14🍀

9K 668 1.2K
                                    

3,5 bölümdür Felix'in ağzından yazıyorum, hadi hayırlısı jksjfskxllk

İki şık arasında kalırsın.
A ya da B

En sonunda ikisinden birini seçersin mecburen.
Ve cevap C çıkar.

Hah işte öyle bir durumdayım tam da şuanda. İki ucu boklu değnek dedikleri kesinlikle buydu.

"Bir ihtimal sen... Shin Ji'den hoşlanıyor olabilir misin?"

Min Ho cevap beklercesine yüzüme bakarken, çıt çıkarmayarak ben de ona bakıyordum. Ne diyeceğimi bilmiyordum ki! Ayrıca onun tepkisini bile anlayamıyordum. Oldukça düz bir ifadeye sahipti şuan.

Sanırım gerçekten bir şey söyleyemeyecektim...

Ki benim söylememe gerek yoktu. Cevap alamayışını 'evet' olarak kabul etmiş gibi görünüyordu. Gülerek bakışlarını başka tarafa yöneltti. Ah! Çok garip bir durum..

"Hoşlanıyorsun."

Sessizliğimi korumaya devam ettim. Sadece o konuşsun, ne düşündüğünü belli etsin istiyordum. Buna kızmaması tek dileğimdi açıkçası.

"Beni şaşırttın."

Biliyorum!

"Neden...şaşırdın?"

"Yani, Shin Ji senin ideal tipin listesinde sona bile giremez. Bu yüzden konuşmak istedim. Acaba... Yanılıyor olabilir misin?"

Kaşlarımı çattım. Ne demek yanılıyor olabilir miyim?

"Ona olan hislerin, sadece geçici bir heves olabilir mi? Belki de yanlış anlamışsındır-"

"Hayır. Hislerimden eminim."

Hislerine tüküreyim. Karşında kızın abisi var, kendine gel salak! Cidden... Anında gaza geliyorum.

Ama 'geçici bir heves' diye adlandırması hoşuma gitmemişti ve direkt reddetmek istemiştim. Yine de Min Ho sinirli falan görünmüyordu.

Aksine, güldü.

"O kadar kızın ardından git gel sen bizim tavşanı bul? Acayipsin cidden."

"Ulan sen çok mu doğru kişiyi buldun sanki, konuşturma beni şimdi. Nahee ile hastanede kavga ederek tanışmadınız mı siz? Sinir hastası olduğunu bile anlatmıştık hemde."

Gülüşü soldu, yerine buruk bir tebessüm bıraktı.

"Biz... Ayrıldık."

Bak işte bunu asla beklemiyordum.

"Ne? Ne zaman?"

"İki gün falan oldu. Aniden olunca söyleyemedim."

Yutkundum. Gözlerinden belliydi canının yandığı ama... Nasıl olmuştu bu cidden? Ben çoktan evlenecekleri kafasına girmiştim bile. Uzun zaman olmuştu bunlar birlikte olalı.

"Neden?"

"Bilmiyorum... O istedi. Muhtemelen aynı konular. İyileşemeyeceğini düşünüyor."

Kafasını bana çevirdi yüzündeki buruk tebessümü korurken.

"Ne yapacağız biz bu kızlarla böyle?"

Kızlar... Yemin ediyorum çok garipler. (bi' normal sizsiniz çünkü)

"Ne bileyim oğlum? Bunları seninle konuşmak bile tuhaf. Hem, nasıl anladın? Ben bile kendime itiraf edememişken."

"Sahile gittiğimiz günü hatırlıyor musun? Markette kızlarla karşılaşmıştık. Shin Ji'ye olan bakışlarını fark etmemek elde değildi. Ayrıca Jong İn'in doğum gününde. Youra, He Min'in bizimkine açıldığını söylediğinde boğuluyordun lan az kalsın."

I'm Here | Lee FelixWhere stories live. Discover now