16🍀

8.4K 651 1.1K
                                    

Sonunda okula dönmüş, istemeye istemeye içeri girmiştik. Üç garaj gazisi kapıdan girdiğimiz andan itibaren insanları başımıza toplamıştık. Her gelen geçmiş olsun diliyor, nasıl olduğunu soruyordu.

Ölüme giderken popüler olmuştuk iyi mi?

Hoşuma gitmediğini söyleyemezdim açıkçası. Artistik tavırlarla ilerlemeye başladım. Hangi insan kaza geçirdiği için havalara girerdi bilmiyorum ama ben işte...

Benim alnımda, kaşımın üstünde ve dudağımın kenarında yara izleri vardı. Ayriyeten ufak tefek çizikler oluşmuştu sol yanağımda.

Mina'nın yanağında çizikler, gözünün biraz altında ise morarma bulunuyordu. Youra'nın da yanaklarında ufak tefek çizikler, çenesinde morarma ve boynunda kızarıklık vardı. Tabi bunlar sadece görünen yaralardı.

Resmen 'BİZ AHİRETTEN GELİYORUZ' diye bağırıyorduk.

Kazayı bilmeyenler bile şu halimizi görünce neler olduğunu tahmin edebilirlerdi.

Sınıfımıza girdiğimizde bir de sınıf arkadaşlarımız tarafından soruya tutulmuştuk. Öyle böyle derken iki dersi atlatmış, teneffüste doğruca kantine gitmiştik. Çünkü üçüncü ders sınavımız vardı, ve midemiz boşken beynimiz iyice error veriyordu.

Atıştırmalık bir şeyler alıp büyük masalardan birine oturduğumuzda birkaç kişi yanımıza gelip boşta kalan sandalyelere geçmişler, tahmin edildiği gibi kaza hakkında sorular sormaya başlamışlardı.

Ben sessizce tıkınırken kızlar onları cevaplıyorlardı. Ancak adımı duymam ile konuya dahil oldum.

"Shin Ji'nin abisi çok kötüydü ama ya, aklımdan çıkmıyor ağlayışı. Nasıl da korkmuştu."

Çocuğun cümlesi ile gülümsedim. Zalımın oğlu odundu falan ama içinde minik bir miyav taşıyordu.

"Onun dışında bir çocuk daha vardı Shin Ji'nin başında. O da çok korkmuştu. Değil mi?"

Ben kaşlarımı çatarken kızlardan biri diğer kızı onayladı.
"Ben de gördüm. Ağlıyordu ama daha çok şok olmuş gibiydi. O da mı abin Shin Ji?"

"Kimden bahsediyorsunuz? Yani, tarif etsenize."

"Sarışın, uzun boylu, yakışıklı. Bir de emin değilim ama galiba çiller vardı."

Hızla ellerimi masaya koyup kıza yaklaştım.
"Nasıldı, nasıl ağlıyordu? Çok korkmuş muydu? Ne yaptı?"

Kız birkaç kez gözlerini kırpıştırıp düşünmeye başladı.

"Yani... Sanki şok etkisinde, olanları kabullenmeyi istemiyor gibi bir hali vardı. Elini tuttu, böyle alnına falan götürdü. Dokunsan ağlayacaktı.. Ya ne bileyim o an çok dikkat edemedim ki. Biz de korktuk."

Arkama yaslanırken keyifle sırıtıyordum. Bahsettikleri kişi Felix'ti. Benim için bu kadar korkmuş muydu cidden? Yavaş yavaş düşüyorum sanırım.

Elime baktım tebessüm ederek. Yanımdaki Mina dirseği ile kolumu dürtünce ona dönmek zorunda kaldım. Muzip bir sırıtış vardı yüzünde.

"Pek bir sevindin? Sizin iş oldu, benden söylemesi."

"Ne alaka?"

"O zaten kör kütük aşıktı, senin de aklın başına geldiğine göre en kısa zamanda düğünü yapıyoruz."

Gözlerimi devirdim.
"Sen kafanı falan mı çarptın kazada? Hayır yani önceden de gerizekalıydın ama en azından belli etmiyordun."

Omuz silkip önüne döndü. Ben ise çilli sarışının olduğu hayal dünyamda kaybolmaya devam ettim. Çok güzel, sınava nasıl odaklanacaktım şimdi?

I'm Here | Lee FelixWhere stories live. Discover now