bölüm 1

20.7K 452 58
                                    

Ahsen!

Ahsen!

Huuuu! Nazar boncuğu sana sesleniyorum.

Seslenen kişi nazar boncuğu diyordu. Çünkü bu onun lakabıydı. Yaşadıkları bu köy nesillerden beri dışarıya kız alıp vermezdi. Bunun için köyde hemen herkes birbirine benzeyen buğday tenli kahverengi gözlü insanlardı. Tabi birkaç kişi hariç. İşte onlardan biri de Ahsen'di. Okyanus renkli gözleri her bakanı içine hapsediyor, bir bakan istemsizce bir daha bakıyordu.

Ahsen koyunları otlatırken bir ağacın gölgesinde sessizce kitabını okuyordu. Daha 16 yaşında küçük bir kız çocuğuydu. Hem öksüz hemde yetim kaldığında daha beş yaşındaydı. Annesi ve babasını bir traktör kazasında kaybetmişti. Babası olay yerinde ölmüş annesi ise iki gün hastanede kalıp hayata karşı verdiği mücadeleyi kaybedip, arkasında bıraktığı yavrusuna üzülüp gözü açık gitmişti. Ölmeden önce annesi Ahsen'e bir vasiyette bulunmuştu.

"İsmi gibi güzel kızım, Ahsen'im. Özür dilerim bu zor hayat mücadelesinde yanında olamayacağım. Beni babanla zorla evlendirdiler. Sonra hemen arkasından sana hamile olduğumu öğrendim. Tek umudum sendin. Bu kadar sene sırf senin için sabrettim. Senin doğumun çok zor oldu. Köyümüzde doktor yoktu. Doğumdan sonra çok kan kaybediyordum. Beni apar topar kasabaya götürdüler. Tabi oradaki doktorda bir şey yapamıyordu. Sonra paldır küldür ilçeye götürdüler. Gider gitmez beni ameliyata aldılar. O gün neredeyse ölüyordum. Benim için her şey çok korkunçtu. Daha 18 yaşımda hayatımı kaybediyordum. O gün Allah'a çok dua ettim. Allah'ım inşallah benim kızım doktor olur bizim köy gibi doktorsuz köylere umut olur dedim. Bu sana son vasiyetim. Mutlaka oku. Okuyup iyi bir yerlere gel. Olabilirsen doktor ol. Olamazsan da canın sağolsun. Ama ne yap et oku kendini bu köyden kurtar. Ben buraya hapsoldum. En güzel senelerimi burada bir zindanda geçirdim. Sen mutlaka buradan kendini kurtar."

Bunlar annesinin son sözleriydi. Daha beş yaşındaydı. Ona bakacak tek kişi dedesiydi. Senelerdir birlikte yaşıyorlardı. Ahsen annesine verdiği sözü tutamamıştı. Liseye kadar kasabadaki okulda okumuştu. Liseyi kazanmasına rağmen maddi imkansızlıklardan dolayı gidememişti. Ellerinde avuçlarında pek bir şey yoktu. Günü kurtardıklarına şükrediyorladı. Zaten liseye kadar da komşu kızlarının eskiyen küçülen önlükleriyle ve ayakkabılarıyla okulu tamamlamıştı. Köyde okumayan herkes kuran kursuna giderdi. Dedesi de Ahsen'i oraya göndermişti. Ama dedesi söz vermişti. Şu kurban bayramı geçsin satılan koyunların parasıyla ona kitap alıp açık liseye kaydettirecekti. Ahsen'in şimdi tek umudu çok koyun satılmasıydı. Artık o da okuyacak ve annesine verdiği sözü tutacaktı. Şuan okuduğu kitabı ise yan komşusunun kızı Esin' den ödünç almıştı. Tam bir kitap kurduydu. Kendisi alamasa da arkadaşlarının kitaplarını okurdu.

Okuduğu roman çok sürükleyiciydi. O kadar dalmıştı ki ona seslenen Fadime ablayı bile fark etmemişti.
Kadın dibine kadar gelip konuştu.

"Kız Ahsen dakikalardır sana sesleniyorum. Niye ses vermiyorsun."

"Duymadım Fadime abla kusura bakma."

"Neyse önemli değil. Dur bak ben niye geldim. Sana çok güzel haberlerim var. Bu arada sen niye bu saatte buradasın. Senin şimdi Kur'an kursunda olman gerekmiyor muydu?"

"Abla iki gündür dedem çok hasta. Koyunları o otlatamayınca ben otlatıyorum. Sen ne haberi verecektin?"

"Müjdemi isterim. Başına talih kuşu kondu. Artık bu sefaletten kurtulacaksın."

"İyi güzel diyorsun abla da o nasıl olacak?"

"Bak şimdi. Dün koca göz emminin oğlu bana gelip bir şeyler söyledi. Bu çocuk senelerdir seni seviyormuş. Seninle evlenmek istediğini söyledi."

Ahsen- bir sessiz çığlık [TAMAMLANDI]Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz