12🍀

9.8K 705 1.2K
                                    

"Merhaba, ben Oh He Min. Seoul Lisesi 3-2 sınıfı öğrencisiyim. 3-1 Sınıfında olan Lee Shin Ji'ye iftira attım. Okulun boş pano duvarına yazı yazdım ve altına Shin Ji'nin yaptığını belirtmek için onun adının baş harflerini yazdım. Bana sorulduğunda ise inkar ettim. Başta Shin Ji olmak üzere herkesten özür diliyor, ve hatamı kabul ediyorum."

Şaşkınlıktan ağzım açık kalırken, gözlerim de kocaman açılmıştı. Video bittikten sonra kafamı abime çevirdim. Benim aklımda, He Min'i çete halinde dövecekleri falan vardı. Ben mi fazla psikopattım yoksa onlar mı sandığımdan zekiydiler bilmiyorum ama galiba bu video iyiye işaretti.

"Nasıl yaptınız?"

Gülümseyerek elini saçlarıma atıp karıştırdı.

"Sana bize güvenmeni söylemiştim."

İçimde sevinç patlaması yaşayarak abimin boynuna atlayıp sıkıca sarıldım. Bir anlık sevinç ile fazla sıkı sarılmış olmalıydım ki, çırpınmaya başladı. Geri çekilip nefes almasına izin verdim.

"Peki şimdi ne olacak? Benim uzaklaştırılma iptal mi?"

"Muhtemelen. Akşam babamın telefonuna okula gelmen gerektiği ile ilgili bir mesaj geldi. Birazdan babamla gideceksiniz ama anneme bir şey belli etme tamam mı? Seni okula bırakacağını sanıyor."

"Anladım... Voah, çok şaşırdım cidden."

Bu halime gülüp burnumu sıktı ve hazırlanmam için odadan çıktı.

Dün üzüntü ve stresten yorganın altından çıkmamıştım. Zaten annemi hasta olduğuma ikna etmiştik. Uzaklaştırılma konusunda korkmuştum ama sadece bir gün okula gitmemiştim. O gün de abim ve arkadaşları planlarını uygulamaya geçirmişlerdi. Yemin ediyorum, akılları çok iyi çalışıyordu.

Salak Shin Ji. Sen nasıl Min Ho gibi birinin kardeşi oldun ki? Ulan annen polis köpeği eğitmeni, ama senin en büyük korkun köpekler. Bravo kızım, sen zor yaşarsın bu beyinle.

Ben kesin babama çekmiştim. Bu pamuk kalpçiğimin başka bir açıklaması olamazdı yani.

Tabi hala bir diğer ihtimal evlatlık olmam durumu vardı.

Formamı giydikten sonra aşağı indim. Hızlı bir kahvaltıdan sonra yola çıktık. Babamla okula girdiğimizde tüm bakışlar üzerimizdeydi geçen gün ki gibi. Hepsi videoyu izlemişti abimin dediğine göre. Hah! Bittin sen Oh He Min...

Müdürün odasına girdik. He Min ve ailesi de içerideydiler. Müdür hepimizle bir konuşma yapıyordu ama ben dinlemiyor, He Min'e 'oh canıma değsin, it' bakışları atıyordum. Ancak adımı duyunca müdüre döndüm.

"Kusura bakma Lee Shin Ji. Olayın olduğu zaman seni biraz azarlamıştım, kendini kötü hissetme çocuğum."

Biraz azarlamıştım mı?
Ağzıma sıçtın ağzıma.

İlerleyen dakikalarda, babam sert tavrı ile müdürle konuşmuş, He Min'in ailesini uyarmış, He Min'in ailesi bin kere özür dilemiş, ve He Min'in okuldan atılma işlemi gerçekleşmişti.

İlk defa hayat bana yüzünü gülmüştü ve ben bu pislikten kurtulmuştum.

Odadan çıktığımızda babam ile vedalaşmıştık. O gittikten sonra He Min'in ailesi de uzaklaşmıştı. He Min de çantasını toparlayıp arkalarından gidecekti.

Dolabına gitmeden önce durup bana döndü. Muhtemelen son kozunu atacaktı, bıkkın bakışlarla ona bakıp kollarımı önümde birleştirdim.

"Ben... İlk başlarda senden gerçekten hoşlanmıştım. Olanlar için üzgünüm."

Bir şey söylemek istemedim. Arkasını dönüp dolabından eşyalarını almaya devam etti. Ben de daha fazla orada durmadan sınıfıma gittim. Herkes He Min'e bakıyordu. Okulun gözde çocuğunun okuldan atılıyor olması tuhaftı tabi ki. Ancak kendi hatasıydı.

I'm Here | Lee FelixWhere stories live. Discover now