Satıcı

İşkence

Onur'dan

Ebru'dan ses çıkmayınca merakla barın arka tarafındaki odaya gittim.  Eğer Kazım piçi Ebru'ya bir şey yaptıysa onun ebesini sikerdim.

Odaya girdiğim de gördüğüm manzara ile midem bulandı. Her yer kanlar içindeydi. Önce yerde işkence yapılarak öldürülmüş Kazım piçine sonra Ebru'ya baktım.

Kazım piçi oturuyormuş ve ölüm anında öne doğru atılmış gibi sandalyenin hemen önünde, yerde yatıyordu.

Belden aşağısı çıplaktı ve penisinin ondan iki metre uzaklıkla olması ile birlikte derisi soyulmuştu.

Kan, kalp onu artık vücuda pompalamaz olduğunda yer çekimine boyun eğerdi; Kazım piçinin cesedini çevirdiğimde ön kısmında sırt kısmının aksine mavimsi mor renkte olduğunu gördüm.

Kazım piçinin saçları kan birikintisinin içinde durmaktan kızıl bir renk almıştı ve bilmesem şuan normal saç rengini anlamak mümkün değildi.

Kolunu kendini birinden ya da bir şeyden korumak istiyormuş gibi başının üzerine kapatmıştı.

Neyin yanlış olduğunu anlamak için uzun uzun eline baktım. Şeklinde bir tuhaflık vardı. "Üçünü götürdüm."  diyen Ebru ile birden irkildim.

Ebru bir yeri göstererek "Üç parmak. İkisi sağ, biri de sol elden. " dedi. Gösterdiği yere bakınca, Kazım piçinin sağ ve sol ellerinde, işaret parmaklarından geriye kalan ufak parçalar ve sağ elinin orta parmağının olması gerektiği yerdeki yaranın etrafındaki kurumuş kanı fark ettim.

Ebru'dan

"Seni tanımasam sadist bir psikopat sanardım." diyen Onur ile göz devirdim.

"Adamı sadece öldürsen de yeterdi." diyen Onur ile "Yetmezdi. O genç kızlara tecavüz etti! Bende kızları okşadığı ellerinden parmaklarını ve erkekliğini kestim." dedim.

Onur'un yüzü bir an sararınca erkekliğini kastederek "Merak etme yanlış yapmadığın sürece o güvende." dedim.

"Ebru saçmalamaya ya." diyen Onur ile onun bu haline gülerek Kazım piçinin birkaç fotoğrafını çekerek "Hadi gidelim buradan yoksa fark edilecek." dedim.

"Hadi gidelim." diyen Onur ile çantamı alarak hızla bardan çıktık. Dünya bir piç kurusundan kurtulmuştu.