11

5.7K 238 226
                                    


Düzenlenecek.

Ateş'ten

Bir süredir boş gözlerle düz duvarı izliyordum. Suskun, bitkin, bıkmış, hissiz, bomboş, ölü gibi... Arkadaşlarımın gözünde yaşayan bir ölüden farksızdım. Ruhum yorgundu. Bu olanlardan dolayı yorgun düşmüştü ve bedenimi terketmiş gibiydi. Ruhum yorgundu. Ruhum acıyordu, can çekişiyordu. Ne kadar aciz göründüğümü düşündükçe omuzlarıma bir yük daha biniyordu sanki.

Haketmiş miydim?

Sonuna kadar.

"Ateş," ismimi seslenen Çağrı'ya baygın gözlerle bakmaya başladım. Her şey benim suçumdu ve peşime bir de onları da takıp Berfu'yla aralarını bozmuştum. Burnumu çekip, Çağrı'nın sözleyeceklerine kendimi hazırladım. "Bok gibi görünüyorsun amına koyayım. Git bir elini yüzünü yıka."

Gözlerimi devirip, "Çağrı, beni artık yalnız bırakmaya ne dersiniz abi?" dedim. Dünden beridir buradaydılar Mihri ile birlikte. Ben boş boş duvarlara bakıp ne yapacağımı, yediğim bokları nasıl halledeceğimi düşünürken onlar, sadece yanımda duruyor, arada sırada kendime gelmem için birkaç teselli edici söz söylüyordu.

Kafasını iki yana salladı. Bakışları,  'yazık, çok yazık.' der gibiydi. Acizdim, biliyordum fakat bunu birinin bakışlarında görünce daha da aciz hissediyordum. "Duş al, kendine gel Ateş," elini omzuma yerleştirdi ve dostane bir tavırla sıktı. "Bu böyle olmaz. Toparlan ve kendine gel kardeşim."

"Ulan öyle bir anda kendine gel deyince olmuyor işte. Olmuyor, amına koyduğumun hayatında olmuyor! Gitmiyor lan o his. Canım yanıyor lan, canım çok yanıyor!" kirpiklerim birbirlerine karışıp gözlerimin içine battığında, genzimden hırlamaya benzer bir ses çıktı. "Lan, insanın hiç ruhu acır mı?" fısıltı şeklinde söylediğim cümleyi duymuş olacak ki sesli bir nefes bıraktı. "Benim acıyor Çağrı," kafamı kaldırıp ona buruşturduğum yüzümle baktım. "Çok acıyor lan."

Çağrı kafasını iki yana salladı tekrar. Şu sıralar zaten tek yaptığı şey ya kafasını sallamaktı ya da bana sövmekti. Onu suçlamıyordum, kızmıyordum da. Kızmaya hakkım vardı ya sanki. Ne olursa olsun yanımdaydı. Suçlu olmama rağmen beni destekliyordu ve ben bir de ona mı kızacaktım? Ağzıma sıçsa ses etmezdim.

"Ateş, bu böyle olmayacak. Kalk hadi, Sedef teyzeye durumu anlatmaya gidiyoruz. Hadi hadi, kalksana oğlum!" kolumdan tutup beni kaldırmaya çalışınca, ilk başta bunun ne kadar doğru olmadığını söylesem de beni dinlememeyi tercih etti. En sonunda pes ederek ayağa kalktım. Salondan çıkıp geniş holde Mihri'ye yakalandığımızda Çağrı, "Mihri, üstüne bir şeyler al, Sedef teyzelere gidiyoruz." dedi bir çırpıda.

Mihri şaşkınlıkla kalakaldığında, bakışlarını zorlada olsa bana çevirerek 'ne oluyor?' dercesine kafasını salladı iki yana. Omuz silktim. Çağrı'ya uyup bir anlık gazla kalkmıştım ama kadına ne anlatacağımı, daha doğrusu nasıl anlatacağımı, bilmiyordum. Yüzsüz
gibi, 'Anne ben Berfu'yu, evet evet kızınız olan Berfu'yu aldattım. Yediğim bokları düzeltmem için öncelikle sizden bir şans istiyorum.' falan mı diyecektim? Önce ayağındaki topuklularla yüzüme basar, sonra bir güzel gözlerimi oyup elime verirdi. O kadar da canıma susamamıştım.

oyun bozan | tamamlandı Where stories live. Discover now