ama bunun Jungkook'u mutlu ettiğini gördükçe ben de mutlu oluyordum.

Namjoon ise hiç kimseye belli etmemeye çalışıp gülüşlerini ortaya çekinmeden atsa da gözlerindeki karanlığın farkındaydım, canını sıkan çok fazla şey olmalıydı ama kimsenin keyfini kaçırmamak için kendine saklıyordu. Bir de sanırım biraz da Jin'i özlüyordu, en azından dışarı çıktığımızda ve özgür olduğumuzda onunla hemen beraber olmayı hayal etmiş olmalıydı.

Taehyung ise yemekten önce utangaçlığa boğulan çocuk değilmişçesine hemen değişmiş ve oldukça flörtöz havalara girmişti, yemekte sohbetin ortasında Jungkook'un kafasını kendine çekip saçlarının arasına bir öpücük kondurduğunda bana bakıp göz kırpmıştı. Jungkook ise ona hunharca vurmaya başlayıp "O yağlı ağzınla saçımı mı öptün sen? Ya ne kadar iğrenç birisin çek o pis ellerini üzerimden" demişti, Taehyung ise Jungkook'tan gelen yumruklara aldırmadan onun yanaklarını sıkmaya çalışıyor, çenesinin altını okşuyor ve Jungkook'u iyiden iyiye sinir ediyordu, arada da bana kaçamak bakışlar atıyordu.

Açıkçası beni kıskandırmaya çalıştığını anlasam bile bunu neden yaptığını anlamlandıramıyordum, hem ben onları kıskanmıyordum da birbirlerine olan yakınlıklarının anlamını biliyordum nihayetinde. Bir dakika bir dakika biliyordum değil mi? Biliyordum tabii canım, hem birbirlerine olan yakınlıklarının anlamı bambaşka olsa bile buna bir şey söyleme hakkım var mıydı ki? Yoktu, bu yüzden kalp kırıklığımı içime gömer yine onların mutluluğunu izlerdim, kıskanmazdım fakat kırılırdım.

Jungkook pes etmiş bir biçimde kendini tamamen Taehyung'a bıraktığında Taehyung onu iyice dibine çekmiş ve kafasını kolunun altına kıstırıp saçlarını karıştırmış ardından da birden bire onu itmişti. Jungkook ise minik bir küfür mırıldandığında Taehyung gözlerini kocaman açarak "Sen bana küfür mü ettin?"dedi, Jungkook da onun gibi gözlerini açtığında "Katiyyen öyle bir şey olmadı eyvah eyvah hayali sesler de duymaya başladın hepten delirdin hyung sen iyice"dedi. Taehyung gözlerini kısarken "Neyse"dedi, Benim gözümün önünde ise tüm duyularım fazla mesai yapıyormuş gibiydi, kokular birbirinden ayrılıyor hem yemek kokusu hem masada oturanların kokusu bir bir burnumdan içeri dalıyordu.

Renkler ayrışıyor ve mutfaktaki sade renk uyumu hoşuma gidiyordu, tabak ve çatal sesleriyle insan sesleri birbirine karışıyordu. Sonsuz karanlığım birden bire yıldızların parlamasıyla dolmuş gibiydi, Hoseok yemekten kalktığında Taehyung ile bulaşıkları yıkama görevimiz olduğunu söylemişti. Birileri yemek yaparken diğerleri bulaşık yıkıyordu işte, birkaç gün içinde alıştığımız ve oturttuğumuz bir sistem olmuştu bu. Herkesin masadan kalkmasını bekledikten sonra Taehyung ile beraber masayı toparlamaya başlamıştık.

Kahvaltılıkları buzdolabına yerleştirirken boş tabakları lavabonun yanına bırakan Taehyung yanımdan geçip durdukça çocuklar kadar duru olan kokusu genzimi ziyaret ediyordu. Düşüncelerim susmuştu fakat yine onları dürtüp uyandırıyordum, hayaller dürtüyordu ve ben artık hayallerden korkuyordum. Eskiden tatlı gelirdi hayaller ama bana insan değilmişim gibi davranıldığından beri kaybolup giden hayallerimin yerine yenilerini koymak beni irkiten bir şey haline gelmişti.

Oysa ki eskiden hayallerim olmadan asla yaşayamacağımı düşünmüştüm ama bu sadece benim değişmemle ilgili de değildi sanki, onunla ilgili hayal kurmaya cüret edemiyordum. Bu neydi bilmiyordum ama onu hayallerime yakıştıracak kadar cüretkar olmak istemiyordum. Başkaları belki hayallerini saydam birer bulut gibi görürlerdi fakat ben onları somutlaştırmadan bile gerçek görürdüm, onlara kapılırdım ve kapılırsam içimdeki tüm kargalar yırtardı boğazımı. Ben hala bir çocuktum, ben hala bir yaşlı adamdım, sonsuz ben vardı içimde ve birini bulmuşken yitirme düşüncesi hızla aklımdan geçerken tüylerim ürperdi.

ALWAYS:NOWhere stories live. Discover now