17🍀

7.8K 663 735
                                    

Abim o öfkeyle evden çıktıktan sonra geri gelmemiş, ben de gece boyu beklemiştim. Ancak sonunda uykuya yenik düşmüştüm ve sabah uyanır uyanmaz onun odasına gitmiştim. Yatağı bile bozulmamıştı.

Gece eve geçmediğini öğrenince endişe eden anneme, abimin bizi konuşurken duyduğunu söylemek zorunda kalmıştım. Kendini kötü hissetmişti. Hissetmeliydi de.

Odama kapanıp telefonumu aldığım gibi abimi aradım. Birkaç kez hemde. Ama açmıyordu. Son çare Felix'i aradım. Abimin aksine o ilk çalışta açmıştı.

"Felix! Abim orada mı?"

"Evet..."

"Onunla konuşmam gerekiyor. Söyle telefonlarımızı açsın ya da telefonu ona ver. Eve gelmesi gerekiyor."

"Üzgünüm Shin. Min Ho gerçekten iyi değil. Bir süre burada kalsa iyi olur, en azından sakinleşene kadar."

"Olmaz! Oraya geleceğim, onu merak ediyorum-"

"Shin... Gelme."

Kalbimin porselen tabak sesinden felaket bir ses çıkararak kırılması kulaklarıma dolmuştu. Ayrıca sinirlerim de bozulmuştu.

"O benim abim." Dedim sert bir ses tonuyla.

"Shin Ji, son kez söylüyorum. Gelme. Min Ho bir süre kafasını toplamalı. Muhtemelen birazdan çıkacak zaten, Nahee'nin yanına gider. Boşuna yorma kendini."

"Tamam! Dediğin gibi olsun."

"Shin-"

Telefonu suratına kapatıp sinirle yatağıma oturdum. Dün bana sarılıp romantik bir panda edasıyla davranan çocuk bugün sabah sabah sinirlerimi bozmayı, kalbimi kırmayı başarmıştı. İkisi bir olup bana kafayı yedirtmeyi planlıyor olmalıydılar. Yine de oraya gitmek istiyordum. Abim, kendi haline bırakabileceğim biri değildi benim için.

Zaten kafama eseni düşünmeden yaptığım için hep saçma sapan sonuçlarla karşılaşmıyor muydum?

Anneme abimi almaya gideceğimi haber verip üsütmü değiştirdim ve evden çıktım. Tabi annem bacak kadar boyumla kendi başıma işlere kalkışmamamı söylemişti ama pek de umurumda değildi açıkçası. Benim canım boyum ile ne alıp veremedikleri var bilmiyorum.

Kısa sürede oraya varmıştım. Bugün okulun tatil olmasıyla beraber, abim ve Felix'in de dersi yoktu öğleden önce. O yüzden şuan ikisi de hala evdeydiler, eminim.

Sertçe kapıyı çaldım. Çok geçmeden Felix açtı ve iç çekti beni görünce.

"Gelme demiştim."

"Laf dinleyecek biri gibi mi duruyorum?"

Onu itekleyip dingonun ahırın giriş yapar gibi içeri girip salona ilerledim. Abim balkonda oturuyordu. Hızla oraya yöneldim. Balkona geçmeden önce peşimden gelen Felix döndüm.

"Orada kal."

Alayla güldü. Yüzümü buruşturup balkon kapısını kapattım. O sırada abimin bakışlarını bana dönmüştü. Ben de ona dönüp dudak büzerek sıkıca sarıldım. Benden küçük olsa iki tane patlatırdım ağzına ama abi işte. Beni bu balkondan aşağı sallandırabilir, güvenemiyorum.

"Neden aradığımda açmıyorsun, çok endişelendim."

Geri çekildim, onun oturduğu sandalyenin karşısındaki hasır sandalyeyi çekip oturdum. Gerçekten hiç iyi görünmüyordu. Muhtemelen gece boyu uyuyamamıştı.

I'm Here | Lee FelixWhere stories live. Discover now