3🍀

10.6K 834 1.3K
                                    

Ayaklarımı sürte sürte okuldan çıktım. Acayip yorulmuştum. Öğrenci miyiz robot muyuz belli değil. Okuldan nefret etmekte zirve yapmış durumdayım.

"Shin Ji! Kime sesleniyorum? Bize gelmek ister misiniz? Annemle babam şehir dışına çıktı."

"Akşama doğru gelirim Youra, şuan hiç halim yok."

"Bak bak, uydurukçuya bak. Basketbol maçı izlemeye gideceğim demiyor da.."

Omuz silktim.
"O bir istisna, lütfen yani."

Mina bu halime sırıtıp yanağımı sıktı. "8'den önce bekliyoruz ona göre."

"Anladım..."

Yollarımız ayrıldığında basketbol sahasına gittim. Üniversiteli çocuklar çarşamba günleri burada kendi aralarında bir maç yaparlardı. Evime giden yol buranın önünden geçtiği için izlemekte sakınca görmüyordum. Ağaçların arasında kalmış küçük bir saha idi, pek fazla insan gelmezdi buraya. Gölgelik alan olduğu için çok hoşuma gidiyordu.

Sahanın içine girip her zaman ki bankıma oturdum. Çocuklar beni burada görmeye alışmışlardı artık, tek seyirci bendim zaten. Yorgunluğumu atıyordum burada. Basketboldan anladığım falan yoktu.

Maça başlayalı çok olmamıştı ki bir tanesi tanıdık bir ismi bağırdı.

"Oo, Felix?"

Sahanın girişine baktım. Felix gülümseyerek tek koluna taktığı çantası ile içeri adımlıyordu. Onu ilk defa burada görmüştüm, dolayısıyla biraz şaşırmıştım. Sahanın ortasına ilerleyip çocuklar ile tokalaştı. Konuşmalarını dikkatle dinliyordum.

"Sen buralara uğrar mıydın?"

"Büyük sahaya artık gitmediğinizi duydum, gelip izlemek istedim. Oraya alışmışken yeni ortam bozuyor olmalı?"

"Tam tersi, burada daha rahatız. Ses yok, gürültü yok, kızların ciyak ciyak sesleri yok. Bir tek şu liseli var işte, o da sessizce izliyor."

Çocuğun beni işaret etmesi ile Felix bakışlarını bana çevirdi. Şaşkınlıkla kaşlarını çattı.

"Shin Ji?"

"Tanıyor musun?"

Felix başıyla onayladı ve yanıma geldi. Çocuk kendi arkadaşlarına döndüğünde ben de bakışlarımı ona çevirdim.

"Ne yapıyorsun burada?"

"Maç izliyorum."

"Bundan hoşlanmadığını sanıyordum?"

"Futboldan hoşlanmıyorum, ayrıca burası huzur verici."

Gülümsedi. Çantasını yanıma bıraktığı esnada deminki çocuk tekrar seslendi.

"Lix! Bi' gel de boyunun ölçüsünü alalım, bakalım paslanmış mısın?"

Felix çocuğa döndü ve artistik bir şekilde sırıttı.
"Bakalım..."

Maça dahil olan Felix ile takımlar yeniden kuruldu. Ayaklarımı sallaya sallaya izlerken keyif alıyordum. Felix hepsinden iyi oynuyordu. Aşırı karizmatik idi aynı zamanda. Vay be, üniversite böyle tiplerle mi dolu? Abimin evdeki eşofmanlı hallerini bilmesem inanacağım.

Maç devam ediyordu, tabi ben bir halt anlamadan. Tek bildiğim bütün basketleri Felix'in attığıydı. Maç bittiğinde, çocuklarla yumruk tokuşturdu.

"Alıştırma falan yapmadan nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun anlamıyorum. Takıma geri dönmeyi düşünsene."

"Hiç uğraşamam, işim başımdan aşkın zaten."

I'm Here | Lee FelixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin